KÜLTÜR DEYİNCE...
25 Kasim 2015 09:36:05
Bugünlerde "Kültür" deyince hepimizin eli silahını arıyor.
Metafor yeni değil. "Kültür deyince elim silahıma gidiyor" metaforunun sahibi, bindokuzyüzotuzların sonundan kırkların ortasına dek Almanya'ya hükmeden Nazi Partisinin Propaganda bakanı Goebbels'tir.
"Ha o zaman fark etmez" demeyin. "Kurtlu, beyli, ağalı" dizilere bir bakın... Bir problemle karşılaştıklarında konuşarak halletmeye mi çalışıyorlar, yoksa hepsinin birden eli belindeki silaha mı gidiyor?
Yine de bu yazının amacı, totaliter bir rejim tehlikesine dikkat çekmek değil. Umut nerede ona dair bir perspektif geliştirmek, bir pencere açmak.
Dememiz o ki bir uçan daire gelse, uzaylılar ülkemize, bölgemize, sokağımıza, konuştuklarımıza, televizyon haberlerine falan baksa "Eli belindeki silahta yaşayan insanlar" topluluğu olarak bizi kara listeye alabilir.
Ama "Kara Filmlere" konu olabilecek bu metaforu yazabildiğimize, ifade edebildiğimize, algılayabildiğimize göre "Böyle gelmiş, böyle gider" dememek için gerekli olan umuda da sahibiz demektir.
***
Ereğli Lisesi'nde okuduğum dönemde, (Şimdi hesapladım, bu seksenlerin ortaları demek oluyor) kadar çarşı içinde "Kitapçı" diyebileceğimiz iki işyeri vardı. Bunlardan biri başka bir yerde kırtasiye adı altında faaliyetlerini sürdürüyor.
2007'de Ereğli'ye döndüğümde "Kitapçı" adını hak eden tek yerin Bozhane mevkisindeki küçük bir işyeri olduğunu teşhis ettim. Birkaç kere uğrayıp alışveriş yapmak mümkün oldu. Sonra kapandı. Meydanbaşı caddesinde bir kitapçı açıldı, oradaki arkadaş popüler kitapları bile satmanın zorluğunu gördüğünden aynı zamanda hediyelik eşya da satarak zevahiri kurtarmaya çalışıyordu.
Bugün, Ereğli'de kitap alabileceğiniz yerler, zincir marketlerin kitap reyonları ile kırtasiye işletmecilerinin görgüleri ortasında işyerlerine kurdukları stantlar sadece...
Kitap okumak isteyenler şehirde var mı yok mu aramaya bile zahmet etmiyor artık. Büyük şehirlere gittiklerinde istediğini alıyor, bir yakınına aldırıyor veya internet üzerinden sipariş vererek sorununu çözmeye çalışıyor.
***
Ereğli Lisesi'nde okuduğum dönemde Ereğli'de üç sinema salonu vardı. Bunlardan birinin sözünü etmeye gerek yok.
Belediyenin şimdiki İnönü Parkında tarihi nitelikte olan bir binada işlettiği sinema da niteliksiz yapımlar, kötü perdeler, süfli işler gibi olumsuzluklardan payını almıştı ama yine de ara ara sinema izleyicisini şaşırtan işler çıkarabiliyordu. Kaldı ki o dönemde sinema gösterim teknolojisi ülkenin her yanında aynıydı. Nitelik meselesi, işletmecinin sinema kültürüne aşinalığıyla ilgiliydi daha çok.
Erdemir sineması Ereğli'de yaşayan ve bu işlere ilgi duyan herkesin girebilmeyi arzuladığı ama bir nevi aristokrat kartı bulunmadan girilemeyen bir yerdi. "Kartlar vizede" diye sihirli bir sözcük sayesinde Eddie Murphy'nin ilk "Sosyete Polisi" filmini büyük ekranda izlemeyi o sihirli sözcüğe borçluyum.
Bakmayın Ereğli'de dediğime... Sadece kent merkezi sözü edilen. Yoksa yetmişlerin sonunda Armutçuk'ta üç sinema daha vardı. Şu an bir hayalet kasaba görünümünde olan Kireçlik'te bile EKİ'nin sineması salonlarını ful doldurabiliyordu.
Bu sinema salonları aynı zamanda turneleri kapsamında bölgeye uğrayan tiyatro kumpanyalarının da tutunma noktasıydı.
Bugün tüm Ereğli ilçe sınırları içinde bir tek sinema salonu var o da ülke standartları açısından çok gerilerde kaldı.
***
Her şeyin kötüye gittiği bir ortamda, bir umut ışığı nereden doğar dersiniz?
Bakın önceki gün Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü, Ereğli Belediye Başkanı, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı bir araya gelerek Ereğli Kampüsü'nü konuşmuş.
Elbette siyasiler ve iş çevreleri olaya beher öğrenci başına düşen istihdam ve katma değer olarak bakıyor olabilir. Bana sorarsanız, Üniversite taş çatlasa Ereğli'nin son on yılda yaşadığı ekonomik kayıpları telafi etmeye yaklaşamaz bile. Fakat sanırım bu arkadaşlar da tüm umutlarını öğrenci sayısının artışına bağlamıyordur.
Lafı dolaştırmayalım. Bence Ereğli Kampüsü diye heyecan duyduğumuz şeyin en önemli etkisi yukarıda karamsar bir tablo içinde tasvir edilen kültür ortamının aydınlanması yönünde olacaktır.
Belki şu an kimse sözünü etmiyor ama Ereğli ekonomisinden çok Ereğli'nin kültürel ortamının bu genç dimağlara ihtiyacı var.
"Kültür denilince eli silahına gitmeyen" bir toplum ve gelecek yaratmak için...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com