"İNSANLARI DAHA FAZLA SEVECEKSİN"
23 Kasim 2015 09:24:07
Akşamları, sabahları, gün boyunca takip ettiğimiz haberlerin neredeyse hepsi daha karanlık bir gelecek imasıyla dolu...
Canlı bombalar patlıyor, insanlar ölüyor, çocuklar öldürülüyor, kadınlar şiddete maruz kalıyor. Savaşlar, çatışmalar, bombalar... Arabasının yerine park etti diye komşusunu öldüren insanlar var. Televizyon dizileri problemlerin şiddetle çözüldüğü bir kozmosu daha kabul edilir kılmanın altyapısını hazırlıyor gibi...
Siyasiler birbirlerini gafletle, delaletle, ihanetle suçluyor. Sanırsınız seçmenlerin hizmete memur ettiği insanlar birbirinden tamamen farklı ülkelerin çıkarlarını savunuyor. Her birinin diğerini daha büyük, gayri milli güçlerin projesine hizmet etmekle suçlaması da bu algıyı pekiştiriyor...
Geçim sıkıntısından pompalı tüfeklerle çatılardan ateş açanları mı ararsınız, boş bir tarlaya terk edilen bebeleri mi?
Hepimiz, çocuklarımız için daha mutlu, daha müreffeh bir dünya arzuluyoruz. Bu dünyaya giden ilk adımın kapının önünde miyavlayan yavru kedinin önüne yarım bardak süt koymaktan, sabahleyin komşularımıza, otobüs şoförüne, iş arkadaşlarımıza ta yürekten gülümseyerek selam vermekten geçtiğini bilmeden...
***
İki yıl kadar önce...
Öğretmeni (Nimet İlköğretim'den Metin Yücel, öğretmenler gününü kutluyorum) oğluma bir ödev vermiş... Aile içinde b ir röportaj yapılacakmış. Sorulardan biri "Hayatı nasıl yaşamak gerekir size göre?" diyor.
"Şunu hiç unutma" dedim ona... "Kış geldiğinde kar yağdı diye şikâyet edeceğine git bir kardan adam yap. Yaz geldiğinde hava sıcak diyeceğine git bir deniz kenarına ayaklarını serinlet. Bir kelebeğin üstündeki desenleri incele. Karanlıktan korkuyorsan yorganı kafana çekeceğine git bir mum yak. Yaşamanın güzel olduğunu göreceksin."
"İnsanları daha fazla seveceksin" diye ekledim.
***
Hayata pozitif bakmak yaşamanın anahtarı... Kozmosun tümü kapkaranlık kapanır gibi olduğunda, kendi içine hapis kalmaktansa, zayıf da olsa bir umut ışığının peşinde çıkış yolu aramak...
Ataol Behramoğlu'nun şiirinde anlattığı gibi başını asla eğmeden dimdik durmaktır...
" Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana"
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com