Türkiye Nükleer Santralleri İstemiyor...
29 Mart 2011 15:35:00
DOĞA KATLİAMINI DURDURUN!
Acımız ve feryadımız o kadar büyük ki kimseye sesimizi duyuramıyoruz. Sesimiz duyulduğunda çoktan iş işten geçmiş olacak. Yerinden oynattığımız tabiat değerlerini ve özelliklerini , ekolojik dengeleri çoktan yitirmiş olacağız.
Gerçeklere bir göz atalım;
Rusya yaşadığı nükleer santral faciasından sonra kendi ülkesine Nükleer santraller kurmuyor, var olanı da çalıştırmıyor.
Avrupa Ülkeleri nükleer santrallerini kapatıyor.
Japonya gibi dünyanın en gelişmiş ülkesi bile nükleer santral patlamasına engel olamıyor.sızıntıları durduramıyor. Dünya ölümün eşine geldi. Biz hala nükleer santraller yapmak istiyoruz. Tüp-doğal gaz-petrol boruları patladığı yeri yakar. Nükleer santrallerin patlaması karada ve denizde yaşayan bütün çanlıları öldürür.Yüzyıllarca da yaşam normale dönmez. Ölü doğumlar-sakat çocuklar-kanserli ölümler olmasın. İnsanlarla birlikte- Balıklar-bitkiler-hayvanlar da yaşasın. Dünya ölmesin…
Gelin birlik olalım- hep birlikte düşünelim:
Türkiye; Dünya üzerinde eşi benzeri olmayan doğal güzelliğe ve zenginliklere sahiptir. Türkiye’de olan bitki örtüsü ,binlerce şifalı bitkiler dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Allah bunu sadece Türkiye’de yaratmış.Bu vatan evlatlarına sunmuş. Bunun ne kadar bilincindeyiz
Türkiye’nin her köşesi ayrı bir değer,ayrı bir doğa harikası. Yer üstü ve yer altı zenginliklerimiz anlatılacak gibi değil. Bizim görevimiz bu değerlere sahip çıkmaktır.
Bizden sonra gelecek kuşaklara tertemiz hava, berrak deniz-kum, ormanlarımızı, bitkilerimizi, suyumuzu bırakabilmektir.
Bu anlamda hepimize büyük görevler düşüyor.
Başta Türkiye Cumhuriyetini yönetenler olmak üzere , bu topraklar üzerinde yaşayan her Türk’ün kaçınılmaz görevidir.
Yüreğimiz kan ağlayarak, içimiz yanarak duyuyoruz, okuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz ki cennet vatanımız üzerine Nükleer santraller kurulmak isteniyor.
TÜRKİYE NÜKLEER SANTRALLER İSTEMİYOR.
Nükleer santraller; kurulduğu yeri ve çevresini yaşanmaz ,nefes alınmaz, ot bitmez hale getiriyor, sonuçta kanserler, toplu ölümler kaçınılmaz oluyor. Gelin bu büyük Millete bu acıları yaşatmayın. İç ve dış oyunlara gelmeyin.Bütün dünyanın kurtulmak istediği nükleer santralleri bir kurtuluş gibi düşünerek, tek çare nükleer santralmiş gibi Milletime anlatmayın. Yazıktır doğayı, canlıları öldürmeyin. Nükleer santraller Türkiye’ye ve Türk Milletine yapılan en büyük kötülüktür. Bu cennet vatanı atalarımızdan aldığımız gibi koruyarak gelecek nesillerimize bırakmak zorundayız.Cennet vatanımızı korumak için Haydi TÜRKİYE Doğa katliamını durdurun.
Termik santral kurarken de doğayı koruyalım;
Doğa harikası vatanımın deniz kenarlarına , yeşillikler arasına, tutmuşlar Nükleer ve Termik santraller kuruyorlar. Düşünmezler mi ki binlerce ağacı kesecekler, yakacaklar, bu santrallerin yanında , çevresinde bitki örtüsü ölecek, binlerce kuşlar yuvasız kalacak, dereler kuruyacak, balıklar ölecek, hayvanlar vatanını –yöresini terk edecek, hava ,su kirlenecek, yaşanan yerler yaşanmaz olacak.
Binlerce çiçekler solacak, arılar yok olacak, bal yapamayacak.Bunların hepsi insanımıza dolaysıyla da Türkiye’ye yapılan kötülükler değil mi?
Buna kimin hakkı var ki. Allahın yarattıklarını gelin insanlık için koruyalım. İnsanlık hizmetinde kullanalım.
O zaman ülkeme hizmet için, insanlarımıza daha yararlı olmak için doğanın dengelerini bozmadan ,doğaya zarar vermeden ,tabiat anada yaşayan canlılara dokunmadan elektrik üretimini yapalım..
Nasıl mı? Yapalım:
Ülkemiz her mevsim rüzgar alan ender ülkelerden biri. Vatanımın dağları, yayları , deniz kenarları sürekli rüzgarlı O halde rüzgar gülü santralleri yapalım. Türkiye’miz dört mevsim güneş alan ,güneşi en verimli, en etkili alan ülkedir. Neden Güneş enerji kaynakları, santralleri kurmuyoruz.?
Türkiye’nin üç yanı denizlerle çevrili ; baraja da gerek yok uygun olan deniz kenarlarına dev elektrik üretim santralleri kuralım bu tribünleri çalıştıracak suyu denizden çekelim. Denizden gelen suyu tekrar denize akacak doğanın dengesi de korunmuş olacak. Bu şekilde Türkiye’ye asırlarca yetecek enerji elde edebiliriz.
Bor madenlerimiz var artık onları enerjiye dönüştürme zamanı gelmedi mi? Dünya bütün yakıtını ve enerjisini, geleceğini Bor madenleri üzerine kurarken neden Türkiye eskimiz –bitmiş bir teknoloji olan hala nükleer enerjiye dönmek istiyor anlamak mümkün değil. Uyan artık Türkiye Bor madeninden dünya var oldukça insanlığa yetecek enerjiyi elde edebiliriz.
Dünyanın gözü bizim Bor madenlerimizde ,biz ise yozlaşmış –tarih olmuş,çürümüş enerji nükleer santraller kurma peşindeyiz.
BÜYÜK TÜRKİYE’YE BÜYÜK DÜŞÜNMEK YAKIŞIR
Bu tesisleri kuracak mühendis, teknisyen ,bilgi,beceri ve teknolojiye sahibiz
Diğer santrallerden çok daha ucuz, daha verimli, daha çevreci, tabiata ,tabiatta yaşayan canlılara zarar vermeyen bir üretim şekli değil mi?
Bu vatan topraklarında yaşayan bütün insanlar, bitkiler, hayvanlar size minnet duyacaklardır..
Yapılan iç ve dış baskıları kırın, göğüs gerin ama asla insanları,doğayı ve doğa içinde yaşayan binlerce bitkileri, şifalı otları, hayvanları ,derelerde yaşayan balıkları öldürmeyin.
Fatih Sultan Mehmet ‘ in” dediği gibi yaş kesenin başını keserim” M.K.Atatürk’e yapılacak ev için Paşam çınar ağacının dalları eve geliyor keselim mi? Diye sormuşlar.”Paşa o zaman evi kaydırın demiş.” Ağacın bir tek dalını kestirmemiş ,evi dört metre ileri raylar üzerinde kaydırarak almışlar.Ağaç kesilmekten kurtulmuş.
Bizler böyle büyük bir Milletin torunlarıyız.
Atalarımızın bizlere emanet bıraktığı bu vatan toprakları üzerindeki yeşili, suyu ,havayı, hayvanları torunlarımıza miras bırakalım. Onlarda sağlıklı olarak koşsunlar ,oynasınlar, büyüsünler, derelerde yüzsünler, balık tutsunlar,temiz havada yaşasınlar, yeşillikler içinde hayal kursunlar.
Tarih bizlerden hesap sorar;
Çocuklarımıza Kirlenmiş bir dünya, bir Türkiye bırakmayalım. Sonra tarih bizlerden hesap sorar. Türkiye’yi yönetenlerden,devlet adamlarından, bilim adamlarından,öğretmenlerden,sağlıkçılardan, hukukçulardan, aydınlardan, yazarlardan, şairlerden, basın ve görsel yayın yapanlardan , köylülerden, velhasıl Türkiye üzerinde yaşayan herkesten bu hesap sorulur bir gün…
Kendimizi yargılamalıyız; Yargılarken
Geriye dönüp bir bakmalısınız ,
Ben bu cennet ülkeme neler verdim, neler aldım. diye düşün. İşte o zaman başını yastığa koyunca huzurlu uyuyabilirsin ve gülerek ölebilirsin.Güzel bir şeyler yaptınsa tabi.Ülken için. Ya kötü şeyler yaptınsa O zaman gözüne uyku girmez, ölüm kolay olmaz. Bunun hesabı öbür dünyada nasıl verilir…
Dokunmayın doğama;
Benim ormanlarıma dokunmayın. Dokunmayın suyuma,Dokunmayın temiz havama.Dokunmayın derelerime- balıklarıma.Dokunmayın şifa kaynağım bitkilerime. Dokunmayın petek ,petek bal yapan arılarıma- çiçeklerime.Dokunmayın kırlarda koşan çocuklarıma ,kelebeklerime. Dokunmayın dumansız yaşayan insanlarıma. Dokunmayın hayvanlarıma Dokunmayın Allahın bize büyük lütfu olan cennet vatanımın ,TÜRKİYE’ min doğasına…
TÜRKİYE NÜKLEER SANTRAL VE NÜKLEER ÖLÜM İSTEMİYOR…
NÜKLEER SANTRALLER , DÜNYA DA YAŞAYAN BÜTÜN CANLILARI ÖLDÜRÜYOR, ÖLMEK İSTEMİYORUZ…
NÜKLEER SANTRALLLER OLMASIN ,ÇOCUKLAR ÖLMESİN… HARUN KARA
Acımız ve feryadımız o kadar büyük ki kimseye sesimizi duyuramıyoruz. Sesimiz duyulduğunda çoktan iş işten geçmiş olacak. Yerinden oynattığımız tabiat değerlerini ve özelliklerini , ekolojik dengeleri çoktan yitirmiş olacağız.
Gerçeklere bir göz atalım;
Rusya yaşadığı nükleer santral faciasından sonra kendi ülkesine Nükleer santraller kurmuyor, var olanı da çalıştırmıyor.
Avrupa Ülkeleri nükleer santrallerini kapatıyor.
Japonya gibi dünyanın en gelişmiş ülkesi bile nükleer santral patlamasına engel olamıyor.sızıntıları durduramıyor. Dünya ölümün eşine geldi. Biz hala nükleer santraller yapmak istiyoruz. Tüp-doğal gaz-petrol boruları patladığı yeri yakar. Nükleer santrallerin patlaması karada ve denizde yaşayan bütün çanlıları öldürür.Yüzyıllarca da yaşam normale dönmez. Ölü doğumlar-sakat çocuklar-kanserli ölümler olmasın. İnsanlarla birlikte- Balıklar-bitkiler-hayvanlar da yaşasın. Dünya ölmesin…
Gelin birlik olalım- hep birlikte düşünelim:
Türkiye; Dünya üzerinde eşi benzeri olmayan doğal güzelliğe ve zenginliklere sahiptir. Türkiye’de olan bitki örtüsü ,binlerce şifalı bitkiler dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Allah bunu sadece Türkiye’de yaratmış.Bu vatan evlatlarına sunmuş. Bunun ne kadar bilincindeyiz
Türkiye’nin her köşesi ayrı bir değer,ayrı bir doğa harikası. Yer üstü ve yer altı zenginliklerimiz anlatılacak gibi değil. Bizim görevimiz bu değerlere sahip çıkmaktır.
Bizden sonra gelecek kuşaklara tertemiz hava, berrak deniz-kum, ormanlarımızı, bitkilerimizi, suyumuzu bırakabilmektir.
Bu anlamda hepimize büyük görevler düşüyor.
Başta Türkiye Cumhuriyetini yönetenler olmak üzere , bu topraklar üzerinde yaşayan her Türk’ün kaçınılmaz görevidir.
Yüreğimiz kan ağlayarak, içimiz yanarak duyuyoruz, okuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz ki cennet vatanımız üzerine Nükleer santraller kurulmak isteniyor.
TÜRKİYE NÜKLEER SANTRALLER İSTEMİYOR.
Nükleer santraller; kurulduğu yeri ve çevresini yaşanmaz ,nefes alınmaz, ot bitmez hale getiriyor, sonuçta kanserler, toplu ölümler kaçınılmaz oluyor. Gelin bu büyük Millete bu acıları yaşatmayın. İç ve dış oyunlara gelmeyin.Bütün dünyanın kurtulmak istediği nükleer santralleri bir kurtuluş gibi düşünerek, tek çare nükleer santralmiş gibi Milletime anlatmayın. Yazıktır doğayı, canlıları öldürmeyin. Nükleer santraller Türkiye’ye ve Türk Milletine yapılan en büyük kötülüktür. Bu cennet vatanı atalarımızdan aldığımız gibi koruyarak gelecek nesillerimize bırakmak zorundayız.Cennet vatanımızı korumak için Haydi TÜRKİYE Doğa katliamını durdurun.
Termik santral kurarken de doğayı koruyalım;
Doğa harikası vatanımın deniz kenarlarına , yeşillikler arasına, tutmuşlar Nükleer ve Termik santraller kuruyorlar. Düşünmezler mi ki binlerce ağacı kesecekler, yakacaklar, bu santrallerin yanında , çevresinde bitki örtüsü ölecek, binlerce kuşlar yuvasız kalacak, dereler kuruyacak, balıklar ölecek, hayvanlar vatanını –yöresini terk edecek, hava ,su kirlenecek, yaşanan yerler yaşanmaz olacak.
Binlerce çiçekler solacak, arılar yok olacak, bal yapamayacak.Bunların hepsi insanımıza dolaysıyla da Türkiye’ye yapılan kötülükler değil mi?
Buna kimin hakkı var ki. Allahın yarattıklarını gelin insanlık için koruyalım. İnsanlık hizmetinde kullanalım.
O zaman ülkeme hizmet için, insanlarımıza daha yararlı olmak için doğanın dengelerini bozmadan ,doğaya zarar vermeden ,tabiat anada yaşayan canlılara dokunmadan elektrik üretimini yapalım..
Nasıl mı? Yapalım:
Ülkemiz her mevsim rüzgar alan ender ülkelerden biri. Vatanımın dağları, yayları , deniz kenarları sürekli rüzgarlı O halde rüzgar gülü santralleri yapalım. Türkiye’miz dört mevsim güneş alan ,güneşi en verimli, en etkili alan ülkedir. Neden Güneş enerji kaynakları, santralleri kurmuyoruz.?
Türkiye’nin üç yanı denizlerle çevrili ; baraja da gerek yok uygun olan deniz kenarlarına dev elektrik üretim santralleri kuralım bu tribünleri çalıştıracak suyu denizden çekelim. Denizden gelen suyu tekrar denize akacak doğanın dengesi de korunmuş olacak. Bu şekilde Türkiye’ye asırlarca yetecek enerji elde edebiliriz.
Bor madenlerimiz var artık onları enerjiye dönüştürme zamanı gelmedi mi? Dünya bütün yakıtını ve enerjisini, geleceğini Bor madenleri üzerine kurarken neden Türkiye eskimiz –bitmiş bir teknoloji olan hala nükleer enerjiye dönmek istiyor anlamak mümkün değil. Uyan artık Türkiye Bor madeninden dünya var oldukça insanlığa yetecek enerjiyi elde edebiliriz.
Dünyanın gözü bizim Bor madenlerimizde ,biz ise yozlaşmış –tarih olmuş,çürümüş enerji nükleer santraller kurma peşindeyiz.
BÜYÜK TÜRKİYE’YE BÜYÜK DÜŞÜNMEK YAKIŞIR
Bu tesisleri kuracak mühendis, teknisyen ,bilgi,beceri ve teknolojiye sahibiz
Diğer santrallerden çok daha ucuz, daha verimli, daha çevreci, tabiata ,tabiatta yaşayan canlılara zarar vermeyen bir üretim şekli değil mi?
Bu vatan topraklarında yaşayan bütün insanlar, bitkiler, hayvanlar size minnet duyacaklardır..
Yapılan iç ve dış baskıları kırın, göğüs gerin ama asla insanları,doğayı ve doğa içinde yaşayan binlerce bitkileri, şifalı otları, hayvanları ,derelerde yaşayan balıkları öldürmeyin.
Fatih Sultan Mehmet ‘ in” dediği gibi yaş kesenin başını keserim” M.K.Atatürk’e yapılacak ev için Paşam çınar ağacının dalları eve geliyor keselim mi? Diye sormuşlar.”Paşa o zaman evi kaydırın demiş.” Ağacın bir tek dalını kestirmemiş ,evi dört metre ileri raylar üzerinde kaydırarak almışlar.Ağaç kesilmekten kurtulmuş.
Bizler böyle büyük bir Milletin torunlarıyız.
Atalarımızın bizlere emanet bıraktığı bu vatan toprakları üzerindeki yeşili, suyu ,havayı, hayvanları torunlarımıza miras bırakalım. Onlarda sağlıklı olarak koşsunlar ,oynasınlar, büyüsünler, derelerde yüzsünler, balık tutsunlar,temiz havada yaşasınlar, yeşillikler içinde hayal kursunlar.
Tarih bizlerden hesap sorar;
Çocuklarımıza Kirlenmiş bir dünya, bir Türkiye bırakmayalım. Sonra tarih bizlerden hesap sorar. Türkiye’yi yönetenlerden,devlet adamlarından, bilim adamlarından,öğretmenlerden,sağlıkçılardan, hukukçulardan, aydınlardan, yazarlardan, şairlerden, basın ve görsel yayın yapanlardan , köylülerden, velhasıl Türkiye üzerinde yaşayan herkesten bu hesap sorulur bir gün…
Kendimizi yargılamalıyız; Yargılarken
Geriye dönüp bir bakmalısınız ,
Ben bu cennet ülkeme neler verdim, neler aldım. diye düşün. İşte o zaman başını yastığa koyunca huzurlu uyuyabilirsin ve gülerek ölebilirsin.Güzel bir şeyler yaptınsa tabi.Ülken için. Ya kötü şeyler yaptınsa O zaman gözüne uyku girmez, ölüm kolay olmaz. Bunun hesabı öbür dünyada nasıl verilir…
Dokunmayın doğama;
Benim ormanlarıma dokunmayın. Dokunmayın suyuma,Dokunmayın temiz havama.Dokunmayın derelerime- balıklarıma.Dokunmayın şifa kaynağım bitkilerime. Dokunmayın petek ,petek bal yapan arılarıma- çiçeklerime.Dokunmayın kırlarda koşan çocuklarıma ,kelebeklerime. Dokunmayın dumansız yaşayan insanlarıma. Dokunmayın hayvanlarıma Dokunmayın Allahın bize büyük lütfu olan cennet vatanımın ,TÜRKİYE’ min doğasına…
TÜRKİYE NÜKLEER SANTRAL VE NÜKLEER ÖLÜM İSTEMİYOR…
NÜKLEER SANTRALLER , DÜNYA DA YAŞAYAN BÜTÜN CANLILARI ÖLDÜRÜYOR, ÖLMEK İSTEMİYORUZ…
NÜKLEER SANTRALLLER OLMASIN ,ÇOCUKLAR ÖLMESİN… HARUN KARA
Bu Yazı Toplam 809 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com