İKTİDAR... MUHALEFET...
03 Kasim 2015 08:12:57
1 Kasım 2015 seçimlerini yorumlamak gerek. Gerek ama nasıl yorumlamak gerek?
Birkaç televizyon ve internet sitesinde yorumlara bakınca, bu konuda öyle pek fikir birliği olmadığını gözlemledim. Siyasi partiler ve bunların arka bahçesinde hayat bulan yorumları kaale almadan soğukkanlı bir değerlendirme yapmak gerek.
Zira yorumların büyük bölümü yorumcuların angajmanlarına bağımlı durumda. "Makarna-bulgur-kömür" açıklamalarına tevessül edenlerin kendini yenileme zamanı geldi de geçiyor. Zira böyle yorumlamayanların seçimde daha başarılı olduğu ortada.
Süreci yorumlamak sanıldığı kadar kolay değil ama denemekten de zarar gelmez.
***
Öncelikle, en genel çerçeveden bakıldığında seçimin iktidar partisinin büyük başarısı olduğu kadar, muhalefet partilerinin başarısızlığı olarak okumakta yarar var.
Genel çerçeveden devam edersek, olası bir koalisyon ihtimali ile seçmenin önüne gitme teşebbüsleri duvara tosladı. Seçmenden koalisyon diyerek oy istenmez.
Türkiye'de seçmen tercihlerinde ideolojik mülahazalar zannedildiğinden çok daha büyük oy oynuyor. Sağ ve sol partiler arasındaki oy geçişkenliği, bu grupların kendi içlerinde yaşanan geçişkenliğe kıyasla çok daha düşük.
Maalesef, yukarıda ifade edildiği üzere "Siyasi Partilerin arka bahçesinde hayat bulan yorumlar" ifadesinin çerçevesi içinde seçimden önce anket yayınlayanlar da yer alıyor. Bunların büyük çoğunluğu baltayı taşa vurdu.
Zira tabloyu oluşturan nedenler seçim öncesinde de konuşulsa da, sonuçlar tam olarak hiçbir araştırma kurumu tarafından öngörülemedi. Bunu araştırma şirketlerinin siparişi veren siyasi oluşuma yaranma gayretine bağlamak yerinde olacaktır.
***
"İstikrar" hala Türkiye seçmeninin önemsediği bir değer. Türk seçmeninin aynı zamanda "Koalisyon" sözcüğünü "İstikrarsızlık" ile ilişkilendirdiği anlaşılıyor. AK Parti bu algının yönetimini gayet iyi idare ettiği için oylarını arttırdı.
AK Parti'nin tartışmasız Türkiye'nin en büyük örgütlü gücü olduğunu da görmek gerek. Bu başarı vatandaşın istikrarsızlıktan korktuğu kadar, bu büyük gücün seçim sahasına yansıması olarak görülmeli.
Muhalefet partileri bu büyük yapının dejenerasyonundan kendilerine düşecek payla iktidar olmayı umarken, Cumhurbaşkanından mahalle sokak temsilcisine kadar herkes kendilerine oy vermeyen bir seçmenin peşine düştü ve bunda büyük oranda başarı sağladılar.
Muhalefet partileri örneğin A köyüne/mahallesine gittiğinde, A'da yaşayan partilileri tarafından karşılandılar, konuşmalarını onlara yaptılar ve (çoğunlukla) kapalı devre siyaset yolu izlediler.
Örgüt gücünün zayıf olması nedeniyle gidilen bu yöntemin sağlayacağı oy artışının sınırlı olması da kolaylıkla öngörülebilirdi.
***
Muhalefet partilerinin kendi özel çıkmazları var.
Dikkatle bakarsanız, CHP'nin en parlak programlara rağmen oy artışı sağlayamamasında da örgüt yapısına hakim olan ataletin de büyük rolü olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Yaş ortalaması yükseliyor, gençlik kollarında çalışacak genç bulunmakta her yerde güçlükler yaşanıyor.
Görüş beyan edecek bilge generallerin fazlalığına karşılık, sahada aktif çalışacak nefer bulunamaması nedeniyle yerinde sayan bir parti görünümünde CHP.
CHP'de bir problem de adaylık süreci tamamlandıktan sonra içinde belden aşağı çalışma alışkanlığı... Adayların, enerjilerinin büyük bölümünü rakip partilerden ziyade parti içindeki karşı fraksiyonlara karşı kullanmak durumunda kaldığı gözlemleniyor.
Ayrıca CHP'nin kentleşme sürecini tamamlamış bölgelerde daha fazla oy aldığı gözleniyor ki bu aynı zamanda kentte yaşayan orta sınıfın dışına çıkmakta güçlük yaşandığı neticesini de beraberinde getiriyor. Zaten dikkat edilirse, dünyada sosyal demokrat partilerin varoşlar ve taşrada destek bulmadıkça, sırf orta sınıf kentlilerin oylarıyla iktidara geldiği vaki değildir. Bu da bir program meselesi olduğu kadar, bir teşkilatlanma sorunudur.
CHP'nin içinden çıkmakta güçlük yaşadığı sarmal budur.
***
MHP söz konusu olduğunda "Ülküsel Milliyetçilik"ten, "Tepkisel Milliyetçilik" yönünde fazla uzaklaşılmasının bu partinin kırılganlığında artış yaşanmasına yol açtığını görmeliyiz.
Ülküler evrim geçirseler de radikal dönüşümler yaşamazlar. toplum tepkilerinin sabit bir taban olmadığını, kamuoyunun bakış açısının konjonktür nedeniyle sürekli hareket ettiğini unutmamak gerek.
Kamuoyu tepkisinin sandık getirisine sadece dönemsel olarak bel bağlanabilir. Aslolan siyasetin üstüne inşa edildiği idealler, MHP jargonuyla "Ülkü"dür. Bir partinin iç dinamikleri ve söylemlerine tutarlılık sağlayan genel bir çerçevedir bu ülkü.
Netice ortada. Zonguldak'ta en yüksek profilli liste bile seçmenin tepkisel davranışındaki dönüşüm karşısında başarılı olamadı.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com