MEDYA SAVAŞLARI
23 Ekim 2015 08:59:14
Medya, yaygın deyimiyle basın kuruluşları, siyasal- toplumsal dönüşümlerin hep odağında olagelmiştir.
Geride bıraktığımız yüz yılı aşkın süre siyasetçi ve askerler kadar, basın kuruluşlarının da damgasını vurduğu bir yüzyıl oldu.
Osmanlı imparatorluğunda 1908 yılında 2. Meşrutiyetle sonuçlanan muhalefet hareketi, çökmekte olan devletin son döneminde palazlanmaya başlayan basın üzerinden etkin olmayı başardı.
Atatürk'ün kurtuluş savaşı başladığında, daha TBMM'yi kurmadan 17 gün önce Anadolu Ajansı'nı kurması iletişim olgusunun sosyal dönüşümün gerçekleşmesindeki katalizör etkisine iyi bir örnektir. Mustafa Kemal, ajans hakkında ülkedeki müdafaa-i hukuk cemiyetlerine şu ifadeler bulunan bir mesaj gönderir:
"Anadolu Ajansı'nın en hızlı araçlarla vereceği havadis ve bilgi aslında Temsilciler Kurulumuzun belgeli ve asıl kaynaklarının sonucu olacağı için bu ajans bildirimlerinin oraca ve özellikle Müdafaa-i Hukuk örgütümüzce dahi seçilecek caddelere ve toplanılacak yerlere asılması, dağıtımı, dahası bucak ve köylere dek ulaştırılması yolunda, olabildiğince çok yayınlanabilmesi için ivedili düzenlemeler yapılması, sonucundan da bilgi verilmesi önemle rica olunur."
1960 İhtilali öncesinde, DP hükûmetinin sansür politikaları uyguladığı, basınla olan ilişkilerini büyük oranda zedelediği bunun ihtilalcilerin işini kolaylaştırdığı görüşü bugün geniş çevrelerde kabul görmektedir. 1971 yılı 12 Mart'ta verilen muhtıra TRT radyolarından ilan edildi. 12 Eylül 1980 sabahı yönetime el koyan ordunun ilk yaptığı iş TRT'yi kontrol altına almaktır. Zira toplumun bir an önce ihtilali kabullenmesi için bu kurum stratejik önemdedir. O gece arkadaşlarıyla 'Demlenen' haber sunucusu Mesut Mertcan, yarı sarhoş halde TRT binasına getirilerek, o meşhur ihtilal bildirisi okutulur.
Yakın dönem tarihimiz aynı zamanda iktidar ve medya ilişkisinin aldığı biçimin tarihi olarak da okunabilir.
***
Basın bugünlerde yeniden bir dönüşümün katalizörü olarak ortaya çıkıyor. 1 Kasım tarihinde yapılacak olan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri aynı zamanda bir medya savaşı olarak ilerliyor.
7 haziran seçimlerini yabana atmayın. 13 yıllık bir Pax Erdoğan döneminin sonuna işaret eden bir seçimdi bu. Şu anda 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasını kapsayan bir ara dönemin içindeyiz. Netice ne olursa olsun önemli bir dönüşüm süreci.
İktidar partisi dışında genel başkanlar il il dolaşıp muazzam mitingler organize etmiyor. Parti teşkilatları miting meydanlarına çevre il ve ilçelerden partili taşımıyor.
Siyasetçiler, bu seçimde konvansiyonel yöntemler yerine medya kuruluşları üzerinden çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmalar adeta medya üzerinden yürütülen bir savaşa dönüştü.
Parti genel merkezleri ulusal televizyonlara reklamlar veriyor. Liderler o kanal senin bu kanal benim dolaşıp duruyor. Öyle ki televizyon programlarına katılma konusunda çekingen davranan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bile mesajlarını katıldığı programlardan vermeye başladı. Mecliste grubu olsun olmasın tüm liderler televizyonlardan kendilerinin ve partilerinin görüşlerini aktarıyor bugünlerde.
Savaş sadece programlara çıkan liderler arasında değil. Aynı zamanda medya kuruluşları arasında da örtülü bir savaş var. "Yandaş medya", "Havuz medyası", "muhalif medya" kavramları hep medya kuruluşları arasında yaşanan savaşın eseri.
Bununla da değil, yayın platformu hizmeti veren kuruluşlar, işlerine gelmeyen kanalları platformlarından atıyor. Bu alanda muhalefet ve iktidar kesimlerinin ayrı ayrı kamplaştığı başka bir savaş var.
***
Yerelde de durum farklı değil...
7 Haziran seçimlerinde iki ayı aşkın süre sahada kalan mebus adayları, bu seçimde sadece iki-üç haftalık bir saha süreci yaşıyor-yaşayacaklar.
Adaylıkların kesinleşmesi ile seçim arasındaki bir buçuk aylık sürecin ilk üçte birlik dilimi parti içinde ve kamuoyunda adaylıkların değerlendirilmesiyle geçti. İkinci dilimi protokol ve sivil toplum ziyaretleriyle tamamlandı. Vatandaşla buluşmak için de son üçte birlik dilim kaldı.
Böyle olunca, yerel siyasetçilerin medya üzerinden verdiği mesajlar önem kazandı. Kamuoyunda ön planda gözüken tüm adaylar kendi haber servis sistemlerini kurdu. Muhtemelen bunların içinde daha kurnaz olanlar, aynı zamanda rakip adayları zorda bırakacak haberler geliştiren bazı yapılar oluşturdu. Seçimde aday olamayan küskünler de kendilerine yakın medya kuruluşlarına el altından veri servis etmeye başladı.
Haber yarışı seçime kadar geçen her gün ivme kazanıyor.
Meydan savaşı değil, medya savaşı bu...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com