ÇOCUK, AİLE VE ÖĞRETMEN ÜÇGENİ
18 Eylül 2013 18:19:59
Birey eğitimine ailede başlar. Gerekli ruhsal ve zihinsel olgunluğa ulaştığında, evden kopabilme olgunluğunu gösterdiğinde de okula başlayabilir. Çocuk okul ile birlikte yeni bir sosyal çevreye girer ve bu hem ebeveyn için hem de çocuklar için heyecan verici bir durumdur. Fakat çocuk arkadaşlıktan ve oyundan uzak kalmışsa okul onun için ürkütücü olabilir. Bu durumdaki çocuğunda kendini okula vermesi ve okula gitme isteği kolay olmaz. Böyle durumlarda çocuk sabahları kusma, baş ağrısı, ishal, karın ağrısı, uykuda huzursuzluk gibi semptomlar ortaya çıkar. Okulda düzene uyum sağlamada problem yaşayan çocuklar kurallara uymada sorun yaşarlar. Bu tip sorunların arkasında gelişim bozuklukları olabileceği gibi davranış bozuklukları, duygusal sorunlar da olabilir. Bazı çocuklar ailelerine duyduğu öfkeyi ya da güvensizliği okuldaki arkadaşlarına ve öğretmenlerine yönlendirerek aileye karşı olan öfke ve güvensizlik duygularını ifade eder. Çocuğa karşı ebeveyn tutumları çocuğun benlik algısında etkilidir. Benlik algısı da kişinin kendisini nasıl gördüğüdür. Benlik algısı bireyi başarılı, mutlu, çevresiyle olumlu ilişkiler kurmasında etkin rol oynar.
Öğretmen çocuğun özellikle ilk yıllarında anne- babanın yerini tutar. Bu yaşlarda öğretmen anne babadan önemli yer alır. Çocuk öğretmenin beğenisini kazanmak, övgü almak ister. Bu onun en iyi ödülüdür. Öğretmen ile çocuk arasındaki olumsuz ilişki çocuğun öğrenmede ki istek ve çabasını etkiler. Bu yüzden öğretmen sınıfta kıyaslama yapmadan onları yarışa sokmadan gerekli desteği vererek gelişme gördükçe övgüsünü esirgememelidir.
Bu süreçte velilerin dikkat etmesi gereken noktalar vardır.
Çocuk okula karşı olumsuz duygular beslememesi için aileler arkadaşları ve öğretmenleri ile geçmişteki olumlu deneyimlerini örnek verebilirler.
Okula gitmek bir ceza yöntemi ya da zorunluluk olarak algılanacak konuşmalardan kaçınılmalıdır. Ödevlerde korku nesnesi haline getirilmemelidir çünkü çocuk okuldan soğur. Okul günleri aklına geldikçe irkilir nefretle hatırlar. Bu duygularda çocuğun öğrenmesini de olumsuz etkiler. Ödevler hakkında vaat verilmemelidir. Ayrıca çoğu ebeveyn çocuklarına verilen ödevleri kendileri yapıyorlar. Sadece yol gösterici olmaya çalışın.
Aileler sabırlı, kararlı ve soğukkanlı olmalıdır ki çocuk korkularını yenebilsin.
Agresif( saldırgan) tavırlar çocukta kaybetme korkusuna neden olabilir. O yüzden saldırgan tavırlar seğrilememeye çalışın.
Çocuklar her konuda yüreklendirilmelidir. Çocuğun kendisine olan güvenini artırmaya yardımcı olur ve yeni başarıları elde etmek için heveslenir.
Çocuğun başarısını etkileyen unsurlar arasında göz ardı edilenlerden biride sosyal aktivitedir. Çoğu ebeveyn çocuğun hayatında sadece okul ve dersler olsun ister. Hâlbuki sosyal faaliyetlerdeki başarısı akademik yönde olumlu etki yaratacaktır. Özgüvenli çocuklar yetiştirmede faydalı olacaktır.
Aileler okul başladığında çocuğa sorumluluk duygusunu ve özdisiplini vermeye çalışırlar. Fakat küçük yaşlarda verilmesi gereken bir durumdur. Her insanın yaşına, cinsiyetine ve kişiliğine uygun sorumlulukları olmalıdır.
Çocuk okuldan gelince ruhsal olarak ve bedenen dinlenmelidir. Aileler çocuğa sürekli ders çalış dememeli.
Aile içerisindeki olumlu ve sağlıklı iletişim, çocuklarla geçirilen kaliteli zaman, huzur ortamı gelişimin yanında akademik başarısını da olumlu etkiler. Aksi takdirde dikkatsiz, hırçın, tembel ve saldırgan olmaya meyilli olur.
Her çocuğun öğrenme modeli vardır ve hepsi birbirinden farklıdır. Anne- baba da çocuklarının öğrenme modelini bilmesi çocuğun okuldaki başarısını artırır.
Günümüz koşullarındaki önemli bir diğer konuda televizyon ve internet ve cep telefon kullanımı. Cep telefonları ve bilgisayarla çocuk zamanının çoğunluğunu oyunla harcayabilir. Bu motivasyonunu bozar, göz sağlığını etkiler. Ayrıca oynadığı oyunların bazıları çocukları şiddete eğilimli bireyler yapabilir. Çocuk teknolojiyi ne zaman nasıl kullanacağını bilmeli. Günlük sınırlama getirilmeli. Televizyonla birlikte çocuk fantastik dünya ile gerçek dünyayı ayırt etmede zorluk çekiyor ve zaman kavramını yitiriyor.
Çocuklarınızı iyi tanıyın. Zekâ düzeylerini, becerilerini bilin ve beklentilerinizde o yönde olsun. Çocuğunuz hakkında özeleştiri yapabilin karşıdan gelecek eleştirilere de açık olun. Genellikle başarılar kendimizin başarısızlıklar başka insanların olur. Ayrıca, ailelerin beklentileri çok yüksek olursa çocuk ne yaparsa yapsın aileyi memnun edemez. Bu da çocuğun başarısızlığını getirir. Öğretmenleriyle iletişim halinde olmaya çalışın. Çocuk, aile ve öğretmen saç ayağını koparmamak çocuğun başarısını olumlu etkiler.
Psikolog /Aile Danışmanı
M. Melda YENİN
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
Köşe Yazarlarımız
© degisimmedya.com |
İletişim Bilgileri |
Künye |
İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın |
Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. |
Tel : 0 372 322 27 30 E-posta: info@degisimmedya.com |