Nerden çıktı, bu da neyin nesi..bilmiyorsanız öğrenin. Long Play, tabanı yabancı terime dayanan müzik ile ilgisi olduğu vardır diye duyup geçilen. Extenden Plat, bir nevi kısa albüm anlamındadır. İçinde, grubun türüne göre değişmekle birlikte 5-6 şarkı olur. Kaset ve plak formatında olur, CD formatında olana MCD (mini CD) ya da CDEP denir.

Long Play, yani bildiğiniz ablüm. Tek farkı yalnızca plak formatındaki uzun albümlere "LP" denir. Sıklıkla "plak" kelimesinin yerine kullanılır. Undergrand camiada LP ve diğer plak formatlarının önemi büyüktür, zira stüdyo hileleri ile kotarılmamış bir müziğin en direkt ve sesin en doğal haliyle size ulaştığı tek format budur. Ülkemizde plak hem bağımsız olarak hem de firmalar aracılığıyla oldukça zor ve pahalı bir iş olmasına rağmen Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerinde bu iş özellikle tüm türevleri ile punk ve doom/deah scene'lerinde oldukça yaygın ve ucuz bir aktivitedir.

Zamanında plakların 33 devirli olanlarına verilen isim olmakla beraber kavramsal olarak albüm de denilebilir. Kısalması IP olan 33 devirlik albümlere verilen addır.

Günümüzün parlak dijital oyuncaklarının aksine bir ruhu bulunan, insana heyecan katan en gerçekçi sesi kulaklarda çınlatan mükemmel nesnelerdir. Filtrelenmeyen sesler açığa çıktığı şekliyle kazınıverir bu plaklara, siz de dinlerken o kazınan yerlere sürtünen iğnenin sesini duyarsınız. Böyle de canlı, capcanlı bir şeydir.

Long Play modası gündemde. Bundan bahseden köşe yazarı tv programcısı Cengiz Semercioğlu. Ama yanlış yazmış. Ulusalda dahi rastlanan bir durum anlayacağınız. Long Play modasını ve Kenan Doğulu'nun son çıkan Aşka Türlü Şeyler LP'ni yazarken, 2005'te bunu yapanlardan biri Yalın demiş, yanılmış. Ardından Kenan Doğulu hayranları uyarmış. Meğer 2000'lerdeki Long Play modasını başlatan Kenan Doğulu'ymuş. 2001 yılında Ex Aşkım'ın Long Play'i çıkmış ilk olarak. Diğer sanatçıların albümlerini Long Play olarak olarak basması onu takip etmiş. Kenan Doğulu da bunu doğrulamış. Hatayı yapan Cengiz Semercioğlu. Hoşuma gitti. Mesleğin kulvarında bir ucu bize uzandığından olsa gerek, paylaşmak istedim. Gün gelir Kenan Doğulu vb. sanatçıları konuk olarak canlı yayına aldığımda oturup bir düşünmek lazım. Etkili olan sorular mı, müzikalite bilgi ve onu takip eden kültür mü?  Anlaşıldı bir yeşil ışık daha yanıyor, geçmek lazım.

MEDYA KONUŞULANI GÖRMEMEZLİK YAPMAZ

Geçenlerde bir televizyon programına konuk olan sanatçı reklamlarda olduğunu sanarak verdi, veriştirdi. Bir yere konuk olmadı, maazallah medyaya konuk oldu. Yanlış yaptı. Bu denli doluluk niye? Söz gümüşse sükût altındır ama gaflet boynu bükük bir rüzgâr misali boynuna atkı gibi sarılıverdi. Kayda değer sanatçı kendisinin, sanatının farkında olandır. İyi besteler, yaşanmışlıklarıyla yaşadığı topluma örnek olandır. Anlamakta güçlük çektiğimiz olaylar karşısında bilgisizken dilimiz kekeme olur. Konuşacak sözcük bulamayız. Ne yazık ve ne iyi ki yeterince kötü olamadık diye yakınırız. Sanatçının ki de bu türden. Yakıştıramadım. Herkes kendi ile ilgilense yetmez mi? Demek ki yetmiyor. Şu tezi maalesef savunmak zorunda mıyım hala güçlük çekiyorum. Sizi büyüten kötülüğe ve onun gücüne inanmalısınız. Asla affetmeyeceğiniz şey bu olmalı! Bence dikkat! Yoksa boylu boyuncu huylu huyunca medya sizi konuşur. Konuşulanı görmemezlikten gelemez.