CHP İlçe başkanının kim olacağı kent yaşamı açısından önemli midir?

AK Parti İlçe Başkanlığı için kulis çalışmalarının nasıl sonuçlanacağı mesela… Çok mu önemli?

Yani muhatapları açısından önemlidir, buna diyecek bir şey yok. Fakat kent yaşamı açısından önemli midir bunlar?

Yani mesela, bir kent meydanı inşası kadar, bir üniversite kampüsü kadar, ne bileyim, trafik sorunu konusunda atılması gereken adımlar kadar önemli midir? 

İlçeye yeni bir fakülte kazandırmak mı önemlidir, yoksa kent konseyi bilmemne kurulunda kimin görev alacağı, ilçe teşkilatlarında meydana gelen çalkantılar filan mı?

Gerçek gündem hangisi olmalıdır?

***

Bir örnek seçelim… Kent meydanı mesela…

Devrim Bulvarı ile sahil bulvarı arasında, İnönü Parkı’ndan Emniyet Müdürlüğü’ne kadar uzanan geniş alanda çok fonksiyonlu, büyük bir kent meydanı inşa etmenin şehrin karakterini yeniden şekillendireceği muhakkak.  Ticari faaliyetler bu alana yönlenecek, trafik ihtiyaçları ve çözüm biçimleri yeniden şekillenecek.

Ama nedense CHP İlçe Başkanlığı için yapılan yarışın tuttuğu yerin küçük bir kesri kadardır kamuoyundaki karşılığı…  Veya AK Parti içindeki farklı kanaat grupları arasındaki kıl payı büyüklüğünde bir denge değişikliğinin çenemizi yorduğu kadar yormaz Kent meydanının getireceği değişiklikler.

Çünkü gündemi sapıtmış küçük insanların kolaycılığına kapılıp gitmişiz.  Kendimizi doğrudan ilgilendiren gerçek konularla ilgilenmek yerine, komplolar, karşı komplolar, tezgahlar, dümenlerden oluşan sakızı sabah akşam çiğnemeyi kolay buluyoruz.  Tıpkı kitap okumak yerine internette gezinmeyi tercih ettiğimiz, belgesel izlemektense pembe dizi veya sabun köpüğü yarışmaları izlemeyi tercih ettiğimiz gibi…

Ve böyle olunca, toplumdan hayli bir şikayet dalgası da yükseliyor. Kimse “Böyle başa böyle traş” demiyor… Herkes hizmetin en iyisine layık ama bunu talep etmekte gönülsüz gibi… Biri ihsan ederse ne ala…

***

Bu yaz siyaseti bir yana bırakırsanız en fazla neyi konuştuk?

Erdemir Plajı Gülüç’e mi verilecek, yoksa Ereğli Belediyesi’ne mi?

Sanki Gülüç’e verilince Ereğli halkına plaj girişi yasaklanacak veya Ereğli’ye verilince Gülüç halkı mağdur  olacak…

İş Ereğli-Gülüç çekişmesine dönüştürülüyor, bundan bir siyasi rant peyda oluyor, birileri bunu sonuna dek sömürüyor, sloganlar yükseliyor, “Plaj bizim hakkımız, söke söke alırız!” Tehditler geliyor… “Gülüç Ereğli’ye bağlanmalı” filan…

Her şey konuşulabilir, konuşulmalıdır. Fakat meseleleri konuşmanın yolu bu değildir. Aslında anlatmak istediğimiz şeylerden biri de asıl konuşmamız gereken meselenin bunlar olmadığıdır… Ne yazık ki üstümüze vazife olmayan konulardan bol bol söz ederken,  doğrudan kendimizin yararlanacağı kentsel yaşam düzenlemeleri için akıl yormaya zahmet bile etmiyoruz. 

Öğrenilmiş—öğretilmiş—bir çaresizlik içinde debelenip duruyor muyuz nedir?

***

AK Parti’de Fazlı Erdoğan grubu, Fatih Çakır grubu, Ercan Candan grubu, şu kişinin grubu, bu kişinin grubu…

CHP’de Halil Posbıyık grubu, Sertan Ocakcı  grubu, Ünal Demirtaş grubu, Yaşar Balcı grubu,  Aras grubu, çeşitli aday adaylarının isimleriyle anılan gruplar falan…

Biraz daha yakından bakarsanız, tüm meseleleri genel bir çerçevede ele almaktan ziyade, kişiler üzerinden değerlendirmeye meyilli olduğumuzu da gözlemleyebilirsiniz. Maalesef eldeki durum bu… Fikirleri, olguları değil, kişileri konuşuyoruz.  Sonra diyoruz ki asıl gündem bu değil… En azından böyle olmamalıydı…

Gündem böyle sapıtmasın istiyorsanız, öncelikle meselelere bakış açınızı değiştirmeniz tavsiye edilir.