YAĞMUR…
19 Temmuz 2019 08:36:01
Ereğli’de yaklaşık üç gündür fasılalarla da olsa gök delinmiş, bir afet bağından boşanmış gibi inen sağanak yağışlar arasında yaşıyoruz. İnsanların yuvam dediği meskenler sular altında, her biri bin hatıra taşıyan eşyalar harap, kimi yerde vatandaşlar çaresizliğin getirdiği gazabın etkisiyle çalışmaların yetersizliğinden şikayet ediyor.
Daha önce de yazdık. İnsanın yarattığı her kötülükle, savaş, açlık, yoksulluk, işsizlikle mücadele edebilirsiniz. Hırsızlıkla, yolsuzlukla, arsızlıkla, hasetle, fesatla savaşabilir, insan elinden çıkma en olumsuz koşullar karşısında, köşeye sıkışan âdemoğlunun son sığınağı olan umutsuz bir cesaretle dimdik durabilirsiniz.
Fakat doğaya karşı savaşamazsınız. Binlerce yıl aynı noktada duran dağlar, bir hıçkırık süresince fay hatları boyunca harekete geçer ve bir ulusun, bir kentin hayat boyu ürettiği tüm görkemli yapılar, tüm o sarsılmaz yapılar yerle bir olur. Yağış biraz fazla yağdığında, evinizin altındaki bakkala bile gitmekte güçlük yaşarsınız. Çaresizlik öfkeyi, öfke şikayeti, şikayet ise sorumluluk makamındakilerin alınganlığını doğurur.
İktidar ve yetki, yükümlülük ve sorumluluklar olmadan bahşedilmez. Eğer iktidar ve yetkiyi kullanacaksanız, beraberinde gelen görevleri de bihakkın yerine getirmek yükümlülüğünü de peşinen kabul etmeniz gerekir. Halkın tepkilerine katlanmak, bu yönetici olgunluğunun en vazgeçilmez parçasıdır. Şeyh Edebalı, Osman Bey’e nasihat ederken, “Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana” diye boşuna söylemiyor.
***
Neyse, yağmur yağdı böyle oldu, dereler taştı, yollardan dereler aktı, evleri su bastı, komşu illerde araçlar denizlere sürüklendi. Hal böyle olunca, vatandaş veryansın etti. Aslında bizim gibi yağışı bol memleketler için sürekli tekrarlanan bir hikayedir bu.Daha geçtiğimiz yerel yönetim döneminde, önceki dönem belediye başkanı, “Yağışları engellemek için gökyüzüne çarşaf mı gerecektik” dememiş miydi? Elimizden bir şey gelmiyor demenin farklı bir versiyonuydu bu.
Elbette doğaya karşı savaşamazsınız ama insanoğlunun başka canlılarda bulunmayan basiret niteliği, tekrarlanabilecek bir afet yaşayınca, bir sonraki için tedbir almasını gerektirir. Yağmur kanalları, rögarlar, dere ıslahları ile ilgili eksiklikler nedeniyle hasar oluşmuşsa, suçu gökyüzüne, ilahi adalete, ne bileyim, bir çeşit kem göze değil, belediyenin altyapı konusunda eksiklerine atfetmek daha pratik sonuçlar sağlayacaktır.
Ufak tefek su baskınları ve maddi hasarlar söz konusu olduğunda altın değerinde olan mazeretlerin, bir çocuk sele kapılıp kaybolduğunda, bir ihtiyar, bir engelli hızla akan suların arasında pisi pisine boğularak can verdiğinde, en ufak bir kıymeti harbiyesi olmayan pirinç pullara dönüşeceğini unutmamak gerekir. Bunlara takdiri ilahi deyip geçemezsiniz zira Fırat’a düşerek kaybolan koyundan sorumlu olan Hazreti Ömer’dir.
***
Belediye… Bir şehirde yaşayan insanların huzuru, refahı ve mutluluğu için toplumsal bir sözleşme ve hemşehrilik bilinci çerçevesinde inşa ettikleri kurum…
Yine bir kriz masası kuruldu, yağmurla mücadele amacıyla ekipler sahada yerini aldı. Belediye cenahı, kurumsal olarak elden gelenin en iyisini yaptıklarını savunuyor ama bunda bir ironi de yok değil. Zira bir şehrin tüm altyapısı dört başı mamur bir şekilde yapılmış olsaydı, kriz masası kurulmasına gerek kalmaz, vatandaşlar şemsiyesini unuttu diye ıslanmak haricinde sıkıntı yaşamadan böyle günleri atlatabilirdi.
Yağmur yağdığı esnada elinden geleni yapmanın, yağmur afetiyle mücadele etmenin etkili bir yöntemi olduğundan şüphe edenler kendilerince haklı. Zira asıl mücadele altyapı çalışmalarının daha rahat yapılabildiği öbür günlerde yapılmalıydı. Bu alandaki çalışmalar eksik ki bugün kriz, dolayısıyla da kriz masası diye bir şeyden söz ediyoruz.
Nitekim, önceki dönemde “Gökyüzüne çarşaf germe” fikrini hayata geçirmek mümkün olmadı; zaten pratik bir fikir de değildi. Ama gerçekten pratik sonuçları olacak hazırlıkların yeterince yapıldığını söyleyebiliyor muyuz? Bu kez böyle oldu ama bir sonraki yağışlar geldiğinde, yine kriz masalarında vatandaş tahliye planları yapmak zorunda kalacak mıyız?
Yağış dediğin bugün yağar, yarın kesilir ama bugün ve sonraki sağanak arasında geçirilen zamanın, bu işlere dair nasıl çalışmalarla geçirileceğini de şimdiden konuşmamız lazım.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com