SİSTEM Mİ, NE SİSTEMİ?
23 Mayis 2019 08:37:37
Milli Eğitim Bakanımız, yeni eğitim sisteminin detaylarını açıkladı. Ders sayısı azaltılacak, sanat kültür spor işlerine daha fazla zaman ayrılacak. Tatil sisteminde yeniliklere gidilecek filan... Kademeli geçiş vesaire.... Detaylarını çoğunuz okumuşsunuzdur.
Hükümet, iş başında olduğu on yedi yıl boyunca kaç kez eğitim reformu adı altında paketler açıkladı artık hatırlamak mümkün değil. Bir bakan döneminde iki sistem değişikliği oluyordu. Bu işler aslında sadece sınav sistemi ile ilgiliydi ama yeni sistem bundan daha fazlasını vaat ediyor gibi. Zira sınav sisteminden ziyade eğitim sisteminin kendisine odaklanılıyor.
Ama sorun yalnızca sistem meselesi değilse? Aynı öğretmenler, aynı ilköğretim altyapısı, aynı Milli Eğitim bürokrasisi, hatta aynı aile yapısı ile yeni bir sisteme entegrasyon mümkün olsa bile, neticenin pozitif yönde olacağının garantisi var mı?
Eğitim camiası dışından birinin bu konularda kalem oynatması riskli iş gerçekten. Zira Eğitimciler kendi alanlarında fikir yürütülmesinden pek hazzetmezler. Böyle durumlarda ortak bir refleks geliştirmeye meyillidirler.
O halde itirazların biraz daha somutlaştırılmasında yarar var.
***
Yarım asrı aşkın bir ömür boyu edinilen tecrübe, her türlü sorunsal alanda yapılacak asıl iyileştirmelerin, o sorunsalın üstüne inşa edildiği ekonomik temellerde iyileştirme yapılmasıyla mümkün olabildiğini göstermiştir. Asıl yapısal dönüşümler bu şekilde yapılır. İyiniyetle sadece geçici ve lokal düzelmeler sağlanabilir.
Bakanın açıkladığı eğitim sistemi revizyonunda, veliler ve öğretmenleri okul aile birliği aidatları nedeniyle karşı karşıya getirmeye karşı bir yenilik var mı mesela? Öğretmenleri eğitim sisteminin tali unsurlarıyla uğraşmaktan alıkoyup, asli işleri olan eğitim ve öğretim faaliyetlerine odaklanmayı sağlayabilecek bir gelişme vaat ediliyor mu?
Öğretmenlerin eğitimiyle ilgili yeni yaklaşımlar var ama öğretmenlerin asıl okulun boyası badanası, hizmetlinin maaşı, kağıttı, tonerdi, aidattı gibi yükleri veliye yükleme angaryalarından kurtarmadan, onlara eğitim versen ne olur, vermesen ne olur? Öncelikle okulların fiziki ve hizmet personeli eksiklerini giderip, eğitim öğretim sarf malzemelerini sağlayacaksın ki öğretmen mesleğinde gelişmeye daha hazırlıklı olsun.
Devletin bunu karşılamaya gücü yok diyen de olabilir. Tüm öğrencilerin ders kitaplarını verebiliyoruz da okulların bakımını mı yaptıramıyoruz, toner mi alamıyoruz, kağıt mı alamıyoruz? Koca koca binalar yapılıyor da yıllık boyası badanası mı yapılamıyor yani?
Yani fırsat eşitliği sağlanacaksa, eğitimin tam anlamıyla parasız olmasından başka çare var mı? Sistem değişikliği diyorsanız, her geçen gün veliyi, öğretmeni ve milli eğitimi eğitimin kendisinden uzaklaşarak para tura işlerine kafa yormaya zorlayan sistemi değiştirmek gerekir.
***
Tabii fırsat eşitliği deyince sınavlar meselesi de var...
Bu kadar okumuş yazmış insanların sınav sistemi konusunda her yaptıkları değişiklikte biraz daha batmasını anlamak mümkün değil.
Normalde yüz soruluk bir sınavda en fazla soruyu yapan öğrencilerin tercihlerine yerleşmesi gerekir. Başka bir kritere gerek yok. Ama ne oluyor, okul puanı, öğrencinin ders notu, devamsızlık, doğduğu ay falan gibi subjektif kriterler ekleniyor, ondan sonra doksan dokuz soru çözen, yüz soru çözenden daha yüksek puan alıyor. Sistem hatası diye bir şey varsa tam olarak budur bence...
Sözümüz meclisten dışarı olsun. Okulun biri, mezun ettiği çocuklar daha iyi bir liseye yerleşebilsin diye öğrencilerine bol keseden not verirken, öbür okul işi ciddi tutmak adına daha gerçekçi puanlamalar yapıyor olabilir. Yine söz meclisten dışarı, kimse alınmasın ama öğretmenlerin, milli eğitim camiası içindeki meslektaş veya arkadaşlarının çocuklarını kollamasının önüne geçmek mümkün müdür böyle bir sistemde? Mensubiyetin eğitim sistemi içine girmesi demek değil mi bu sistem. Bakanın açıkladığı sistem buna bir çözüm getiriyor mu?
***
Sonra daha iyi eğitim verilecek diye açıktan para alan devlet okulları meselesi... Hadi birisinin cesareti varsa böyle bir şey yok desin. Herkes bilmiyor mu, Milli Eğitim bilmiyor mu, kamu idaresi bilmiyor mu velilere daha fazla yabancı dil ve matematik eğitimi verilecek diye adres değişikliği yaptırdıktan sonra binlerle ifade edilen aidatlar toplayan devlet okulları olduğunu?
Temeli düzenbazlık olan bir eğitim sisteminden düzgün vatandaş çıkar mı? Çocuk bilmiyor mu velisinin adres sahtekarlığı yaptığını, müdürün bunu bildiğini, göz yummak için aidat aldığını falan? Ondan sonra çocuklara dürüstlük, namus, fazilet falan öğreteceğim diye değerler eğitimi dersi koymaya kalkarsın. O iş öyle olmaz. Çocuğun önüne doğru örnekler koyman gerekir.
Sistem sistem deniyor. Doğruca karşımızda duran sistem sorunları bunlar. Sadece yaygınlığı bile bu işlerin sistem sorunu olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla sistem sorunlarına hazır el atmışken bunların da çözülmesi şart.
Oysa millet olarak PISA değerlendirme sonuçlarına takıldık kaldık. Bu da önemlidir ama "Yeni" denilen sistem yukarıda sorunlara çözüm getirmeden PISA sonuçları düzelir mi? Yeni sistem bu sorunlara çözüm getiriyor mu?
Ona bakarım ben.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com