HAYATA VE İNSANLARA KÜÇÜK DOKUNUŞLAR...
06 Mayis 2019 11:09:26
Geçtiğimiz hafta, hayli yoğun geçti. Okul etkinlikleri, açılışlar, hayata ve insanlara küçük dokunuşlar gerektiren faaliyetler gerçekleştirildi.
Küçük dokunuşlar denildiğine bakmayın, dokunan açısından küçük olabilir ama dokunduğu kişiler açısından durum tam olarak böyle olmayabilir.
Sondan başlayalım isterseniz...
Erdemir İlkokulu'nun kan bağışı kampanyalarını birkaç yıldır takip ediyorum. Her geçen sene üstüne bir şeyler koyarak devam ediyorlar. Her sene çıtayı daha yükseğe koyuyorlar. Bu sene Malazgirt savaşına ithafen 1071 hedefini belirlemişler.
Geçen sene de Erdemir İlkokulu rekortmendi ama yıl boyunca rekor kırıldı. Okul Müdürü Yaşar Ciğer'in verdiği bilgiye göre, illi eğitim bünyesindeki okullarda düzenlenen kan bağışı kampanyalarında rekor 912 imiş. Bu bakımdan Ereğli büyüklüğünde bir ilçe için 1071 rakamının hayli iddialı olduğu söylenebilir.
Neticede 1003 ünite kan toplandı. Malazgirt hedefine 68 ünite kaldı ve hedefe erişilememiş oldu. Fakat elde edilen netice yine de Türkiye rekoru...
Fakat zannedilmesin ki işin rekor kısmı önemli... Bu da güzel bir şey ve yeni standart öncekine göre 91 ünite yukarı çıkmış oldu. Yine de bu bin üç kişinin verdiği kandan yararlanacak olan ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacının giderilmesi daha güzel bir şey. Düşünsenize ayrı ayrı kişilere gittiğini, her birinin bir can kurtardığını... Verirken yaşama küçük bir katkı amacıyla küçük bir fedakarlık. Fakat ihtiyaç duyduğunuzda, tüm dünya değerinde bir katkı bu...
Özellikle de az bulunan kan gruplarına ihtiyaç duyan hastalar ve yakınları bakımından...
ÇILDIRMAK GÜZELDİR...
Karadeniz Ereğli Anadolu Lisesi iki senedir KEALFEST diye bir icat çıkardı... Eski köye yeni adet. Böyle söyleyince, negatif anlaşılıyor ama etkinliği öğrencilerin düzenlediğini, hele hele geleceğin büyüklerinde engellilere yönelik duyarlılığın geliştirilmesinin hedeflendiğini düşününce, iyi ki eski köye yeni adet olmuş diyesi geliyor insanın.
Hakikaten özellikle engelliler konusunda eski köye yeni adetler gelmese, hala yirmi yıl öncesinin çağdışı kafasından kurtulmamış olacaktık. Bu konularda yeni yaklaşımlar geliştirenki Ereğli'de gözümüzün bebeği Fiziksel Engelliler Derneği Türkiye'ye örnek bir kurumdurherkese minnet duymamız gerekir.
Fakat etkinliğin içeriği de şaşırtıcı. Polisiye Yazarı Ahmet Ümit Ereğli'ye gelip KEAL öğrencilerine hitap etti. Pek okuyan bir toplum değiliz ama Ahmet Ümit, Türkiye'nin Arthur Conan Doyle'udur. Kendisinin de belirttiği üzere, polisiye veya gizem özellikleri bulunmayan bir kitap bulamazsınız. Tüm kitaplar en sonunda baştan bilmediğiniz bir sonuca hazırlar sizi. Daha iyi kitaplar, daha çarpıcı sonuçlara götürür. Patasana'yı ben böyle okumuştum. Yazarı dinlerken, geri kalanları da okumam gerektiğine bir kez daha karar verdim.
Genç olmak güzeldir. Gençlik, çılgınlığın mümkün olduğu, tüm dünya alemin burun kıvırdığı işler yaptığınızda, hoşgörüyle karşılanabildiğiniz bir ömür kesridir. Borges bile demiyor mu, 'Bir daha dünyaya gelsem, daha çok çıplak ayakla yürürdüm' diye.
O en sondaki Life in Colors/Renklerdeki Yaşam etkinliği var ya. Çılgınlığın dibe vurduğu bir etkinlik. Rengarenk bir boya bulutu içinden tanınmayacak ten renklerinden çıkan öğrenciler hakikaten gençliğin dünyanın kurallarını yeni baştan yazmak olduğunu gösterdi izleyenlere.
Bugüne kadar görmediğimiz bir manzaraydı, gördük eğlendik. Fakat işin arka planında bir felsefesi olduğunu da unutmamak gerek.
AH BU MAYIS GÜNLERİ...
Mayıs ayı, Emek ve Dayanışma günü ile başlar...
Bu sene her zamanki gibi çeşitli vilayetlerin yanı sıra Zonguldak'ta da etkinlik gerçekleştirildi. Ereğli'den çeşitli kafileler katıldı. Kafilelerden, KESK bileşenleri ve bazı siyasi partiler anıt önünde gösteri yaptı. Ardından Zonguldak'a gittiler.
Bana sorarsanız, ilçede şubesi bulunan tüm işçi ve memur sendikaları, siyasi partilerin katılması gereken bir etkinlikti. Zira Zonguldak emek şehri de, Ereğli başka bir şeyin şehri mi? Bir şekilde Zonguldak'a yola çıkış öncesinde ilçedeki emek örgütlerinin daha derli toplu görüntü vermesi çok şık olabilirdi. Böyle bir görüntü üzerinden çok farklıhepsi de pozitif olmak üzeredeğerlendirmeler yapmak mümkün olabilirdi.
Hadi bakalım... Belki seneye bu mümkün olur da, Mayıs ayının bu güneşli günlerini gönlümüzde başka tür bir sıcaklıkla geçirebiliriz.
Bu konuda bir şeyi daha açıkça ifade etmek gerekir. Tabuların üstüne tabular koyarak korkudan ve gerilimden azade bir ülke yaratamayız. Eskiden Nevruz bayramına da şüpheyle yaklaşanlar vardı. En şüpheli günlerin başında da 1 Mayıs geliyordu. Devlet ve emek temsilcilerinin bu özel günde karşı karşıya geldiği günlerin hatırası mı, yoksa soğuk savaşın kimliksizleştirici etkisi midir sebep bilinmez. Bu kaygılardan kurtulmalıyız.
Çünkü artık kimi konularda paranoyalarımızdan tamamen kurtulmamız ve aynı ay ve yıldızın altında yaşayan herkesi birbiriyle eşit görebilmeyi başarmamız eskiye göre daha önemli.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com