Cumhur ittifakının genel merkez söylemleriyle yerel söylemleri arasında farklar olduğu dikkatinizi çekmiştir.

Genel merkezler, 31 Mart'ta yapılacak mahalli idareler genel seçimlerinin ülke için bir beka meselesi olduğuna dair bir hipotez geliştirmiş. Fakat yerelde bakıyorsunuz, büyükşehir adayları bile bunun sadece bir yerel seçim olduğunu söylüyor. İş bizim bölgeye geldiğinde ise bu bloğun adaylarının tamamının genel merkez yaklaşımıyla alakası olmayan yerel konular üzerinden seçime gittiğini gözlemleyebilirsiniz.

Adayların söylediklerinde şaşacak bir şey yok. Zira yerelde seçim kıran kırana geçiyor. Ereğli özelinde oyların birbirinden öyle aman aman bir farkı olmadığı ortada. Tüm partilerden oy alabilmek her aday için önemli. Aşırı bir kutuplaşma hali adayın seçim kampanyasına zarar verebilir.

O halde beka meselesi söylemlerini nasıl yorumlamalı? İktidar partisi ve ortağı da, rakip bloğun genel merkez politikacıları da yerel seçimde alınacak sonucun, bundan sonraki siyasetin ne şekilde belirleneceği konusunda önemli olacağı ortada. Anlayacağınız AK Parti ve Cumhur İttifakının oyları az olursa, bu seçim sonuçları üzerinden bir meşruiyet sorgulaması başlayacak.

Demek ki beka meselesi ülkenin kendisiyle değil, on yedi yıllık iktidarın devamıyla ilgili bir konu. Asıl korkulan hükümetin bekası...

İşin ilginci, seçmen düzleminde konuşulan asıl konu da beka konusu değil. Burada da patates, domates fiyatları, tanzim satışlar ve bunların geleceği daha fazla konuşuluyor. Seçim sonuçlarına soyut beka söylemlerinden ziyade vatandaşın günlük yaşamında karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunlar etkili olacak. Hükümetin çözümleri kamuoyunun onayından geçerse, daha önceki oy oranları korunacak veya artacak, geçmezse, oy oranları düşecek.

Yani seçim meselesi aslında geçim meselesiyle bir şekilde bağlantılı.

***

Dikkat çekici bir diğer konu da son dönemde genel merkez politikalarının seçmen üzerindeki etkisinin, yerel düzlemdekine göre sınırlı kalması.

Ereğli özelinde üniversitenin ne olacağı, ilçenin il olması, kentin turizm kenti, sanayi kenti, eğitim üssü kimlikleri falan daha geçerli.

Bu durum, sadece cumhur ittifakına has bir şey değil. Muhalefet partilerinin adayları dahi genel merkez söylemlerinin tekrarından hayli uzakta konumlandırıyor kendilerini. Her iki blokta veya blok dışı partilerde genel merkezler kendi sahalarında top koştururken, yerel adayların top koşturduğu futbol sahası bambaşka.

Bunda şaşırtıcı bir yön var. Özellikle 2014'ten sonra seçmen adaylardan ziyade genel merkezlerin söylemleriyle sandık kararlarını belirlemişti. Gerek siyasi iletilerin üretildiği genel merkezler, gerekse ulusal basının seçimler üzerindeki etkileri giderek artan bir grafik çiziyordu. Bu seçimde de genel merkez ve ulusal basın etkilerinin önceki yerel seçimlerden daha fazla gerçekleşmesi bekleniyordu. Çünkü birbirine yakın dönemlerde yapılan seçimler ve referandumlar, farklı seçmen kitleleri arasında kutuplaşmanın daha fazla hissedilmesi sonucunu doğurmuştu.

Bu seçimde ne olduysa, gerek adaylar, gerek seçmen, genel merkezlerin argümanlarını daha önceki seçimlere göre daha az kaale alıyor gibi. Gidişatta genel merkezler aleyhine bir dönüş var gibi.

Gerçi seçimlere bir aydan kısa süre var ve kalan süre hala çok şeyin değişebileceği kadar uzun. Yine de 1 Nisan günü internet sitelerinde seçim sonuçlarını gözden geçirirken, kutuplaşma eğilimlerinin etkisi daha sınırlı görülecek diye yorumlanabiliyor.

Dahası, adaylar işi ideolojik düzlemlere çektiğinde veya dini motifleri fazlaca ön plana çıkardığında da kendilerini sahiplenecek bir toplum kesiti bulmakta güçlük çekiyor. Liderlerin neredeyse hepsi anketlerin güvenilmezliğine dikkat çekiyor. Eğer bu ifadeler doğruysa, uygulanan seçim stratejileri istenilen sonuçlardan uzak kalmış olmalı. İstenilen sonuçlar elde edilmiş olsa, niye liderler anketleri suçlasın?

Şu ana kadar seçim sathı maili genel bir bakışla aşağı yukarı böyle. Her seçimin şaşırtıcı sonuçları olur. Bunu her zaman ifade etmişizdir. Fakat bu seçimin sonuçlarının herkes açısından daha şaşırtıcı olacağını öngörmek herhalde yanlış olmayacaktır.

Zaten siyasi parti liderleri başta olmak üzere tüm siyasilerin söylediklerinden de bu sonuç ortaya çıkıyor.