263
04 Mart 2019 09:00:14
Bugün, 3 Mart.
Hani 1993 yılında Kozlu'da önce deprem zannettiğimiz, ardından Kozlu'da grizu patladığını öğrendiğimiz günün seneyi devriyesi...
Bu tarihler inadına mı bir araya geliyor bilmem...
Aynı seneyi devriyenin son halkasında, kömür madenlerinde işbaşı yapabilecek bin kişinin belirleneceği kura yapılıyor. Bartın'da kura tamamlanmış. Karabük de kısa sürede tamamlanır herhalde. Siz bu yazıyı okurken, Zonguldak'ta yerin yüzlerce metre altında can pahasına iş bulduk diye sevinenler 700 kişi de belirlenmiş olacak. Yedekler, asillerin ıskartaya ayrılmasını bekleyecek, kurada çıkmayanlar kaderine küsecek.
Acı bir ironi...
GİZLİ GÜNDEM...
3 Mart 1993 gününü hatırlayanlar var mıdır?
Hani medya kuruluşları, işçi ölümlerini bahane ederek, daha ölenlerin büyük bölümü yerin altındayken ocakların özelleştirilmesini manşet manşet bağırmaya başladığını hatırlıyor musunuz?
Kozlu faciasında yaşamını yitiren son işçinin cenazesinin çıkarılmasının dört yıl sürdüğünü hatırlıyor musunuz?
Dünya Madenciler Günü etkinlikleri söz konusu olduğunda en fazla madenci yanlısı olan medyakadılarının başka zamanlarda Zonguldak'ı Zonguldak eden bu ocaklarınve onlarda çalışan işçilerikamunun sırtında kambur olarak gördüğünün farkında mısınız?
Farkında mısınız bilmem ama bu ocaklarda çalışan işçileri, tüyü bitmedik yetimin vergilerinin sırtındaki kambur olarak kakalamaya çalışanların gizli gündeminin, Türkiye'nin en örgütlü işçi grubunun tasfiyesidir. Farkında mısınız?
Özel sektör madenciliğinde veya yeraltı taşeronlarında bunca işçikamu madenciliğinde yaşanan ölümlerin katbekat fazlasıyaşamını yitirdikten sonra hala özelleştirme diye manşet manşet bağıran aymazların hazır kıta beklediğinin farkında mısınız?
Özelleştirme tuzağının en fazla tehdit ettiğinin Zonguldak olduğunu düşündüğünüz olmuş mudur hiç?
NASIL ANLATMALI?
Nasıl anlatmalı madenciyi?
Sadece Zonguldak'ın yakından bildiği o kederli sarhoşluk anlarını böyle şeyleri hiç yaşamamış insanlara nasıl anlatırsınız?
Nasıl anlatmalı bir madenci yakınının o travmatik anda ne yaşadığını... Bunu bir şairdenJose Corriedaha iyi anlatabilecek var mıdır?
KADINLAR BEKLEŞİYOR BU AKŞAM...
Kadınlar bekleşiyor bu akşam maden ocağının başında,
Dehşetten kalpleri ha durdu ha duracak,
Kirli gökyüzünde hortlaklar gibi bakan çarklara dikmişler gözlerini,
Altında esir hayatı yaşanan ölü sessizliğindeki çarklara, kaderin sessiz çarklarına.
Fırtınadan kaçıp sığınmış koyunlar gibi toplanmışlar küme küme,
Dururlar kımıldamadan, dururlar sessiz soluksuz.
Ayaklar altındaki kuyularda az önce,
Kayalıklar arasındaki kömür damarlarında yanan ve parlayan gaz birdenbire
Ölüm saçtı dört bir yana.
Gece, kapkara gece soğuk
Yağmur yağıyor sis içinde.
Atkıları, üstleri başları sırılsıklam
Çukur sıska yanakları mosmor kadınlar bekleşiyor.
Bir mucize kurtarır onları kurtarsa kurtarsa, böyle geldiydi kadınlara haber.
Ama kadınlar dönmeyecekler yuvalarına
Kadınlar ocaklarının başına dönmeyecekler.
Bekleyecekler şafak sökene dek,
Başlayıncaya dek dönmeye çarklar yeniden,
Getirilinceye dek sedyeler içinde buraya sevdikleri, bağlandıkları erkekleri,
Güçlü, yumuşak, güzel erkekleri buraya getirilinceye dek bekleyecekler.
Saatinden tanıyacaklar kimini,
Kimini bir düğmeden, kimini bir sezgiyle sadece.
Ve birkaç gün sonra bütün bu cesetler hep birlikte gömülecekler büyük bir çukura.
Sevgilerini ve üzüntülerini gönderecek başefendi hazretleri.
O milletvekilleri de orada olacak,
Hani şu bilinen kişiler, görünecek çok kederliymişler gibi,
Gidecek cenazenin arkasından ağır ağır şık iskarpinli ayaklarıyla.
Ocağın sahibi de orada olacak, o herif ki belki yüz kere
Demiştir, anam avradım olsun madencilere artık bir şeyler olmayacak.
Baş efendi de orada olacak.
Çocukların nafakası ile bir yerleri dolduran Baş Efendi,
Dua edecek ağlamaklı ağlamaklı,
Yüreklerini parça parça edecek sevdiklerini yitirenlerin,
Basa basa sözcüklerin üzerine palavralar sıkacak Baş Efendi.
Sayıp dökecek tehlikelerini maden ocağının,
Ve madencilerin değerini sayıp dökecek ve yiğitliğini.
Ve bütün gazeteciler, zehirlemek için kamuyu, mürekkep harcamışlardı hani denizler dolusu,
"endüstrinin yıkıcılarına" veryansın etmişlerdi hani,
Kim bilir şimdi ne acıklı öyküler döktürecekler.
Ve halk üzülecek:
"Ne acı" diyecek, "Ne acı".
Unutulacak ama her şey haftasına varmadan
Ve milletvekili,
Ve maden ocağı sahibi,
Ve Baş Efendi,
Ve gazeteler,
Ve beyni yıkanmış kamu,
Devam edecekler zehirlerini, kinlerine depo etmeye,
Gelecek ilk büyük madenci grevinde boşaltmak için.
Bu akşam kadınlar maden ocağının başında bekleşe dursun
Tanrı bile görmüyor, Tanrı bile,
İkiyüzlülüğünü ve utancını bu oyunun.
Jose CORRİE
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com