FARAZİ OLANIN KAVGASI...
06 Subat 2019 08:56:07
Seçmen ve piyango bileti sahibi arasındaki benzerlik çarpıcıdır.
Piyango bileti alan kişi, daha önceki tecrübelerinden, en yüksek olasılığın hava almak, biraz daha iyi olasılığın amorti olduğunu bilir de hayallerini kurarken sanki büyük ikramiye çıkmış gibi hayali işlere girişir. Ev alır, yazlık alır, yat alır, tatile çıkar, akrabalardan nasıl kurtulacağını düşünür.
Seçmen, nadiren seçimden sonra kendisinin el üstünde tutulacağını bilmesine rağmen bir noktadan sonra adayların söylediklerini öyle ciddiye alır kiinandığından değil, sadece inanmak istediğindeneğer kendisinin oy verdiği seçilmezse işin sarpa saracağını düşünmeye başlar. Oysa kendisinin oy verdiği siyasi parti seçilmediğinde olanlarla seçildiğinde olanların farkı yoktur.
Temel, 40 arkadaşı ile güneşli bir günün tadını çıkarmak üzere bir takaya binerler Karadeniz'e açılırlar.
Biraz dolaştıktan sonra arada muhabbetler koyulaşır, zenginlik düşleri, hayaller, filan derken takanın kaptanı sorar:
"40 sandık altını nasıl paylaşacağız?"
Her kafadan bir ses çıkar. Herkese birer sandık derler ama sandıkların muhtevasının eşit olduğu belli değildir. Kim hangi sandığı alacak, nasıl paylaşılacak, kaptana fazla düşer mi? Arada zaten zengin olanlara bir şey verilmese olur mu, yoksullar yoldan çıkar mı diye kavgaya başlarlar. Yumruklar, sopalar derken, bıçaklar tabancalar devreye girer. Sonuç katliam.
Sahil güvenliğe ait hücumbot, Karadeniz'de dolaşırken kontrolsüz şekilde dalgaların arasında salınan bir taka görür. Yaklaşırlar, takaya çıkarlar. Bir sürü ölü. Nihayet tek bir kişinin ağır yaralı olarak kurtulduğunu görürler. Karadeniz fıkralarının ölümsüz kahramanı, kimi zaman karmaşık konuları kolayca çözen, kimi zaman da en kolay konular arasında kaybolup giden Temel'dir bu.
Hemen hastaneye koştururlar, kan takviyesi, serum, bir süre istirahat, bakım derken, Temel ikinci bir yaşama yeniden gözlerini açar. Gözünü açana aradan geçen süre içinde denizde katliam haberleri manşetleri süslemiş, konu sosyal bir facia halini almış, İçişleri bakanlığı en gözde müfettişlerinden birini görevlendirmiştir. Hastanede hazırda bekleyen müfettişe haber verilir, müfettiş hemen Temel'in odasına koşar. Yatağın başına oturur ve sorgulamaya başlar.
"Evladım, ne oldu anlat bakalım."
"40 kişu idik. Takaya binduk, biraz gezduk. Kaptan 40 sandık altını nasıl paylaşacağımızı sordu. Nidelum, anlaşamaduk, kavga çiktu. Durum bundan ibarettur."
Müfettiş, olay yeri fotoğraflarını gözüne getirirken, bu kadar büyük boyutta bir arbedeyi daha doğrudan anlatmanın başka bir yolu olamayacağını düşünür. Detaylara girmeden başka bir konuya geçer:
"Evladım biz takayı aradık, altın falan yoktu. 40 sandık altın nerede?"
"Efendum, altın var demeduk. Ya olsaydı demuş idik."
***
O partili şu partili, bu partili, öteki partili, beriki partili...
İnsanların siyasal görüşleri birbiriyle tam olarak asla örtüşmezler. Siyasal görüşler onları besleyen bireysel geçmişlerin oluşturduğu öznel olgulardır. Yine de özellikle bizim gibi toplumlarda nedense "Öteki" partilerden birine mensup olanlar, acıların ve sevinçlerin paylaşıldığı komşular, akrabalar ve arkadaşlardan başka bir şeye dönüşürler.
İnançlarını savunmakla, karşındakini incitmek arasındaki çizgi çok incedir. Bu genelde pek becerebildiğimiz bir ayrım olmadığından, kendi inanışlarımızı kabullenmeyenleri kınayanlar, onlara karşı husumet besleyenler bizim toplumda bu ayrımı yapabilenlerin sayısından ya fazladır, ya da bu ayrımı yapamayanların sesi diğerlerinden daha gür çıkar. Neticede, adam gibi oturup, politik bir meseleyi konuşamadığımızdan kavga etmeye başlarız. Konuşarak sorun çözmeyi beceremeyenlerin yöntemi bundan başka nedir ki?
Seçimlerin bu kadar sık yapılması belki bizim talihsizliğimiz. Zira iki seçim arasında daha uzun zaman olsa, muhtemelen paylaşmak için kavgaya tutuştuğumuz 40 sandık altının aslında sadece bir varsayım olduğunu anlayacağız ama bu dar periyotlar arasında barışmayı da beceremiyoruz.
Yerel seçimlere gidiyoruz ya. Hem ulusal düzlemde siyasal görüşler arasındaki farklar keskinleşiyor, hem de yerelde şahıslar ve çevrelerininveya taraflarınınbirbirine yönelik husumetleri bileniyor. Parti içi yarışların bile Ereğli özelinde olmayan kırk sandık altın için ortaya çıkan kavgalara dönüştüğünü görebilirsiniz.
Bu işlere fazla kapılmamak gerek.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com