HIRSIZLIK GİBİ...
01 Kasim 2018 08:59:38
Tüm paranızın üçte birini, üç ay boyunca gide gele çalan bir hırsız düşünün. Kulağa hiç hoş gelmiyor değil mi?
Fakat maalesef bugünlerde sabit gelirlilerin yaşadığı durum bu. Merkez Bankası Başkanı açıkladı:
"Tüketici enflasyonu üçüncü çeyrekte 24.5 seviyesine ulaştı. Türk Lirası bu dönemde yüzde 37 değer kaybetti."
Rakamları konuşmak, eskiden haftada otuz lira benzin koyduğun araba, elli liraya dolmaya başladı demekten daha havalı oluyor.
Bilmem ki bu insanlara onbinlerce liralık maaşlar bu jargonu bildiklerinden ötürü mü ödeniyor, yoksa rakamların bu noktaya gelmemesini sağlayacak kişiler olduklarından mı?
Yoksa yüzdeler ve istatistiklerle konuşmak, kötü gidişatı çaktırmadan söylemenin bir yöntemi midir diye geliyor akla.
"CUMHURİYET KAZANIMLARI KONFERANSI"
Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi'nde düzenlenen "Cumhuriyet Kazanımları" konferansına fakülte protokolü ve öğrenciler dışında kimse katılmadı. Bendeniz de basın camiasını tek başıma temsil etme imkanı buldum.
Konuşmacı, BEÜ Tarih Bölümü akademisyeni Dr. Yücel Namal, çarpıcı tespitlerde bulundu:
"Mustafa Kemal Samsun'a giderken, İngiliz sefaretinden vize alarak yola çıktı." Kendi vatanında başkasının ülkesinden vize almak ne menem iştir?
"Osmanlı'nın amelesi bile kendi ülkesinde amelelik yapamıyordu. Fransızlar, İtalyanlar Zonguldak'ta kömür üretmek için kendi işçilerini getiriyordu, Mondros'un ardından bunlar Zonguldak'ı işgale kalkıştı" dedi. İşçileri bile kendi memleketinden olmayan bir ülkenin yıkılması doğal değil mi?
Yeni Cumhuriyetin saltanatı ve Osmanlı Devleti'nin yerini almasını değerlendirirken, "Osmanlı'yı Mustafa Kemal yıkmadı" dedi.
"Hesaplaşacaksanız, batılılarla hesaplaşın, matbaayı geç getirenlerle, beşik ulemalığını kuranlarla, ülke kaynaklarını yabancılar kapütilasyonlarla verenlerle hesaplaşın" dedi.
Mustafa Kemal'in ırkçı olduğuna dair söylemlere, "İlk anayasanın 88. Maddesi, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür der. Bu bir vatandaşlık tanımıdır. Fransa'da yaşayan bir Faslı, İngiltere'de yaşayan bir Hintli kendini "İngiliz" olarak tanımlar. Bu da onun gibi" dedi.
Atatürk'ün diktatör olduğuna ilişkin söylemlere ise, "İki kere demokrasiye geçmeye çalıştı, olmadı. Diktatör olsa böyle işlerle uğraşır mıydı?" dedi.
Namal'ın konferansı, Cumhuriyetin faziletlerini inkar edenlerin görmeyen gözlerine sokulan bir parmak gibi oldu.... Keşke bu konferansı daha çok kişi izleseydi.
BİRLİK BERABERLİK MASALI
Bir eleştiri de CHP ve her törende ayrı çelenk koyan STK'lara...
Kişi olarak böyle tören işlerine pek sıcak olmamakla birlikte, genel anlamda, isteyenin istediği yere çelenk sunmasının bir hak kabul edilmesi gerektiğini savunurum. Çelenk sunma zorunluluğu ne kadar manasızsa, çelenk sunmanın yasaklanması da o kadar anlamsız. Veya her ikisinin altında da derin anlamlar çıkarılabilir. Netice değişmez.
Biliyorsunuz, CHP ve bazı STK'lar Milli Bayramların kutlanmasını düzenleyen yönetmeliğin değişmesinden sonra, protokol katılımıyla düzenlenen törenin ardından anıta çelenk sunuyor.
Bence, bu tavrı sahiplenenlerin tutumu haksız değil, çelenk koymak istiyorlarsa tüm koşulları zorlayarak dileyenin çelengini sunması hakkını hayata geçirmeye çalışsınlar ama milli bayramlarda ayrıca çelenk sunma uygulamasına son verseler daha iyi olacak galiba. İki ayrı tören düzenleniyormuş manzarasının ortaya çıkardığı algı, pek pozitif yönde ilerlemiyor.
Hem bir bakın, yerel seçimler geliyor. CHP'nin de adayları "birlik beraberlik" diyecek. Milli bayramlarda bile bir ayrılık manzarası sunan bir partinin adaylarının ağzından bu kelimeler çıktığında, ikna ediciliği daha iyi olur mu zannediliyor acaba?
Nasıl olur bilmem ama bir ara yol bulmak mümkün müdür?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com