BALTAYI TAŞA VURURSAN...
08 Eylül 2018 09:14:49
Kısa bir tatilin ardından döndüm.
İnternetten, cep telefonundan büyük oranda uzak, dokuz günlük bir istirahat ve yenilenme döneminin ardından, neler olmuş diye bir kolaçan edeyim dedim, mecliste su yüzünden tartışmalar çıkmış, CHP'liler kirli su dolu şişeleri AK Partili Belediye başkanın gözüne gözüne uzatmışlar...
Bizde durum nedir diye baktım, ne göreyim? On gün kadar kapalı kalan evin musluklarından çamur akıyor... Borularda biriken kirin akması için açık bırakmaya mecbur kaldığım musluklardan akan suyun, aylık faturamdan düşmesini talep etsem yararı olur mu?
Aslında bu iş Ağustos ayının başından beri ilçede konuşuluyordu. Millet birbirine musluklardan akan suyun rengini tarif için çeşitli metaforlar kullanmaya başlamıştı. Sulandırılmış şeftali suyu, toprak yolda giden aracın lastiklerinde biriken toz vesaire... Ama Ağustos ayında meclis tatildeydi, konu Eylül ayında yapılan meclis gündemine geldi.
Belediye cephesinde sırf söylendi diye kızgınlık oluştuğu anlaşılıyor. Eğer problem varken başınızı başka tarafa çevirirseniz, bir de bakarsın ki birisi içinde sarı-kahverengi bir problemin bulunduğu plastik su şişelerini burnunuzun ucuna dayayıvermiş...
Dört buçuk yıllık icraat süresince yapılan en önemli iş olarak kabul edilenettiğimizmemba kalitesinde su, değişen asbestli altyapı boruları zaferiniz, bir de bakmışsın ki mağlubiyetin klor veya kükürt tadında acı tadını içeriyor...
Demek ki neymiş, iyi bir iş tamamlandığı anda nihayet bulmuyormuş, kaliteli bir seviyede istikrar tutturmak için emek vermeye devam etmek gerekiyormuş.
Neye yarar şundan oldu, bundan oldu diye izahat vermek... Millet musluğundan "Memba kalitesinde su içecek" denildi mi denilmedi mi ona bakın siz...
Vatandaşisterseniz Ereğlililer diye okuyunmazeretlerden hoşlanmaz. Memba kalitesinde su verseniz takdir etmezdi belki ama bunu vereceğinizi söyleyip de musluğundaki suyun kalitesinin çatı oluğundan akandan daha düşük olduğunu gördüğünde şikayet eder. Üstelik bu onun anasının ak sütü kadar hakkıdır. Belediyeye düşen mazeret söylemek değil, gereğini yapmaktır. Şu tarihte bu sorun bitecek şeklinde açıklamalar da en azından o tarihe kadar iş görür.
***
Başka türlüsü kamu idaresinin doğasını anlamamaktır.
Ağustos ayının son haftasında Üniversite konusunda AK Parti'nin tüm saflarının "Çuvalladığını" ifade eden bir yazıda kalmıştık. Başkan Uysal, bu yazıya konu olan basın açıklamasının bir benzerini Belediye Meclisi'nde de yapmış. Bu da kamu idaresinin doğasını anlayamayan bir bakış açısının izlerini taşıyor.
Diyor ki, "Kampüs işi askeriye engeline takılıyor, gelin üniversite kuralım vesaire..."
Bunun neresinden tutalım. Eldeki tavuk, damdaki hindiden iyiydi aslında. Avuçlarımızın içinde bir kampus vardı ve bunun parmaklarımızın arasından kayıp gitmesini sindirmemiz isteniyor. Bunun için de, elindeki akide şekerini yere düşüren çocuğu, 'sana horoz şekeri alacağım" diyerek teselli etmeye benzer bir yöntem uygulanmak isteniyor. Yakın bir hedef, ulaşılabilir bir amaç varken, kaf dağının ardında daha büyük hedeflerin, daha büyük yolculukların, daha zor bedellerin vaadiyle avunmamız isteniyor. Laf-ı güzaf hepsi...
Bir soru soralım: Belediye Başkanını bir yana bırakırsanız, kampusun yerine vaad edilen üniversite hedefinin makul veya öngörülebilir bir tarihte erişilebilir olduğuna kaç kişi inanıyordur? Cevabı ben vereyim: sıfıra yakın. Peki kampus projesinde ısrar mı gerçekçidir, onu bırakıp üniversite hedefine yönelmek mi? İlk seçenek hala daha geçerli...
Hem üniversite hedefi de ne oluyor? Osmantepe'yi üniversite alanı olarak BEÜ'ye tahsis ettiniz, rektörden yatırım için söz aldınız mı? Yok. Hangi rektör kendi kurumsal yapısı içinde bulunmayan böyle bir yatırım için bir siyasetçiye söz verir? Vermez. BEÜ rektörü, 'Hadi gelin şu Osmantepe'ye bir 'Ereğli Üniversitesi' kuralım da sevaba girelim mi diyecekti? Demez, diyemez.
YÖK bağımsız bir üniversite için BEÜ'nün onayı gerekmeden karar alabilir elbette. YÖK'ten böyle bir şey için girişimde bulundunuz mu? Yok. Ne bileyim, Cumhurbaşkanı, Milli Eğitim Bakanı gibi üst düzey makamların böyle bir projesi mi var? Yok. Yok. Yok...
Buradan söyleyeyim. Ereğli kamuoyu bu kadar kampus talep ettikten sonra 'başka işe bakalım' denilmesine hiç iyi gözle bakmaz, bakamaz. Kamu idaresi, sınırlı kaynaklar ve sınırsız ihtiyaçlar arasında makul bir denge yaratma sanatıdır. Talebi yaratır, sonuca gidemezseniz bir faturası olacaktır.
Buna "baltayı taşa vurmak" deniyor. Anlayana...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com