CHP'NİN HANDİKAPI...
06 Agustos 2018 08:08:45
CHP'de değişim isteyenlerin olağanüstü kongre talebi, Genel Merkezin gerekli imzaların toplanamadığına ilişkin beyanları, buna karşılık muhaliflerin imzaların toplandığına ilişkin iddiaları bugünlerde çokça tartışılıyor.
Kongre tartışmalarına bir şeyin nedeni değil, sonucu olarak bakmak gerekir. CHP'nin bu tartışmalara geliş süreci, partide bir problem olduğunun başlı başına göstergesi kabul edilir.Burada esas soru şu: Acaba CHP'de değişim ihtiyacı var mıdır? Varsa bu CHP kimliğinin revize edilmesiyle mi ilgilidir, yoksa idari yapıda mı değişiklik gerekir? Cevap ne olursa olsun niye böyle olduğunun da izah edilmesi gerekir.
***
Biraz zihin jimnastiğişimdilerde buna beyin fırtınası deniyor ama fırtınalı bir beyinden ziyade dingin bir akla ihtiyaç olduğunu ifade etmek gerekyapmakta yarar var.
CHP bugün ve bugünden çok uzun zaman önceden beri anamuhalefet partisi olarak mecliste görev yapıyor. Tek parti dönemi ve 1970'ler ve 1990'lardaki kısa koalisyon tecrübelerini ve 2002 yılında son bulan meclis dışı kalmasını bir yana bırakırsanız, siyasi tarihinin önemli bir bölümünü anamuhalefet partisi olarak geçirdi.
Fakat siyasi partiler iktidara gelmelidir. İktidara gelme iddiası olmalıdır. Bugünkü konjonktürde, Türkiye'de sağ seçmenin oylarının hepsi bir şekilde bütünleşmiş dahi olsa sol seçmenden fazla olduğu ortada. CHP'nin sol seçmen dışında da hatırı sayılır bir oy alması gerekiyor iktidar olabilmek için. Soğuk savaş travmalarının henüz atlatılamadığı bir ülkede bu nasıl olacak?
Bunun birinci yolu, CHP'nin kendi ilke ve programlarını çok daha etkin bir şekilde anlatabilmesinden, bunları topluma değer olarak kabul ettirebilmesinden geçiyor. Bunun ne ölçüde mümkün olduğu parti içinde değişik gruplar tarafından tartışıldı, tartışılıyor. Sorun değerlerde midir, yoksa onların ifade ediliş biçiminde midir? Yoksa değerleri temsil eden kadrolarda mı bir sıkıntı var?
İkinci yol, CHP'nin ideolojik olarak ortanın solundan merkeze yönelmesidir. Bu durumda CHP'nin nispeten daha sağda bulunan seçmenlerden er geç oy almaya başlayacağı söylenebilir. Fakat burada da bir problem var. O zaman CHP denilen parti, ismi değişmese bile başka bir şeye dönüşecek. Sağda zaten siyasi parti boşluğu görünmüyor çünkü merkez sağ zaten uzun zamandır iktidarda. Kendini sağda konumladığı zaman CHP'ye sol seçmen nasıl oy verecek?
CHP'nin asıl handikapı budur ve şu anda devam eden olağanüstü kongre girişimleri ve genel merkez direnişinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.
***
Hadi CHP açısından soruyu biraz daha geliştirelim. Türkiye'nin CHP'nin temsil ettiği sol değerlere mi ihtiyacı var, yoksa bu siyasi hareketin kadrolarına mı? Belki kimileri bunu tavuk-yumurta problemi gibi görebilir ve bu ikisinin birbirinden ayrılamayacağını düşünebilir. Yine de birinci durumda CHP'nin ideolojik olarak stabil kalması ve kendi değerleriyle toplumu buluşturmanın yolunu araması gerekirken, ikinci durumda ideolojik olarak sapma riskini göze alarak, kendi kadrosunu ne olursa olsun iktidara getirme çabasına girmesi meşru kabul edilecek.
Konuya bu açıdan baktığınızda, Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun her birinin çıkmazları bulunan, yukarıda izah edilen iki yaklaşımdan birini temsil ettiğini gözlemleyebilirsiniz. Mesele İnce ve Kılıçdaroğlu'nun kişisel hırslarını çok aşan bir çerçeveye sahip aynı zamanda. Bu ikilem şu anda zirve yapmış gibi görünüyor ama tek parti döneminden sonra altmış yılı aşkın süredir var olan, sağ partilerin bile zaman zaman yararlanma yoluna gittiği bir ikilem bu.
Bir not da düşmek gerekiyor bu noktada. CHP seçmeninin tutumu da net değil. CHP'lilerin önemli bir bölümü seçim dışı zamanlarda partinin oy oranı ne olursa olsun ideolojisinin korunmasını isterken, seçim zamanlarında partinin aldığı oyun ideolojiden daha önde geldiği gibi tutarsız bir bakış açısına sahiptir. Oysa bir yolun seçilmesi, en azından iki arada bir derede kalmasından iyidir. Ama iki yoldan hangisi öbüründen daha iyidir bunu söylemek siyasetin ve CHP'nin dışında kalmış biri açısından kolay da değil, doğru da değil.
***
Bir sorunu genelleme yoluyla teşhis etmek, başka sorunların olmadığı anlamına da gelmez. Bir kedide bit ve pirenin aynı anda bulunabildiği gibi, siyasal oluşumlarda da ideoloji, yönetim kadrosu ve taban üçlüsünün hepsinde de belli problemler olabilir.
Meseleyi biraz daha somutlaştırmak için yaklaşan yerel seçimleri örnek verelim. Farzımuhal, Karadeniz Ereğli'de belediye başkan seçimleri için CHP'den beş aday adayı çıksın. Aday gösterilmeyen aday adaylarının taraftarlarının parti çalışmalarında etkili bir şekilde yer almasını bekleyen pek yoktur herhalde. Her aday adayıbu kavram aday adaylarının taraftarlarını da kapsıyorkendisinin en büyük oyu alabilecek, en sadık partili olduğunu iddia ederken, aday gösterilmeyince bu durum değişiyor. İdeolojik yönü baskın bir parti için normal bir durum değil bu. Konunun sadece Ereğli'ye özel olmadığını da gözlemleyebilirsiniz. CHP bu sorunları her seçimde yaşıyor.
Sonuç ise her seçimde aynı...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com