SEÇMENİ GÖRMEK...
29 Mayis 2018 08:12:33
Seçime 26 gün kaldı. Adaylar tanıtım falan derken sahaya inme fırsatını ancak bulabildi. Taş çatlasa bir aylık bir zaman dilimi var önlerinde...
Fakat bu bir aylık dilim de tamamen siyasete uygun değil. Gündüz saatlerinde köylerde siyaset yapmak neredeyse olanaksız zira kıraathaneler ramazan nedeniyle kapalı ve köylerde vatandaşın toplu olarak bulunabileceği tek yer camiler, o da çoğu yerde cemaat köyün genelini temsil edemeyecek kadar ufak bir gruptan oluşuyor.
"Kapı kapı dolaşacağız" diye genel merkez pohpohlayan aday adaylarının yaklaşımının fos çıktığını şimdiye kadar öğrenmiş olmaları gerek. Otuz günde kapı kapı dolaşan siyasetçi, topu topu üç tane köyü dolaşabilir. Köy meydanlarında dut ağaçlarının altındaki derme çatma banklarda sohbet ederken yakaladıkları emicelere, eycelere siyaset anlatmaya kalksalar, bunlar da hayatın içinde yaşamaya devam eden çocuklarının siyasal eğilimleri yönünde oy kullanan ileri yaş emeklilerinden oluşuyor.
İftar saatinin ardından kıraathaneler açılıyor ama iftardan bir saat sonra, bir iki saatlik bir sürenin ardından yine insanlar evlerine dağılıyor. Bu iki saatlik sürede dolaşılabilecek kahve sayısı ise maksimum üç. Her köyde bir kahveye uğrasan, bir akşamda üç köye ulaşabiliyorsun. Seçime gününe kadar kalan yirmialtı günlük süre içinde mesela Ereğli'nin köylerinin tamamını bu şekilde dolanmak mümkün değil. Kaldı ki hiç belde ve ilçe merkezinde çalışmamak olur mu?
Seçmene gözükmek lazım...
***
İşin bir de öbür tarafı var. Seçmeni görmek de gerekiyor. Zira seçmen görülmek ister.
Maaşa zam, kömür desteği, alan bazlı desteklemeler, mazot gübre destekleri, makine ekipman destekleri de ister ama seçmenin asıl istediği böyle şeyler değildir. Birçok durumda desteklemelerden yararlananların iktidar partisine oy vermemesi hayli büyük miktarlarda yaşanmış bir şeydir.
Ortalama bir seçmen için en yaygın sebebi seçilecek kişinin kendisini görmesine yönelik beklentinin karşılanma oranıdır. Seçmen selam alıp selam vermek, çocuklarının eğitimiyle ilgili böbürlenmesinin dinlenilmesini ister. Eskiden yaptığı tarım biçiminin ortadan kalkmasından ötürü duyduğu hayal kırıklığının paylaşılmasını ister. Hayırsız evlatların şehre döndükten sonra torunları yeterince sık getirmediğine yönelik şikayetlerinin haklı bulunmasını, hatta aynı durumu siyasetçinin de yaşadığını bilmek ister. Oy verdiği kişinin hem kendisinden üstün olduğunu düşünmek ister, (Alfa kişilerini ön plana çıkaran bir özellik) hem de kendisiyle eşit ilişki kurabilecek birisi olduğuna, hiç aramayacak bile olsa aradığında ulaşabileceğine inanmak ister.
Bizim insanımız kapıya geleni mahzun göndermekten nefret eder. Bu yüzden bir partiye oy verecek vatandaşın, başka bir partinin adayıyla kendi partisinin adayına ver yansın etmesini fazla kınamamak gerek. Ne diyecek kapısına veya evinin önüne gelen adaya?
Türkiye'de böyle bir durumda "Git başımdan" diyecek kimsenin olacağını hayal edemiyorum. Bunun yerine birkaç partiye oy sözü vermek daha kolaydır. Zaten ne kendisi kime söz verdiğini hatırlayacaktır, ne de söz verdiği kişi onu hatırlayacaktır. Hatırlama işlemi, yukarıda anlatılan anlamda "Görmek-Görülmek" sürecinin sonucunda gerçekleşir. Bu yüzden siyasetçinin, kendisinin görülmesini bekleyen seçmeni görmesi, onun yaşamına dokunması gerekir.
Siyasette çok az kişi doğallıkla yapabilmiştir bu dokunuşu.
***
Yukarıda da belirtildiği üzere yirmi altı gün kaldı seçime... Bu seçimde aday olanlar arasında çok sayıda genç ve yeniler var. Bu gençler büyük olasılıkla seçmenin kendisini görmesi talebiyle sahaya çıkacak. Ancak en tecrübeli siyasetçiler, 'seçmene görünmek' değil, yukarıda anlatıldığı haliyle 'Seçmeni Görmek' için sahaya inmek gerektiğinin farkındadır.
Ama olsun, tecrübe başarılardan olduğu kadar başarısızlıklardan da oluşur. İkinci üçüncü denemede köy kahvesinde karşılaştığı kişilerin oyunlarına dönmek için sabırsızlandığını anladığında, neyin yanlış gittiğini genç adaylar bile anlayacaktır. Çünkü kimi zaman öyle şeyler vardır ki anlamak ve anlayamamak arasındaki fark, bir şeyin neticesine ulaşmak veya ulaşamamak arasındakiyle aynıdır.
Siyaset dediğiniz de tam olarak bu eşiği geçmekle icra edilebilecek bir faaliyet alanı değil midir?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com