İYİLİĞİMİ İSTEYEN ŞU İNSANLAR...
16 Mart 2018 08:28:21
Telefon çalıyor, "Kayseri Pastırma Fabrikası"ndan arayan bir hanım... 149 liraya bir ürün satıyorlar, on civarında da tadımlık eşantiyon veriyorlarmış. İlgilenmiyoruz, ısrarların önünü kesiyoruz, telefonu kapatıyoruz.
Telefon çalıyor; bankadan arıyorlar... Çok uygun koşullarda kredi imkanlarından söz ediyorlar. Bir de konuşmayı kayıt altında yapıyorlarmış marifet gibi... Özel GSM numaramı nereden bulmuşlarsa arıyorlar, "Neden kayıt yapıyorsunuz ki, siz beni aradınız" itirazına. "Görüşmenin güvenliği bakımından" diyorlar. Ona bakarsan, telefonun sahibi, bu kaydı alan kişi arayana kadar gayet güvendeydi. Güvenlik; özellikle de cepteki paranın hortumlanacağına ilişkin güvenlik kaygıları ondan sonra başlıyor. İlgilenmiyoruz, bir nevi ısrar ediyorlar, yine ilgilenmiyoruz, telefonu kapatıyorlar.
Telefon çalıyor; GSM şirketinden arıyorlar. Yirmi yılı aşkın süredir aynı numarayı kullanıyormuşum, bundan ötürü özel fırsatlar sağlayan bir tarifeyi öneriyorlarmış. Kendilerine bunca zamandır aynı tarifenin kullanılmasının nedeninin, o tarifenin taşıdığı bazı nitelikler olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz, "ama böyle daha hesaplı" diyorlar. İlaveten şu özellikler diye başlayan bir tirad başlıyor... O özelliklerin hiçbirini hayatınıza sokmak istemediğinizi söylüyorsunuz. Tuhaf şey, akılları almıyor.
Telefon çalıyor; Bilmemne sigorta şirketinden arıyorlar, çok cüzi ödemelerle on beş sene sonra bireysel emeklilik falan gibi bir şeyler söylüyorlar. İstersen toplu para çekiyorsun, istersen on beş sene daha devam edip emekli aylığı alıyorsun. Senelerin kemiyeti, ilgilenmediğimiz bir saha olduğundan aklımda kalmamış aşağı yukarı böyle bir şeyler anlatıyorlar.
Telefon çalıyor, adını bile duymadığım bir şirketten arıyorlar, önce tansiyonunuz var mı diyorlar, yok diyorum. Şekeriniz var mı; yok. Damar sertliği var mı; yok. Hiç kalp krizi geçirdiniz mi, Ailede kalp krizi geçiren biri var mı; yok. Sonra anlaşılıyor ki Kızılcahamam'da kaplıcalarına davet ediyorlar. Yanında bir kişi, çocuklar beleş, sadece şu kadar para noktasına geliyor mesele... Yukarıdaki hastalıklar yok ama bir gün ihtiyacımız olursa, kendilerini araybilirmişim. Sanki derdi olan derman Fizan'da olsa bulmazmış gibi...
Bütün bunlardan anladığım şu: Akıl sağlığım kimsenin umurunda değil ama maşallah bunca sağlığımızı, beslenmemizi ve ekonomimizi düşünen insan varken, feriştahı gelse sırtımızı yere getiremezler.
Öyle avantajlı koşulları var ki, sadece ben kazanıyorum, telefon edenler ceplerine doğru düzgün para koymuyorlar. Aslında öyle uzun uzun konuştukları konularla ilgili telefon faturalarını görünce, bu kadar iyiliksever olduklarından pişman bile olabilirler.
Her şeyi bizim için yapıyorlar canım!
***
Ticareti size "iyilik yapıyormuş" gibi sunanlar sayesinde gönlümüz rahat... Bugün Tüketiciyi Koruma Günüymüş. Böyle bir güne niye ihtiyaç duyulmuş bilmem ki.. Nasılsa bizim iyiliğimizi düşünen bunca kişi var sağolsunlar hal hatır sormak için arıyorlar. Bir ihtiyacımız olsun her şey daha başlamadan çözülecek!
Yerseniz...
Bir konferansta TEMA kurucusu Hayrettin Karaca'yı dinlemiştim. Adam otuz yıldır aynı kazağı giyiyormuş. Düşünsenize adam Karaca konfeksiyon ürünlerinin sahibi... Kazak üretiyor. Bunun nasıl mümkün olduğunu ve neden böyle yaptığını anlatırken şunu söylemişti:
"Yeni bir kazak alacağım, bu yeni kazağı almamın nedeni ısınmak olmalı. Ama eskisi aynı şekilde ısıtırken niye yenisini alayım. Yenisini alınca, bir hayvanın yünü kırkılacak, belki kesilecek. Sonra o yünü işlemek için bir dünya fosil yakıt kullanılacak. Ne kadar arıtma tesisi kursanız bile atıkların çevresel bir maliyeti olacak. Hiç de üşümediğim halde, sırf moda baronları emrediyor diye yeni bir kazağı niye alayım?"
Bir iki sene önce aldığınız kazağı, bugün giyemeyeceğinizi size kim söylüyor? Modanın artık yeni trendleri (İfadenin havasına bakar mısınız?)olduğunu söyleyen, bunu söylediği zaman ya kendisi, ya da bağlı bulunduğu firmanın para kazanacağını bilen biri. Bu kişiler arasında senelik izninde spor ayakkabıları, bisikletiyle, cep telefonu çekmeyen, alışveriş merkezi olmayan yerlerde yaşama arzusunun yaygınlaşmasına ne demeli? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu mu?
Son dönemde mısır şurubu ile ilgili uluslararası kartellere ilişkin yazılan çizilenleri takip ettiyseniz, meselenin aynı zamanda politik bir güç edinme dürtüsü ile bağlantılarını kuranların olduğunu görebilirsiniz. İhtiyaç duymadığınız şeyleri almanıza yol açan ekonomik durumunuzdaki artış değil. Alışveriş yapmadıkça sizi muteber kabul etmeyen bir sosyolojik oluşum yaratılmış. Paranız yoksa borçla almaya zorluyor sizi...
Dünya Tüketiciler Günü kutlu, tüketicilerimiz uyanık olsun!
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com