BUZ GİBİ BİR ŞÜPHE...
19 Subat 2018 09:14:35
Son günlerde buz gibi bir şüphe... Kapıdan kovsan bacadan giriyor. Önce acaba diye başladı, sonra ağaca bakarken ormanı gözden kaçırmış olabilir miyiz diye teferruatlı bir sorgulama sürecine dönüştü.
Öyle böyle bir şüphe değil. Tüm Ereğli'yi ilgilendiren bir şüphe bu. Karadeniz Ereğli acaba bir üniversite kampüsü yapılacağı hayaliyle uyutuluyor olabilir mi?
Şu ana kadar yaşanan gelişmeleri alt alta yazınca, somut gelişmeye benzer şeyler bakımından elimizde bir şey yok çünkü...
Sivil Toplum Kuruluşları, eski devlet hastanesi alanının Bülent Ecevit Üniversitesi'ne devri için bir kampanya başlatmıştı. Bu iş tamamlandı. Fakat alanın üniversiteye devredilmiş olması, burada bir kampüs inşaatı yapılacağını göstermez. Sadece bir devir işlemi bu...
Belediye tarafından çizilen üç boyutlu resimler avam proje olarak gösterildi. Hala üniversite kampüs alanı söz konusu olduğunda çoğu basın kuruluşu bu resimleri kullanıyor ama bunun o sıralarda yapılacak seçimler için bir göz boyama manevrası olduğu anlaşıldı. Zira ondan sonra yine Belediye ve Ereğli TSO arasında avam projenin çizilmesi için bir protokol imzalandı.
Ardından avam proje tamamlandı. Diyeceksiniz ki demek bu iş olacak. Olacak ama siyasetin o gün için zevahiri kurtarmak adına, bir kamu kuruluşu bünyesinde avam projesi yapılmasını sağlaması çok mu zor? Demek ki avam projenin yapılması, kendi başına buraya bir kampüs kurulacağına ancak zayıf bir kanıt oluşturabilir. Zaten üniversitede yaşanan idari bir değişiklik sonucunda avam projenin rafa kaldırılması da mümkün.
Avam proje çizildi ama bunun ne menem bir şey olduğunu bilmiyoruz. Avam projeyi gördüm, üç fakülte, beş yüksekokuldan oluşuyor diyen birini görmedik. Kimse de böyle bir şey söylemedi zaten. Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörünün bu konuyla ilgili bazı görüşmelerde bulunduğu biliniyor ama neticede "Planlandığı gibi gidiyor" gibi yusyuvarlak bir ifade dışında hiçbir şey işitilmedi.
Nasıl planlandı? Takvim nasıl? Bütçe nedir? Proje nedir? Nereden bileyim, belki bu iş hiç tamamlanmamak üzere planlandı. Öyle planlandığı için de "Planlandığı gibi gidiyor" olamaz mı?
Ereğli Belediye Meclisi'nde bu alanın yükseköğretim alanı olarak imar değişikliği yapılması olgusunun sağladığı desteğe ne demeli? Belediyenin kampüs girişiminin sağladığı politik ranta ihtiyacı var, kaldı ki belediye meclis üyeleri planlamanın sonucunun koca bir sıfır olduğunu bilmiyor da olabilir. Kendilerince hepsi birden, Ereğli'ye çok önemli bir yatırım yapılmasının önünün açıldığını düşünüyor da olabilirler.
Nato hattı filan dediler, Anıtlar Yüksek Kurulu'nun bir bina üzerine itirazı dediler, askeriye bu alanı almak istiyordu takas istedi falan dediler. Bugüne kadar söylenen şeylerin tamamı, bu işin önündeki engeller ve o engellerin cansiperane çabalarla aşıldığı oldu. Gerçekte yakından baktığımızda, Ereğli'ye yeni, derli toplu bir üniversite kampüsü kurulacağı konusunda, somut, elle tutulur sayacağımız herhangi bir kanıtımız yok.
Bülent Ecevit Üniversitesi'nin stratejik planlamasında böyle bir şey gözükmüyor. Bu iş için ödenek ayıracağı ifade edilen Kalkınma Bakanlığı'nın hazırladığı kalkınma planında Bülent Ecevit Üniversitesi'ne ayrılan bölümde böyle bir şey bulamıyoruz.
Geriye kalıyor, Kalkınma Bakanlığı'na uygulama projesi ve projenin başlangıcı için ödenek talebiyle gidileceğine ilişkin ifadeler. Bu konuda alınmış bir randevu tarihi de yok. Milletvekili üstünde çalışıyormuş, şu an için bir tarih belli değilmiş. Bu ay içinde ziyarete gidilecekmiş. Uygulama projesi için ihaleye çıkılmasını daha elle tutulur bir kanıt olarak değerlendirebiliriz. Hele uygulama ihalesi için tarih belirlendiğinde, sevinerek tüm şüphelerimizin kuruntudan ibaret olduğunu kabullenmeye mecbur kalacağız. O zaman "Emeği geçenlerden Allah razı olsun" demekten yüksünenin kötü niyetinden şüphe edebilirsiniz.
Fakat o güne kadar, bunun üzerinden politik rant elde etmeye çalışanlara, bu konunun konuşulmaya başlandığı dönemden bu yana beş yıl geçtiğini, bu süre içinde geçtim bir ilçe kampüsünü, her şeyiyle orta boy bir üniversite kurmanın mümkün olduğunu söylemenizi öneririm. Kimsenin aynı şehirde yaşadığı insanları, kendilerine oy veren seçmenleri saf yerine koymaya hakkı yok.
İyi niyetli girişimlerin neticeye ulaşmaması için bir neden gözükmüyor ama şu ana kadar yapılan tüm girişimlerin "Kent içi mekanizmalar" arasında gerçekleşmiş olması, şu an itibarıyla şüpheci olanların "bardağın boş tarafını görmekle" suçlanamayacağına işaret ediyor.
Hepsini bir yana bırakın, sahiden bu iş biraz fazla uzamadı mı?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com