HAYAL VE GERÇEK...
31 Ocak 2018 08:09:00
Sanayi kenti...
Üniversite Kenti...
Turizm Kenti...
Beyaz Eşya yan sanayii...
Sağlık üssü...
Sevgi ve Barış kenti...
Kültür kenti...
Ereğli için çeşitli vesilelerle bu sözcüklerin bir gelecek tasarımını belirtmek üzere çeşitli vesilelerle kullanıldığına tanık oluyoruz. Gerçekten Ereğli'nin idaresi, yukarıda ifade edilen tamlamalardan birini hedefleyerek mi yürütülüyor?
Yoksa bunların hepsi, şu veya bu şekilde neticesiz olmakla birlikte retorik güzel olsun diye mi söyleniyor?
***
Mübeccel Kıray'ı Ereğli'de biraz mürekkep yalamış herkes tanır.
1964 yılında, Ereğli: Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası diye, Türkiye'de sosyolojik saha araştırmalarının en önemli örneklerinden birini yazdı.
2007'de yitirdiğimiz Mübeccel Hoca, Ereğli'de Erdemir'in kuruluşundan önce ve sonrasının dönemine göre en bilimsel değerlendirmelerini yaptı, Ereğli "kasabasının" toplumsal yapısında Ereğli Demir Çelik Fabrikası'nın kuruluşuyla beliren değişimleri ve bunların ortaya çıkardığı sorunları inceledi.
Ereğli diye bildiğimiz idari ve sosyolojik birim, Kıray'ın tarif ettiği günden sonra bir tırtılın kabuğundan çıkan kelebek gibi göklere yükseldi.
Erdemir'i inşa etme kararını verenler, bu fabrika için Uzunkum caddesinin çevresindeki büyük arsaları tahsis edenler, büyük ihtimalle, demir çelik fabrikasının ilçede yaratacağı dönüşüm hakkında fikir sahibiydi.
Bugün, gelecek hakkında fikir yürütenlerin, babalarımızın, dedelerimizin döneminde fikir yürütenlerle aynı uzak görüşlülüğe sahip olması ne güzel olurdu!
***
Yine de bizim kuşağın belagat, hitabet, retorik diye adlandırılan sanat dalında, bundan elli-altmış yıl öncesindekilere kök söktürdüğünü görmek de bir teselli ikramiyesi olabilir...
Her geçen gün sorunları derinleşen bir kentte, bir sonraki yılın bir öncekinden iyi olacağı yanılsamasını kabul ettirmeleri, güç bela tamamladıkları işleri muzaffer bir edayla ballandırarak anlatmaları bunun bir nevi ispatı niteliğinde...
Vizyon dediğiniz şey bir nevi geleceği görmek değildir. Stratejik olarak vizyonu koyduğunuzda, ona uygun stratejileri, buna uygun planları yapmanız, her aşamada güçlü ve zayıf yanları, fırsatları ve tehditleri değerlendirmeniz, bunlara uygun olarak çalışmanız gerekir.
Hz. Muhammed'in bir evin önünde oturan birine selam vermediği anlatılır. Dönüşte adamın elinde bir dal parçasıyla yere bir şeyler çiziktirdiğini görünce selam vermiş. Niye böyle yaptığı sorulduğunda da, "birincisinde boş boş oturuyordu, ikincide bir şeyler yapıyordu" cevabını vermiş.
En önemli şey çalışmaktır. Sorsanız, en işe yaramaz biri bile size birçok vizyon yumurtası üretebilir. Onu gerçekleştirmek için gerekli adımları atmadıkça, o kişi vizyon sahibi sayılır mı?
Mustafa Kemal Atatürk'ün vizyon sahibi olduğunu hiç kimse inkar edemez. Bu güzel hayaller kurmuş olmasından değil, o hedeflere ulaşmak için tüm benliğiyle çalışmasından kaynaklanır. Yeri gelmiş düşmana karşı savaş meydanlarında kan ve ter dökmüş, yeri gelmiş konferans salonlarında, okul sıralarında hedeflerine ulaşmak için emek vermiştir.
***
Bu kadar büyük örneklere de gerek yok. Üniversite bitirince yapacaklarını anlatan bir ortaokul 6. Sınıf çocuğu, sabah akşam gezip tozuyor, dersleriyle ilgilenmiyorsa onun gelecek konusunda bir fikri olduğunu söyleyemezsiniz. O ancak bir temennidir.
Sanayi kenti...
Üniversite Kenti...
Turizm Kenti...
Beyaz Eşya yan sanayii...
Sağlık üssü...
Sevgi ve Barış kenti...
Kültür kenti...
Bu hedeflerden sıkça söz edildiğinibelki de bir kamu veya sivil toplum örgütünün başında bulunan herkes söylüyor bunlarıdaha önce de ifade etmiştik... Fakat söyleyebilir misiniz, bunların gerçekleşmesi için bir strateji belirleyen, buna yönelik planlar yapan, SWOT analizleri yapan birileri var mıdır?
En önemlisi bunlar üzerinde çalışan birileri var mıdır?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com