Şiddetin Çocuklar Üzerinde Etkileri
27 Ocak 2018 11:02:08
Gerek dünyada gerekse ülkemizde birçok araştırma
yapılmıştır, şiddetin çocuk ruh sağlığına etkisi üzerine. Yapılan
araştırmaların sonucunda birçok ilginç sonuca rastlamak olası. Araştırmalardan
çıkan en önemli sonuç herkesin hemfikir olduğu "evet şiddet kesinlikle olumsuz
bir davranış şeklidir, hele hele çocuğa yapılan şiddet affedilemez yanlış bir
davranıştır". Yine araştırmalardan çıkan bir diğer önemli sonuçta şiddet ile
karşılaşan kimselerin özellikle çocukların kişilik yapılarında ve duygusal
dünyalarında ciddi çöküntüler oluştuğu gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız.
Şimdi sıkı durun; bütün bu olumsuzluklara yol açtığının bilinmesine rağmen
toplumumuzda gerek çocuğa gerekse kadına karşı şiddetin küçümsenmeyecek bir
boyutta olduğu gerçeği de maalesef çok açık bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Şiddet bilindiği üzere fiziksel olarak güçlü olanın güçsüz olana karşı
uyguladığı yabani bir davranış şeklidir. Bu sebepten dolayıdır ki genel de
şiddete maruz kalanlar çocuklar ve kadınlardır. Şu kesinlikle göz ardı
edilmemelidir ki her nerede olursa olsun her ne sebeple olursa olsun şiddet
kesinlikle savunulamaz yabani bir davranış şeklidir ve hiçbir şekilde meşruluğu
yoktur. Şiddet öğrenilmiş bir davranış şeklidir. Yani şiddet model alınmış bir
davranış şeklidir. Babasının dövdüğü çocuğun veya annesinin dayak yediğini
gören bir çocuğun bunu yaşamayan bir çocuğa göre ileriki yaşantısında şiddete
başvurma oranı daha fazla olacaktır. Unutmamalıyız ki biz çocuklarımıza nasıl
davranıyorsak, çocuklarımız da davranış olarak bizden onları öğrenecektir.
Hemen akıllara şöyle bir soru geliyor: Şiddeti önlemek için ne yapabiliriz?
Eğitim ve kültür şiddetin önlenmesinde etkin bir rol oynar mı? Evet, kesinlikle
evet şiddetin önlenmesinde en önemli faktör eğitim ve kültürdür. Yukarıda
sonuçlarından bahsettiğim araştırma gösteriyor ki, eğitim ve kültürün hâkim
olduğu bireylerde karşısındaki kendinden daha güçsüz olan bireye şiddet
uygulaması daha az görülen bir davranış biçimidir. Bunun sebebi de çok basittir
eğitim ve kültürün hâkim olduğu bireyler problemlerin çözümünde farklı
yöntemler geliştirmiş olan kimselerdir. Bu insanlar problemlerinin çözümünde
daha çok iletişimi kullanmaktadırlar bu da şiddetin engellenmesinde önemli
roller üstlenmektedir.
Anne ve babası tarafından şiddet uygulanarak terbiye edilemeye çalışılan
çocukların, büyüyüp evlendiklerinde kendi eşlerine ve çocuklarına şiddet
uyguladıklarını birçok kere görmüşüzdür. Bu çocukların geçmişleri
incelendiğinde yukarıda da değindiğimiz gibi şiddete meyilli olduklarını ve bu
durumu da model alma yoluyla edindiklerini rahatça söyleyebiliriz. Eğer şiddet
ortamı varsa bu tüm toplumu çok ciddi biçimde etkiler. Şiddet toplumda korkuya,
insanlar arası güvensizliğe, içine kapanmaya, sosyal hayattan uzaklaşmaya
neden olur. Buna toplumun şiddet olaylarına duyarsızlığı, boş
vermişliğinin de eklenmesiyle çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Televizyonlarda
şiddet içeren görüntüleri izleyen çocuklar ve gençler, adeta kahramanlaştırılan
kişilerle kendilerini özdeşleştirirler. Şiddet konusunda en önemli nedenlerden
biri aile içindeki uyumsuzluklar, anne babadan biri ya da ikisinin de olmaması,
anne babanın alkol, madde bağımlılığı, kavgaları, birbirine saygı
göstermemeleri, çocukların ilgi, sevgiden yoksun büyümeleridir. Çocukluğunda anne
babası tarafından şiddet uygulanarak terbiye edilmeye çalışılan çocuklar,
büyüyüp evlendiklerinde kendi eşlerine ve çocuklarına şiddet uygulamaktadır.
Şiddeti körükleyen bir başka araç da bilgisayar oyunları ve internet olduğunu
unutmamak gerekmektedir. Erkek çocukları daha fazla olmak üzere şiddet içeren
savaşlı, kavgalı bazen garip yaratıklarla dolu, oldukça canlı ölüm, boğuşma,
kan, yaralama görüntülerinin ve bolca silahın bulunduğu oyunları, kahramanın
yerine kendisini koyarak ve sanki oyunun içinde bizzat öldürüyor, yaralıyor,
yok ediyor gibi canlı biçimde yaşayarak oynamakta, bazen bu oyunlar uzun
saatlerini almaktadır. Böylece şiddete, ölüme, kana alışkanlık gelişmekte, tüm
bunları olağan, normal şeylermiş gibi algılamaya başlamaktadır.
Kendisini güvencede hissedebilmesi ve diğerlerine güvenebilmesi için, her
çocuğun anne-babasıyla güçlü, sevecen bir ilişki kurabilmesi gerekir. Kendisine
sevgi ve ilgi gösteren bir yetişkinle böyle bir bağ kuramayan bir çocuğun,
düşmanlık duyguları içinde gelişmesi ve "zor" bir genç olması
ihtimali vardır. Kendileriyle çok küçük yaşlardayken ilgilenilmiş çocuklar
arasında, "sorunlu davranışları" olan gençlere daha az sayıda
rastlanmaktadır. Bir çocuğa her zaman sevgi gösterebilmek hiç de kolay bir şey
değildir. Eğer çocuğunuzu idare etme konusunda herkesinkinden daha farklı
güçlükler yaşıyor ve çok zorlanıyorsanız, bu durumda bir Psikolojik Danışmana
başvurabilirsiniz. Böylelikle, çocuk yetiştirme konusunda bilimsel kanıtlara
dayalı bazı yöntemler hakkında bilgiler edinebilirsiniz. Çocukların kendi
akıllarının olduğunu unutmamak çok önemlidir. Çocuklarınızın giderek artan
bağımsızlık ihtiyaçları ve bu ihtiyacı doyurmaya yönelik davranışları bazen
sizleri kızdırabilir, engelleyebilir ya da hayal kırıklığına uğratabilir.
Onlara herhangi bir tepki göstermeden önce, durumu çocuğunuzun bakış açısından
değerlendirme konusunda göstereceğiniz istek, sizin de kendi duygularınızla baş
etmenize ve daha sabırlı davranmanıza yardımcı olur. Çocuklarınıza öfke ve
düşmanlık dolu sözler ve davranışlarla tepki vermekten kaçınmak için elinizden
geleni yapın.
Çocuklar genellikle taklit ederek öğrenirler. Ailelerinin değerleri, tutumları
ve davranışlarının onlar üzerindeki etkisi büyüktür. Saygı, dürüstlük,
ailemizden ve akrabalarımızdan gurur duymak gibi değerler, çocuklarımız için
önemli bir güç ve güven kaynağı olabilirler. Çocuğunuzun olumsuz arkadaş
baskısı altında olduğu, şiddetin yoğun rastlandığı bir ortamda yaşadığı
ya da davranış bozuklukları olan öğrencilerle aynı okullara gittiği durumlarda
bu değerler özellikle önemlidir. Çocukların çoğu, bazen saldırganlaşıp
bir başka insana vurabilirler. Bu tür şiddete yatkın davranışların olası
tehlikeleri hakkında çocuklarınızla konuşurken kesin olun. Sorunlarını şiddete
başvurmadan daha yapıcı yöntemlerle çözmüşse, onu bunun için takdir ettiğinizi
hemen belirtin ve ödüllendirin. İyi davranışlarına daha fazla dikkat
gösterilerek ve takdir edilerek, çocukların bu davranışlarını tekrar etmeleri
ve sürdürmeleri sağlanabilir.
Çocuklarınıza ceza vermek için onları itmek, kakmak, tokatlamak, vurmak ya da
dayak atmak gibi davranışlar, onlara sorunlarını iterek, kakarak, vurup,
çarparak çözmenin uygun olacağı; ceza vermeleri gerektiğinde onların da benzer
şekilde cezalar verebilecekleri mesajını vermektedir. Fiziksel cezalar
istenmeyen davranışları ancak belli bir süre için durdurabilmektedirler. Hatta
çocukların çok sert cezalara bile uyum yapabildiği bu nedenle de cezanın
hiç bir etkisi kalmadığı bilinmektedir. Oysaki fiziksel olamayan disiplin
yöntemleri çocukların duygularıyla daha kolay başa çıkmalarına yardımcı
olmakta; sorunlarını şiddet-dışı yöntemlerle çözebilecekleri yolları
öğretmektedir.
Evdeki şiddet çocuklar için korkutucu ve zararlıdır. Çocukların korku duymadan,
sevgi içinde yaşayabilecekleri güvenli bir eve ihtiyaçları vardır. Evinde
şiddete tanık olan çocukların, ileride mutlaka şiddet gösterecekleri
söylenemese de karşılaştıkları sorunları şiddete başvurarak çözmeye
"yatkın" olacakları söylenebilir. Evinizi şiddetten uzak, güvenli
bir yer haline getirmek için elinizden geleni yapın ve kardeşler arasındaki
şiddet içeren davranışları kesinlikle engelleyin. Anneler babalar arasındaki
düşmanlık ve saldırganlık dolu kavgaların da çocukları çok korkutacağını ve
onlar için kötü örnekler oluşturacağını unutmayın. Bazen çocuklarınızın
sokaklarda, okulda ya da evde şiddete maruz kalmasını engelleyemeyebilirsiniz.
Bu durumlar olduğunda, yaşadıkları korku duygularıyla baş edebilmeleri için
kendilerine yardım etmeniz gerekebilir.
Televizyonda, sinemada ya da bilgisayar oyunlarında çok fazla şiddet izlemenin
de çocuklarda saldırgan davranışlara yol açtığı bilinmektedir. Bir
ebeveyn olarak çocuğunuzun izlediği şiddet miktarını kontrol altında
tutabilirsiniz.
Şiddete karşı davranışlar sergiledikleri her ortamda çocuklarınızı destekleyin
ve ödüllendirin. Arkadaşlarından birinin diğerine vurduğu, küfrettiği, tehdit
ettiği durumlarda çocuğunuza sakin ama kesin sözcüklerle nasıl tepki
gösterebileceklerini öğretin. Şiddete karşı durmanın ve direnç göstermenin,
daha fazla cesaret gerektirdiğini anlatın. Çocuklarınızın farklı yörelerden,
farklı aile yapılarından gelen kişilerle geçinmelerine, onları kabullenmelerine
yardımcı olun. İnsanları sadece farklı oldukları için eleştirmenin ve
etiketlemenin acı verici, incitici olduğunu öğretin ve kesinlikle bu tür
davranışlara izin verilmeyeceğini anlamalarını sağlayın. Şiddeti başlatan ya da
cesaretlendiren sözcükleri kullanmanın ya da şiddet dolu davranışları sessizce
seyretmenin, yanlış ve zararlı olduğunu anlatın. Tehditlerin ve itip kakmanın
şiddeti körükleyen davranışlar oldukları konusunda kendilerini uyarın.
Dayak çoğunlukla, yetişkinin öfkesi sonucunda çocuğa uygulanır. Çocuğun yaptığı
herhangi bir davranış, yetişkini öfkelendirir ve dayak gerçekleşir. Bazı anne
babalar, dayağın çocuk eğitiminde gerekli olduğunu düşünürler. Çünkü onlar da
kendi anne ve babalarından öyle görmüşlerdir. Çocuklarını dövdükleri için hiç
rahatsızlık duymazlar. Bazı anne babalar da dövdükten bir süre sonra
yaptıklarından pişmanlık duyar, çocuğa sarılır, öper hatta özür dilerler.
Çocuk, canı yandığı, incitildiği için öfke duyar ama bunu ifade edemez; çünkü
bunu ona yapan annesi babası ya da bir biçimde bağımlı olduğu bir başka
yetişkindir. Onlara duyduğu sevgi ile onların ruhunda yarattığı hasarı
birbiriyle uzlaştıramaz. Bunun sonucunda da öfkeyi kendine yöneltir. Çocuğun
kendine duyduğu bu öfke, onun tüm yaşam alanlarına yayılır. Hissettiği olumsuz
duygular, yaşama uyumunu zorlaştırır. Okulda, arkadaş ilişkilerinde sorunlar
yaşamaya başlar. Bir eğitim aracı olarak kullanılan dayak, kısa bir süre için
etkili olabilir. Dayak yediği andan itibaren kısa bir süre içinde çocuk
istenmeyen davranışı yapmaz. Ancak, bir süre sonra çocuk, kendisini o davranışı
yapmaya yönelten gereksinmeleri karşılanmadığından, yeniden aynı davranışta
bulunur. Dayağın, uzun vadede çocuğa kazandırdığı hiçbir eğitici yanı yoktur.
Hiç mi bir şey kazandırmaz? Kazandırır, dayağı, bir yöntem olarak o da kendi
yaşamına katar. Daha sonra da öğrendiği bu yabani davranışı başka insanlar
üzerinde kullanmaya kalkar maalesef.
Çocuk dayakla terbiye edilemez. Terbiye, uzun etkili bir eğitim verme, tutum ve
davranış değiştirme biçimidir. Oysa dövülen çocuk için, annesindeki öfkenin
dinmesi önemlidir, aynı davranışları sonra yine tekrarlayabilir. Pek çok 'dayak
arsızı' denilen çocukların neden dövüldüklerine değil, dayağın sonucuna önem
verdikleri görülür.
Dayağın çocuk eğitiminde hiçbir faydası yoktur. Birçok bilimsel çalışma bunu
ortaya koymaktadır. Çocuklukta karşılaşılan dayağın olumsuz etkileri yaşamın
her döneminde ortaya çıkmaktadır. Evlilik döneminde sıkça yaşanan dayak
olaylarında da çocukluk döneminde maruz kalınan fiziksel şiddetin etkisi
vardır. Çocuğun kendine güven duygusunu ciddi şekilde sarsan dayak olaylarının
olumsuz etkileri, yaşamın her döneminde ortaya çıkmaktadır. Evlilikte yaşanan
dayak olaylarında da çocuklukta karşılaşılan fiziksel şiddet etkili olmaktadır.
Dayak yiyerek büyüyen birey, eşiyle karşılaştığı sorunların çözümünde dayak
eğilimine girmektedir.
Şiddet öğesinin yer aldığı görüntüler, sadece yetişkin değil , tüm yaş
gruplarına yönelik programlarda yer almaktadır. Bu da şiddetin
sıradanlaştırılması gibi çok tehlikeli bir olguyu beraberinde getirmektedir.
Çocuk zihinsel süreçlerindeki özelliklerinden dolayı izlediklerini yetişkinler
gibi algılayamamakta ve bu yüzden farklı etkilenmektedir. Çocuk izledikleri
gerçek mi, hayal mi? Yetişkinler kadar kolay algılayamaz. Bazı çizgi filmlerde
karakterler onca şiddetten sonra ayağa kalkabilmektedir. Yani orada uygulanan
şiddetin zarar vermediği gibi bir algılama da söz konusu olabilmektedir.
Çocuğun aşırı bir biçimde televizyon izlemesi, onu okumaktan, sinema ve
tiyatroya gitmekten, hatta çoğu kez oyun oynamaktan bile yoksun bırakmaktadır.
Çocuğun sosyal ilişkileri zayıflamakta ve içe kapalı bir hale gelebilmektedir.
Mutlaka çocukların izlediği programlar çocuklar ve yetişkinlerle birlikte
izlenmelidir. Böylece hem o program hakkında fikir sahibi olup çocuklara uygun
olup olmadığına karar verilebilir, hem de programın ardından çocuklarla sohbet
ederek o programdan çocukların neler kazandığı yada nasıl etkilendiği
görülebilir. Eğer çocuklar şiddet içeren sahneleri izlemek durumunda kalırsa bu
durumda çocuklara bu gibi davranışların insanları incittiğinden bahsedilmeli ve
bir olayın şiddet kullanmadan nasıl çözebileceği hakkında düşünmeye sevk
edilmeli. Televizyonu asla çocuklar için bir oyalama aracı olarak görmemek ve
bu doğrultuda kullanmamak gerekmektedir.
Şiddet kısa vadede tırnak yeme, ders başarısızlığı, sosyal uyumsuzluk,
saldırganlık ve alt ıslatma şeklinde bazı sonuçlar doğururken asıl uzun vadede
yarattığı problemler gözden kaçırırlmamalıdır. Şiddet gören çocuk ileriki
yıllarda mutsuz bir birey olmaktadır, mutsuz bir evlilik yapma olasılığı yüksektir,
suç işleme oranı oldukça yüksektir.
Sonuç olarak; şiddet öğrenilmiş bir davranıştır ve her öğrenilen davranış
istenildiği zaman değiştirilebilir. Anne-babalar şiddetin yaratabileceği
sonuçlar hakkında bilgi sahibi olduklarında bu değişimi daha kolay
sağlayacaklardır.
Uzman Psikolog Aile Terapisti
Durul Mert M.A Ed.
0 264 2743336
0 533 7485965
Bu Yazı Toplam 4650 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com