Trafik kazaları, sonuçları itibarıyla trajik olaylardır. Can kaybı yaşandıktan sonra keşke demek insanın içini acıtıyor. Basiret denen şey herhalde "Keşke" demek zorunda kalmamak için öngörülü olmak anlamına geliyor.

Bazı bölgelerde kazaların fazlaca yaşanması ister istemez akla bazı sorular getiriyor. Mesela, son dönemde hayli can yakan Kandilli Yol ayrımı ve bölgede yaşanan kazalar tesadüf mü, yoksa o bölgede ulaşım altyapısı açısından yapısal bir sorun mu var?

Burada Kandilli-Gökçeler yönüne giden yola çıkış, kontrolsüz bir kavşakla sağlanıyor. Beldeden gelen bir araç, trafiğin son derece süratli aktığı bölünmüş bir yola kontrolsüz bir şekilde çıkıyor. Aynı şekilde Zonguldak yönünden beldeye dönecek bir araç da hızını yavaşlatarak sağa yanaşıyor, yoldan çıkıyor. Ereğli yönünden beldeye gelecek olan araçlar ise için ise bir kavşak yapılmış. Önce yavaşlayacak, kavşağa dönecek, karşı yolu kontrol edip beldeye döneceksin.

Ereğli Zonguldak yolu üzerinde birçok köy ve grup yoluna dönüş için alt geçitler yapılırken, birleşik bir beldenin, kömür madeninin, silis kumu alınan bir işletmenin, hayli büyük bir nüfusun bulunduğu bu bölgeye dönüş için böyle bir alt geçidin yapılmamış olması kulağa nasıl geliyor?

Bir açıklaması varsa biz de duyalım...

***

Kandilli demişken...

Burası Ereğli için önemli bir belde. Kent merkezinde yaşayan insanların büyük bölümünün bu beldeyle ilgili anıları vardır. Turizmin bölgede ekonomik bir değere dönüşmesi mümkün olursa, bu beldenin sağladığı olanaklar önemli bir enstrümana dönüşecek.

Geçenlerde bu beldeye gönderdiğim bir kargonun yerine ulaşmadığını öğrenince hayrete kapıldım. PTT dışında kargo firmaları Kandilli'ye teslimat yapmıyormuş.

Şimdi Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir mezraya kargo göndersem, yerine ulaşması mümkünken, nasıl oluyor da Ereğli Kent Merkezine on beş dakika mesafedeki bir yere kargo ulaştırmak mümkün olmaz?

Kandilli'nin kaderine terk edilmiş bir yerleşim olduğuna dair söylemleri sürekli işitiyoruz da bu kadarını tahmin etmemişiz! Sağlık Meslek Lisesi—ki çok sayıda beyaz yakalı yetiştirmiş bir kurumdur—kent merkezine taşındı, mevcut Çok Programlı Lise öğrenci yokluğundan kapanıyor. Zamanında EKİ tarafından yapılan ortaokul ve Gökçeler'de geçtiğimiz yıllarda hizmete giren ilköğretim okulu dışında elle tutulur bir okul kalmadı denilse yeridir. Kandilli'den kimi görsek bin türlü sitem, karamsar beklentiler dinliyoruz. Geçen hafta yaşlı bir vatandaş kayboldu, bir haftadır bulunamadı. Kent merkezinde olsa mobese kameralarının yardımıyla kısa sürede bulmak mümkün olabilirdi ama Kandilli'de yaşayanların böyle imkanlardan yararlanmak şöyle dursun, eskiden olan imkanların bile uzağında kaldığını gözlemleyebiliyoruz.

Biliyorsunuz Kaymakamlık Ereğli Kent Merkezinde bulunan çeşitli mahallelerde vatandaşla buluşma toplantıları düzenliyor. Şehir içindeki problemler belediye marifetiyle bir şekilde çözüme kavuşurken, köyler ve beldelerdeki problemlerin tek çözüm mercii özel idare, başka bir deyişle kaymakamlık ve merkezi idare olarak görülüyor.

Kaymakamlığın Kandilli'de en kısa sürede bir Vatandaşla Buluşma toplantısı düzenlemesinin elzem olduğu anlaşılıyor.

***

Çevre konuları, ekonomik problemlerin yaygın olduğu bölgelerde, istihdam, göç gibi konuların gerisinde kalıyor.

Çevre İl Müdürlüğü çevreyi kirlettiği tespit edilen çeşitli kuruluşlara 48 milyonu aşkın ceza yazmış. Ruhsatsız kum alan dört firmaya 46 milyonun üstünde ceza yazılmış. Çevresel Etki Değerlendirme Raporu almadan faaliyet göstereni mi ararsınız, raporu aldığı halde buna uygun üretim yapmayanı mı ararsınız, atıksu tesisi kurmakla yükümlü olduğu halde kurmayanı mı ararsınız, atık işlemlerini uygunsuz yapanı mı ararsınız? Yok yok içlerinde.

Bu firmalar büyük ihtimalle sağladıkları istihdamla övünüyordur. Açılışlarına da ekabiri davet etmiş, protokol önünde tumturaklı konuşmalar yapmışlardır.

İnsanın aklına, binlerce, bazıları milyonlarca ceza yiyen firmaların çevrede yaptığı tahribatın ne büyüklükte olduğu geliyor. Eğer Zonguldak sanayisi çevre pahasına gelişecekse—ki çalışanların sosyal haklarını bile tartışma konusu yapanlar bulunduğu biliniyor—vay vatandaşın haline!

Bu firmalara ceza yazmak yeterli değil. Hangi firmaların çevreye zarar verdiği konusunda kamuoyuna bilgi de verilmeli.