KATILIM MESELELERİ...
23 Ekim 2017 09:14:07
Karadeniz Ereğli Romanlar Derneği'nin çeşitli kurumlarla işbirliği içinde gerçekleştirdiği AB projesi RAKKAS'ın değerlendirme toplantısı, bu insanların toplumla entegrasyonu konusunu yeni baştan düşünmeye vesile oldu.
Başlıkta yazılan "Katılım Meselesi" iki konuya işaret etmeyi amaçlıyor. Bunlardan birisi, aramızda yaşadıkları, askerlik yaptıkları, düzenli bir iş bulabildiklerinde vergi ödedikleri halde bu insanların toplumun geri kalanına katılma konusundaki isteğinin bir türlü gerçekleşmemesi.
Diğer katılım meselesi ise gerek Belediye Başkanı, gerekse Kaymakamın değerlendirme toplantısına Roman vatandaşların katılımının düşük gerçekleşmesine yönelik yorumlarından kaynaklandı. Özetin özeti nedir derseniz, konuşmacılar, daha kalabalık bir topluluğa nutuk çekmeyi bekliyormuş diyebilirsiniz.
EREĞLİ'DE ROMAN TOPLUMU
Hadi Batı Karadeniz Romanlar Derneği'nin broşürlerinden de kopya çekerek Ereğli'de Roman toplumunun bir profilini çıkaralım.
Ereğli belediyesi sınırları içinde yaklaşık 4 bin roman yaşıyor. Sayıya bakınca, herhangi bir siyasi partiden belediye meclis üyesi çıkarmamaları şaşırtıcı görünüyor. Ooy isterken bol keseden dağıtan siyaset kurumu, iş birlikte yürümeye gelince cimrileşiyor demek.
Romanlar, ilçe merkezinde Akarca, Karga Mahallesi ve Ortacami bölgesinde ikamet ediyor. İlçe genelinde Aydınlar, Pınarcık, Yazıcılar, Hamzafakılı gibi köylerde de birkaç ev bir arada yaşasa da köy halinde bir arada bulundukları tek yer Bakırlık köyüdür. Bu köyde yaklaşık 350 kişi yaşar. Köylerde yaşayanlarla büyük ihtimalle Roman toplumunun Ereğli nüfusu beş bini aşar.
Meslek olarak davul imalatı, müzisyenlik, ayakkabı boyacılığı yaparlar, az olmakla birlikte Belediye, Erdemir, TTK gibi kurumsal yapıda çalışanlar vardır. Eğitim görmüşleri de olmasına rağmen, toplumun geneline kıyasla eğitim seviyesi düşük bir topluluktur romanlar.
İKİ YÜZLÜLÜK
Bu insanların kendilerine hayli yakışan karayağız tenleri nedeniyle esmer vatandaş diye tanımlandıkları olur. İnsanları nesebine göre tanımlamayı ayıp sayan bir kültürün içindeki, kendi "Negro"sunu yaratan bir ikiyüzlülük sapağıdır bu.
Toplumun büyük bölümü, çıplak ayaklı, üstü başı dökülen, kirin pasın altındaki güzel gözleriyle etrafını tanımaya çalışan bir roman çocuğu görünce insan olduğunu hatırlar. Aynı toplumun büyük bölümü okul çağına geldiğinde, aynı çocuğun kendi çocuğuyla okulda aynı sırada oturmasına tepki gösterir. Buna ikiyüzlülüt/riyakarlıktan başka ne isim verilebilir? Bu toplumu oluşturan aileler, etnik kökenine bakmaksızın kız alıp verir, sıhri akrabalıklar kurar. Aynısını Roman toplumuyla yapmak gereği hasıl olduğunda ortaya çıkan ruh haline ikiyüzlülük dışında ne denilebilir? Burada sözü edilen bir ayrımcılık türü değil, düpedüz dışlamaktır. Romanların yaşadığı problemin adı da "Dışlanmışlık"tır.
Sadece öznesi tarafından değil, nesnesi tarafından da kanıksanmış bir dışlanmışlık bu. Zira Roman gençleri, daha çocukluktan başlayarak mahallede, okulda, iş müracaatlarında geri plana atılırlar ve bir süre sonra bunu doğal bir yaşam ortamı olarak benimserler. O halde yapılması gereken, bu dışlanmışlığı uygulayan toplum kesimlerinin bilinçlendirilmesi yanında, Roman toplumuna musallat olan bu öğrenilmiş çaresizlik halini kültürel dokusunu bozmadan tuş etmektir.
KATILIM YETERLİ MİYDİ?
Değerlendirme toplantısına katılımdan hem Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal şikayet etti, hem de Kaymakam Nazım Madenoğlu... Daha sonra konuştuğumuz Roman toplumunun kanaat önderleri de sayının daha fazla olmamasından duydukları üzüntüyü dile getirdi. Toplantı yeter sayısına erişildiği görüşünü tek savunan kişi ben oldum.
Ne yani, bu ilçenin onbinlerce kişi yaşayan mahallesi olan Müftü Mahallesi'nde, kaymakamlıkça düzenlenen, tüm kamu kurumlarının desteklediği Vatandaşla Buluşma toplantısında sadece üç veya dört kişinin gelmesi yüzünden, toplantının ikinci kez yapılması gerekmemiş miydi? Kaymakamımız ve Belediye Başkanımıza değerlendirme toplantısının Müftü Mahallesi örneği yanında bir Rock festivalinde ana sahne görüntüsü verdiğini hatırlatmak gerek.
Bu insanların, ekabirin nutuk attığı değerlendirme toplantılarına katılmaktan çok daha acil işleri bulunabileceğine, etkinliği ne kadar kendileri düzenleseler bile, kendi etkinliklerinin pasif unsuru haline getirileceklerine dair ön kabulleri bulunduğuna hiç girmeyelim isterseniz. Bir yerde talep ettikçe, katılım sağladıkça sorunları çözülebilir diye düşünmek mümkün ama belki de sorunları çözüldükçe katılımın artacağını düşünmek de aynı derecede doğrudur.
Tavuk ve yumurta metaforu yani...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com