YAZMADAN GEÇMEYELİM!
15 Eylül 2017 09:58:54
Okullar açılıyor.
Her eğitim öğretim yılı başında olduğu gibi bu yıl da birçok problem var gündemde.
Eğitimin içeriğine ilişkin eleştiriler var. Ders kitaplarında bilimsellikten uzaklaşma, Atatürk İlkelerinin neredeyse derdest edilmek istenmesine yönelik muhalefetin ve iktidarı destekleyen muhalefetten gelen eleştiriler bunlar. Ders kitaplarında bilimsellikten uzaklaşılması yeni bir şey değil. Yarım yüzyıla yaklaşan bir ömür boyunca bilimsellikten uzak yaklaşımlar ders kitabı yazımında etkili oldu, ya da doğrudan bilimsellikten uzak konular ders kitaplarına girdi. Açık söyleyelim. Eğitim kendi mecrasında bırakılmadıkça, siyasetin konusu oldukça bundan kurtuluş yok.
Atatürk ilkelerinin müfredattan çıkarılmasıyla ilgili de söylenecek çok şey var. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşu aşamasında yaptığı devrimlerle önceki devletin çıkmazlarını bertaraf etmeye çalıştı. Şimdi toplumun değerine dönüşen bu devrimleri karalama girişimleri var. Her geçen gün artıyor. Bunlar yapılırken, ne bu devrimleri ortaya çıkaran sosyal-siyasal problemler tartışılıyor, ne de Osmanlı döneminin çıkmaz sokakları, hataları konusunda yeterli bilgiye dayanılıyor. Bir devletin, kurucusunu aziz kabul etmesini yanlış bulmak gaflet değil midir?
Eğitim konusunda bir diğer mesele, milli eğitimin bütçesiyle ilgili. Ne kadar her geçen yıl bu bütçe büyüse de, okulların devlet tarafından yerine getirilmesi gereken birçok harcaması hala okul aile birlikleri eliyle vatandaşa ödetiliyor. Ondan sonra bedava kitap, süt vesaire ile övünülüyor. Devlet müdür odasının tefrişini, okulun badanasını boyasını, müstahdemini ayarlasın. Veliler kitabı da alır sütü de. Ereğli'de ikili öğretime bazı okullarda hala devam edilecek. Bunun önüne geçmek için gerekirse bina kiralayarak çocukları bu sıkıntıdan kurtarmak mümkün değil mi?
Emniyet okul çevrelerinde alınacak güvenlik önlemlerini sıkı tutacak. Yapılan açıklamalardan bu kadarı anlaşılıyor. Fakat son dönemde servis şoförlerinin niteliği de gündeme geldi. Bu konuda servis şoförleri kooperatifinin velilere söyleyecek bir iki kelimesi yok mudur acaba?
Bir de şu saat ayarlaması var. Ben ikide birde saatin ileri geri oynamasından ziyade, mesai saatlerinde yaz ve kış düzenlemesi yapılmasından yanayım. Haberlerde gördüm, milli eğitim bakanlığı eğitim saatlerini gündüz kesrine çekmeye çalışıyormuş. Ereğli'de bu işi tamamlayacak altyapı var mıdır dersiniz?
DEVLETİN KAYNAKLARI NASIL HEBA EDİLİR?
Bakan Fakıbaba üreticinin memnun olduğunu söylüyor ama fındık üreticisi bugünlerde ateş püskürüyor.
Eskiden üretilen fındığın külliyatlı kısmını fiskobirlik alırdı. Devlet bu alım için birliğe kredi verir, birlik de satış bittiğinde faiziyle devlete borcunu öderdi. 2005 yılında bu uygulamaya son verildi. Bir iki sene TMO fındık aldı. Sonra ona da son verildi. 2009 yılında fındık üreticisine alan bazlı fındık desteği ödemeleri başladı. Sekiz yıldır bu ödemeler milyarları buldu. Üreticinin ürünü para etsin etmesin ödenen bir para.
Mesela 2014 yılında Doğu Karadeniz'de don nedeniyle fındık üretimi düştü. Bu dönemde batı Karadeniz'de ürün fena değildi. Fiyatlar da yüksekti. O yıl Doğu Karadeniz'deki mağduriyetler giderilse daha efektif neticeler alınabilirdi. Böyle de yapılmadı. Uygulamadan vazgeçilmedi. Bakan Fakıbaba bile desteklerin üreticiye değil tapu sahibine verilmesini eleştiriyor biliyorsunuz.
Dahası bu destekler fındık üreticisinin tüccar karşısındaki asimetrik dezavantajı yanında devede kulak kalıyor. Bugün serbest piyasada fındık fiyatı 8,5-8,75 lira civarında seyrediyor. Fiskobirlik döneminde olduğu gibi fındığın büyük bölümü üretici birliğince alınarak bu fiyatın bir lira yükselmesi üretici açısından daha tercih edilebilir bir durum olabilirdi. Devlet de üretici de kazanırdı.
Uygulamayla devletin kaynakları heba edildi.
ÖZKAN KAYA NE DEDİ?
Dünkü yazımda Özkan Kaya'nın CHP İlçe Başkanlığı adaylığı konusunda "Özkan Kaya, daha önce Yaşar Balcı'nın ekibinde aktif görevler üstlenmiş bir isim. Balcı desteklemiş olsa daha önceki rakipleriyle işbirliği yapacağına, Kaya'yı destekler gibi geliyor insanın aklına. İsminin adaylık için geçmesinden sonra bir miktar kabuğuna çekilen Kaya'nın stratejik bir unsur olarak mı sahaya çıktığını anlamak için de biraz daha zamana ihtiyaç var" yazmıştım.
Özkan Kaya bana ulaştı. Adaylığı konusunda medya kuruluşları görmezden gelirken kendisini zikrettiğim için teşekkür etti ve şu ifadeleri kullandı:
"94/98arası gençlik kolu başkanlığı yaptım sizin de bahsettiğiniz gibi Yaşar beyin ilçe başkanlığı zamanında da görev aldım yaşımız tutmamasına rağmen 17 yaşından beri elimden geldiğince hizmet ettim, etmeye de devam edeceğim. Adaylığımla ilgili görüşmelerim devam ediyor adaylığım stratejik bir girişim değildir. Bu zamana kadar sadece davamdan başka kimseye hizmet etmedim son nefesime kadarda inşallah böyle devam edecek. Ben her zaman örgütüne emek vermiş sorumluk almış insanların görev almasından yanayım en azından adaylığım bu amaca hizmet ediyorsa ne mutlu bana"
Kendisine başarılar diledim. Kaya, adaylığının "Stratejik bir unsur olmadığını" söylüyor. Dünkü yazımdan sonra sorumluluk gereği kendisinin görüşünün de bilinmesi gerektiğine inanıyorum.
Takdir CHP delegesinin elbette.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com