YAZIKLAR OLSUN...
08 Mayis 2017 08:27:44
Atatürk Kültür Merkezi'nin sinema salonu kapatılmış. Yani nereden başlasan, nereden tutsan sinirlenmeden bu konuyu ele almanın imkanı yok. Böyle bir sonucu açıklamaya kimse zahmet etmesin. Çünkü bunun mantıklı bir izahı olamaz.
Bu durum, aslında ekonominin sosyal yaşamla bağını çok iyi gösteren örneklerden biri . Zira otuz yıl önce, kitapçılar bulunan, tiyatro turnelerinin uğrak yeri olan, festival zamanları dışında da konser programları gerçekleştirilen bir ilçede, bugün tiyatro izlemenin sadece tesadüfi girişimlere bağlı olduğunu, kırtasiyeler ve sınav kitaplarının ağırlıklı noktasını oluşturduğu işletmeler haricinde bir kitapçı bulunmaması, Ereğli'nin ulusal düzeyde bir kitapçı zincirinin ilgisini çekmemesi, artık eğitim düzeyinin de ekonomiyle birlikte gerilediğinden başka hiçbir şeye yorulamaz.
Hani eldeki malzeme bu, yapacak bir şey yok demeyin. Bu sekseninde bir ihtiyarı otuz-kırk yaşında göstermek gibi bir metaforla açıklanamayacak bir durum. Çünkü kültürel ihtiyaçların karşılanamaması, o ihtiyaçların körelmesine yol açar. İhtiyaç olmadığından işletmelerin kapandığı yaklaşımına kapılmamak gerek.
BİR ÖRNEK...
Bugün öğretmenlerin okul için istedikleri Yakup Kadri, Reşat Nuri veya Sabahattin Ali kitaplarını rahat rahat bulabiliyorsunuz kırtasiyelerde. Fakat azıcık sofistike takılanlar için Ereğli hiçbir şey vaat etmiyor.
Fakat bu durum her zaman böyle değildi.
Seksenlerin sonunda, Barrington Moore'nin "Çağdaş dünyanın yaratılmasında soylu ve köylünün rolü; Diktatörlük ve Demokrasinin toplumsal kökenleri" adındaki kitabını Ereğli'den aldığımı hatırlıyorum. Daha sonra, doksanlı yılların ortasında akademik tezler için bu kitabı arayan arkadaşlar bu kitabı Ankara'da aradılar, bulamadılar.
Doksanlı yıllarda gazetelerin kitap sayfalarında yeni gördüğümüz kitapları, takip ettiğimiz yazarların yeni kitaplarını sipariş edebileceğimiz kitapçılar vardı. Robert E. Howard'ın Solomon Kane'si, Thomas Hobbes'in Leviathan'ı, anonim İzlanda destanı Yanık Njal'ın Sagası'nı bu şekilde edinmiştik. Şu anda eğer eğitim çağındaki çocuklarımızın test kitabı veya ders kitabı ihtiyacı yoksa Ereğli'de kitap aramaya bile zahmet etmiyoruz.
O yıllarda buralardan derlediğimiz kitapların birazının artık baskısını bulmak mesele. Yani kültür ortamında aradığınızın bir kısmını bulabildiğinizde, kalan kısmını da talepkar olarak elde edebiliyordunuz.
Bu işlerle ilgili umut artık tükeniyor.
AKM
AKM, sinema olarak hizmet vermeye başladığında, Türkiye ortalaması için enikonu ihtiyacı karşılayacak bir seviyedeydi. Ancak fiziksel eksiklikleri vardı. Mesela ileriyi pek iyi göremeyen kişiler, buraya engellilerin ulaşımını düşünmemiş.
Sonra teknolojinin değişimiyle birlikte, burada kullanılan görüntü ve ses sistemleri, beklentisi yükselen sinema izleyicisinin ihtiyaçlarına cevap vermemeye başladı. Burada yapılması gereken, bu kurumu beklentileri karşılayacak bir teknolojik altyapıyla donatmaktı ama geçen nesil sinema sistemlerini kullanarak müşteri gelmedi bahanesiyle kapattılar.
Bilmem yazıyı yazan kişinin dişlerinin gıcırdadığını hissedebilir misiniz? Atatürk Kültür Merkezi denilen yer, bir dönem Ereğli'nin kültür mabediydi ve yetersiz olduğu, yenilenmesi gerektiği söyleniyor, siyasiler tarafından da bu durum kabul ediliyordu. Yenilenme çalışmalarına ilişkin proje çalışmaları yapılıyordu sözde.
Siyaset kurumu her alanda olduğu gibi bu alanda da sorunlu alanda iyileştirme yapmak yerine tedavi edilmesi gereken uzvu koparıp attı. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.
Ereğli'yi yıldızı parlayan bir sahil kentinden, kaçanın kurtulduğu bir kasaba haline getiren zihniyete yazıklar olsun!
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com