BASİT BİR MATEMATİK PROBLEMİ...
27 Mart 2017 09:00:18
On kişinin yaşadığı, başlangıçta her gün bir ekmek giren bir ev düşünün... Bu aileye her sene yeni bir fert katıldığına, haneye giren ekmek sayısı da her yıl bir tane azaldığına göre, ne zaman yaşamak için yeterli olan yarım ekmekten azına ihtiyaç duyulur?
Siz bunun üzerinde düşünürken, bunun sadece basit bir matematik problemi olup olmadığına ilişkin biraz daha yorum yapalım. Problemi çeşitlendirelim.
Yerkürenin yüzde yetmişi sularla kaplı olmasına karşın, bunun %2.53'ü tatlı su niteliğinde olup, tatlı suların yaklaşık %70'i de buzul formundadır. Dünya nüfusunun yarısına yakını yeterli ve kaliteli içme suyuna ulaşmakta sıkıntı yaşıyor ve 8 milyarlık bu nüfus, her yirmi yılda bir milyar daha artıyor.
Bu arada yeni yerleşim alanları açmak için, yeraltı sularını ve akarsuları kirleten atıklar nedeniyle kullanılabilir toplam içme suyu rezervi her yirmi yılda yüzde ikilik bir kayba uğruyor diyelim. Bu durumda yeryüzünde yaşayan insanoğullarının tümünün yeterli su bulamayacağı noktaya ulaşması kaç yıl sonra gerçekleşir?
Basit bir matematik problemi demeyin... Problemleri hava kirliliği, ozon tabakası, besin kaynakları gibi farklı kategorilerde nasıl çoğaltırsanız çoğaltın, bir alamete bindiğimiz, kıyamete gittiğimiz gerçeğini açık olarak görebilirsiniz.
Yani aslında bunlar oluyor ve son derece hayati konular... Eğer gidişatın önüne geçmek mümkün olmazsa, torunların torunları için bugün bildiğimiz anlamda bir dünyadan söz etmek mümkün olmayabilir...
***
Birleşmiş Milletler (BM) 1993 yılından beri her yıl 22 Mart'ta su krizi ile başa çıkmak için yapılması gerekenleri hatırlatan etkinlikler gerçekleştirilir. 2017 yılının teması, "Suyu neden harcayalım" olarak belirlendi. Burada suyun harcamak için fazla değerli olduğu noktasından hareketle, atık su üretiminin azaltılması ve arıtma yöntemleriyle yeniden kullanımının arttırılması hedefleniyor.
Matematik rakamların bilimidir. Bugün itibarıyla dünyada yaklaşık 1 milyar 800 milyon insanın atık su kullanması; kolera, dizanteri, tifo ve çocuk felci riskiyle karşı karşıya kalmasına yol açıyor.
Dünya Bankası tarafından Eylül 2016'da yayınladığı raporunda su güvenliğinin gelişmede en önemli küresel risklerden biri olduğunu belirtiliyor. Kurum, bir an önce önlem alınmazsa Orta Afrika ve Doğu Asya gibi suyun bol olduğu yerlerde kıtlık yaşanmaya başlayacağını, kıtlığın güçlü olduğu Ortadoğu ve Afrika'nın Sahel bölgesinde ise durumun kötüleşeceğini ifade ediyor.
Su kıtlığının küresel iklim kriziyle arttığını vurgulayan Dünya Bankası'na göre, bu bölgelerde 2050'ye kadar gayri safi yurtiçi hasılalar (GSYH) yüzde 6 azalabilir.
2050 itibariyle 9 milyar insanı beslemek için tarım üretiminde yüzde 60, su kullanımında yüzde 15 yükseliş yaşanacak. Dünya Bankası'nın vurguladığı bir diğer nokta da, su kıtlığında gözlenen artış göç ve savaşları da tetikleyebilir.
Bugün dünyada yaklaşık 2 milyar 400 milyon insan gerekli hijyen koşullarına sahip değilen, 1 milyar kadar insan da açık alanlara dışkısını bırakmak zorunda kalıyor. 663 milyon insanın ise temiz içme suyuna erişimi yok. Hijyen eksikliği yılda 675 bin erken ölüme yol açıyor. Bu bazı ülkelerde yıllık ekonomide yüzde 7'lik kayıplara yol açıyor.
***
Yukarıdaki bölümü bu sene Dünya Su günü ile ilgili BBC Türkçe'de yapılan bir haberden derledim... Yukarıda üstünde kafa yorduğunuz matematik problemlerinin ne kadar gerçek, ne kadar somut olduğunu görüyorsunuz bu haberde.
Belki ilk bakışta görülmeyen bir şey daha var... Bu dünyada hep birlikte varız. Açlık, susuzluk ve hastalıklar bugün itibarıyla bizim yaşadığımız bölgede olmayabilir. Ama hep birlikte bir tutum geliştirmeye çalışmazsak, bu olumsuzlukların kapsama alanının her geçen gün matematiksel bir oran çerçevesinde genişleyeceğini öngörmek için falcı falan olmaya gerek yok.
Bu sadece insan ırkının hep birlikte ortak bir tutuma girmesiyle ilgili değil. Aaynı zamanda bu doğada yaşayan tüm varlıklarının öbürünün yaşamsal bir parçası olduğunu da gösteriyor. Bitkiler olmadan hayvansal yaşamın mümkün olamayacağı gibi, doğanın diğer unsurları yaşamına destek sağlamadıkça, insan teknolojisinin müreffeh bir gelecek için kapı aralamasının neredeyse olanaksız olduğunu gösteriyor.
Geç olmadan akılların başa devşirilmesinde yarar var...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com