KÖYDE BİR PAZAR GÜNÜ SİYASET...
15 Mart 2017 08:35:45
Bu referandum meselesi sadece siyasileri olduğu yerde değil, her yerde konuşuluyor. Özellikle de köylerde. Hem de şöyle böyle değil. Satır satır ne olur, ne getirir, ne götürür ince eleyip sık dokuyarak konuşuluyor.
Hafta sonu, ata ocağım olan köyde, eski dostlar, büyükler, arkadaşlarla bir iş nedeniyle gittiğim köy kahvesinde, ılık bahar havasını da fırsat bilerek kahvenin önüne atılmış masalarda toplandık, referandumu konuştuk. Değişiklik paketine destek verme niyetinde olanların argümanları, siyasi partilerin tutumları ve aidiyet halleri, muhalefet partisi liderlerinin yetersizliklerine odaklanıyor. Öyleyken bile evet dedikleri şeyin ne olduğunu bilmek istiyorlar. İtiraz edilen noktalarla ilgili yasa maddesinde ne denildiğiyle yakından ilgili hepsi...
Şehirde, siyasiler geldiğinde söyledikleri dinlenir, hal hatır sorulur, işi olan siyasilere işini halletmek için yardım ister. Aslında hepsi kararını vermiş ama, "Soracağız bakalım, Evet diyen ne diyor, hayır diyen ne diyor?" diyorlar. Referandumun iki cephesi ne kadar kristalize olsa, ötekileşse de köylerde siyaset kavganın değil, sohbeti derinleştirmeni n bir aracı yerine geçiyor.
Kimse referandumun sonucunda şu çıktı, bu çıktı veya şöyle olacak diye komşusuyla itişip kakışma derdinde değil. Kapılar "Gıygaşuk" bırakılıyor ki komşular her zaman girip çıkabilsin.
***
Siyasilerin köy kahvesine gelip nutuk söylemesi genelde köy ahalisinin hoşlandığı şeylerden değildir. Dinlerler, yorum yapmazlar, kafalarına koyduklarını yaparlar. Genelde de siyasiler gittikten sonra arkalarından söylenirler.
Bunun istisnasını 2002 seçimlerinde görmüşlüğüm vardır. Olay şöyle oldu: Saadet Partisi için seçim çalışması yapan bir grup köy kahvesine geldiğinde içeride birkaç kişi vardı. Selam verdiler, aldık. Adayları yanlarında değildi, il veya ilçe yöneticisi olduklarını söylediler.
"Biz aslında oy istemeye gelmedik. Durumun nasıl olduğunu biliyoruz. Seçmek seçilmek gibi bir derdimiz de yok. Sadece bir selam verip gönül almak istedik" dedi biri.
O anda kahveden tüymeyi planlayanların hepsi, bu garip seçim çalışması yapan grubun halini melalini anlamak için bir masaya toplandı. Nasılsınız, şükür olsun, neler yapıyorsunuz, tanışmalar falan derken, kırk yıldır görmediğimiz bir asker arkadaşını karşılamış insanların hevesine kapıldık. Birimiz, "Yan evde yufka yapılıyor, dur getiriyorum" dedi. Elde taşıması güç sayılacak sıcaklıkta yufkalar geldi, çaylar geldi, sohbetin de siyasetin de dibine vurduk.
Siyasetçi olmasına siyasetçiydiler ama ilk kez bir siyasetçinin kahveden el sallayarak çıktığını gördüğümüze üzüldük.
Keşke, dedik, bu arkadaşlar milletvekili olsaydı...
***
Kahvenin önünde oturuyoruz derken CHP Milletvekili Ünal Demirtaş'ın babası Yılmaz Demirtaş, geliyor, "Bizimki nerelerde biliyor musun? Herhalde buralara gelecekmiş" diyor. Haberim olmadığını, başka işler yüzünden köye geldiğimi söylüyorum. Baba Demirtaş tam kahveden ayrılırken Ünal Demirtaş karşıdan görünüyor.
Ünal Demirtaş, bölgede doğup büyüdüğünden, arkadaşlar ortak, büyükler ortak, neredeyse herkesi tanır. Yahu kurtuluş yok mu, siyasiler burada da mı buldu veya basın bizi burada mı buldu minvalinde şakalaşmaların ardından kahvenin içine giriliyor. Başlar vekile çevriliyor, oyunlar bırakılıyor, Demirtaş, 'Yahu rahatsızlık verdik, oyunları bırakmaya ne gerek vardı' mealinde bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Ama oyun bekleyebilir, soracak şeyler var.
"Yahu vekilim," diyorlar. "Bir de sen anlatsana şu işi, ne olacak bu referandum?" diye soruyorlar. Demirtaş anlatıyor. Araya giriyorlar, soru soruyorlar, cevapları değerlendiriyorlar. Biri soruyor: "Şimdi biz evet dersek, yarın öbür gün yanlış karar verdiğimizi gördük, o zaman ne olacak?" Demirtaş bu sürecin çok daha zor olabileceğini, geri dönüşün mümkün olmayabileceğini anlatırken, kapıdan bu kez de Eski ADD Yöneticisi Emin Semih Özkök ve Eski CHP ilçe Başkanı Yaşar Balcı giriyor kapıdan.
Yaşar Balcı, ilçe başkanlığı döneminde çok gidip geldiğinden çok iyi tanınıyor. Çaylar falan derken sohbet koyulaşıyor. Onlar da kendi dillerinin döndüğünce Anayasa değişiklik paketine neden hayır denilmesi gerektiğini anlatıyor.
Semih Özkök, yer yer "Kıvırcık aksanı" denilen yerel aksanı kullanarak anlatıyor söyleyeceklerini. Bu yerel diyalekt, yabancı birinin konuşamayacağı, girift özellikler taşır. Genelde İstanbul Türkçesiyle kitabi cümleler kullanmasına alışkın olduğumuz Semih Özkök'ün bu aksanı doğru şekilde telaffuz etmesine şaşmadım diyemem. Konuyu metaforik anlatımlarlahaberde bir bölümü yazıldı öyle bir özetledi ki bir yerlerde onu anlatmak gerek.
Yaşar Balcı, Demirtaş ve Özkök'ün aksine ayakta konuştu. Bol bol el hareketleri, jestler, mimikleriyle görüşünü sahiplendi. 2010 referandumuna göndermeler yaptı, kimi zaman öğretici, kimi zaman esprili bir konuşmayla meseleyi anlattı.
Üç konuşmacı da, "Karar sizin," dediler. "Evet de deseniz, hayır da deseniz başımızın üstünde" dediler.
Köyde bir Pazar günü siyaset hayli keyifli oldu.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com