SOĞUK... HEM DE ÇOK SOĞUK...
14 Subat 2017 09:26:09
Bu sene henüz geçtiğimiz seneler kadar kar yağmadı. Ama soğuk, hem de çok soğuk.
Sabahleyin külüstür arabamın cam suyunu kullanarak ön camı temizlemeye çalıştım. Su cam ve sileceğin arasında dondu. Pek adetim değil ama antifrizli cam suyu kullanmaya başlayacağım artık.
Kış güneşlerinin açtığı dönemlerde, erik ağaçlarının çiçek açtığını çok görmüşümdür. Bu sene öyle soğuk ki erik ağaçları yarım metre karın altındaymış gibi algılıyor kendini. Yani çiçekler Nisan ayını bekleyecek gibi görünüyor.
Evimizin ve işyerinin sıcak ortamından dışarı çıktığımızda, havanın ciğerlerimizi dondurduğunu hissediyoruz. Doğalgaz ve elektrik faturaları yılın en cüzdan yakıcı döneminde...
Yine de asıl üşümemize neden olan meteoroloji koşulları değil...
***
Mesela, binlerce kamu görevlisinin ihracını içeren kanun hükmünde kararnameler insanın içini üşütüyor.
İçlerinde mutlaka şu veya bu terör örgütü ile ilintili isimler de vardır. Ancak sabah akşam, hiçbir terör örgütüyle ilişkisi olmadığı bilinen insanların tepkilerini okuyoruz, izliyoruz. Üşüyoruz bunları gördükçe...
İnsanın ruhunu asıl üşüten, bu insanların ihracı değil. Olayın uygulama biçimi. Önce ihraç ediyorlar, sonra da 'Varsa aralarında yanlış isimler, mahkemeye başvurup kendilerini aklasın' diyorlar. Böyle olur mu? Masumiyeti ispat diye bir şey çıktı da farkına mı varılmadı? İspat suç isnatı üzerinden yapılır. Yani itham eden hangi gerekçeyle isnat ettiğini kanıtlama mükellefiyeti taşır.
Hukukun bu en temel ilkesinin olağanüstü hal koşulları altında görmezden gelindiğini görmek insanın ruhunu üşütüyor.
"Allah masumu korusun" demekten başka bir şey de gelmiyor ki elden. Böyle üşüyoruz, üşüdüğümüzle kalıyoruz.
***
Mesela, referandumda kararını açıkladığı için işinden olan gazeteciler... Gördükçe ruhumuz buz kesiyor, donuyor, taşa dönüşüyor.
Malum, bu satırların yazarı da referandum konusunda kendi kişisel tercihini ortaya koyanlar arasında bulunuyor.
Ortada bir referandum var. Terazinin bir kefesinde evet seçeneği var, öbür seçeneğinde hayır seçeneği... Referandum bu iki seçenekten hangisinin ağır basacağını anlamak için yapılıyor.
Seçeneklerden birini tercih edenler kınanırsa, ne bileyim ceza tehdidi altında kalırsa, vatan hainliğiyle, darbecilikle, teröristlikle suçlanırsa, terazi doğru çalışıyor demek ne kadar mümkün olabilir? Biri meşru olmayan iki seçeneği mi oyluyoruz referandumda?
Meşru olmayan seçenekler, mesela özgürlüklerin kısıtlanması, üniter yapının değiştirilmesi gibi konularda halkoyuna gitmek dünyanın herhangi bir yerinde mümkün olabilir mi? Cevap ortada: bu olamaz.
Yani evet seçeneği ne kadar meşruysa, hayır seçeneği o kadar meşrudur.
Kimse de meşru görüşlerini açıkladı diye herhangi bir zorlama altında bırakılamaz. Bunu önce yasalar engeller. Engellemelidir.
Ama gazetecilerin işten aynı gerekçeyle atıldığı, hatta tersi görüşü açıklayan gazetecilerin taltif edildiği gerçeği, bu konuda bir sıkıntı olduğunu gösteriyor.
Gördükçe ayazın soğuğu ruhumuza daha da işliyor.
***
Kanaat özgürlüğü, ifade özgürlüğü konularında sıkıntı yok derseniz sosyal medyaya bakın. Denemek için iki kişiden birisi "Evet", öbürü "Hayır" yönünde görüş bildiren paylaşımlar yapabilirsiniz.
Neticenin ne olacağını ben size söyleyeyim. Bu tercihlerden biri ismen tanıdığınız çevrelerden destek alırken, öbürü için insanların "Like" butonuna basmaktan bile çekindiğini gözlemleyebilirsiniz. Korku dağları bekliyor çünkü.
Oysa korktuğunuza boyun eğerseniz, hiç değilse susarak dilsiz şeytana teslim olursanız daha büyük tehditlere kapı aralamaktan başka bir şey yapmış olmazsınız.
Böyle olduğunu gördükçe havanın soğuğu solda sıfır kalıyor...
Üşüyoruz.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com