Uçuruma yuvarlandı!....
  CHP'de son dakika gelişmesi...
  Otobüsten inerken düştü…
  Buzlu yolda düşerek ağır yaralanmıştı… Hayatını kaybetti…
  Kısıtlama kaldırıldı!
  Okullar tatil edildi
  Zonguldak yolu uzun araçlara kapatıldı...
  Yüzer vinç dereye sürüklendi, 5 kişi AFAD ekiplerince kurtarıldı
  Trafiğe çıkmaları yasaklandı…
  Facia ucuz atlatıldı!
21 Haziran 2025 Cumartesi
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
E-OKUL ÇIKTI...

E-OKUL ÇIKTI...
20 Ocak 2017 10:12:55

Yazar : Hüseyin Aksakal

  • Whatsapp ta Paylaş

E-okul çıktı, mertlik bozuldu. Eskiden büyük heyecan ve coşkulara sahne olan karne günü, notların internette günlük olarak yayınlanmasıyla büyük ölçüde yavanlaştı.

Karne kelimesi öğrencinin bir eğitim dönemi boyunca aldığı notlar ve ortalamalarının belirtildiği cetvele verilen isimdir... Sözcük olarak, Türkçeye Fransızcadan (carnet de notes) geçen bir sözcük.

Fakat karne sözcüğü, etimolojik köklerinden daha derin bir kültür olmuştur Türkiye'de... Eskiden öğrenciler kanaat notlarını bilmediklerinden, yazılı sonuçları ile karne notları arasında farklar olurdu. Bu nedenle kırık not bekleyen bir öğrenci bile karnesi konusunda yüzde yüz umutsuz olmazdı.

Karnesi spor toto kuponundan farksız olan bir arkadaşın karne günü hissettikleri hakkında anlattıkları bunun en ekstrem örneklerinden biridir.

Okul idaresi her nedense önce takdir alanları, sonra teşekkür sahiplerini, sonra kırıksız geçenleri açıklıyor, ilk bu öğrencilere karnelerini veriyordu. O günlerin koşullarında bu üç grup, toplam öğrenci mevcudunun küçük bir kısmını oluşturmaktadır elbette. Kırk kişilik bir sınıfta üç kişi takdir, beş kişi teşekkür alır, on kişi kırıksız karne alırdı o zamanlarda. Bu hesapla yirmi iki kişi de bir kırıktan, yedi, sekiz, hatta on kırığa kadar giden yüz karası karnelere muhatap olurdu.

Karnesi bu yüz karaları arasında önde gelenlerden olan bu arkadaş, takdir alanlar açıklanırken umutla kendi isminin okunmasını bekler. Haliyle aldığı havagazı olur. Sonra teşekkür alanlar açıklanırken yeni bir umutla bekleyişe geçer. Sayılır, dökülür, yine bizimkinin adı okunmaz. Kırıksızlar sayılırken hala umudunu yitirmemiştir. İsmi orada da okunmayınca gerçekle yüz yüze kalır. Karne beklediği karanlık tablo dışında bir şeyi yansıtmamaktadır.

Bu arkadaş karne dağıtılırken yaşadığı ruh halini anlattığında "Notlarını bilmiyor muydun, kendini niye boş yere kandırdın?" sorusuna, "Ne yapayım, mucize bekledim" cevabını vermişti. Çocuk işte...

***

O günlerde öğrenciler okula kayıt ettirirken, öğrenci velisi bir celep(eskiden sığır, koyun falan gibi hayvanları alıp satan kişilere böyle deniyordu) havası takınırdı. Kayıt işlemleri geleneksel "Eti senin kemiği benim" cümlesi söylenmeden tamamlanmazdı. Sanırsın çocuğun etinden, sütünden, yününden kimin ne kadar yararlanacağı karara bağlanıyor.

Elbette öğretmenler uzatmalı çavuş sertliğinde davranır, veliler kırıklı karnelerin tek sorumlusu olarak öğrenciyi görür, karne günü yıl boyunca yapılan tüm haytalıklar kafaya kakılırdı. İlave olarak kızılcık sopasının çeşitli uygulamalarına gidilmesi vaka-i adiyeden kabul edilirdi. Kırığı olan öğrencilerin karne gününden sonra evdeki tepkileri birbirine anlattığı sohbetler kulak misafiri olmaya değer muhabbetlerdendi.

Takdir almak, ayrıcalıklı kişilere nasip olan bir güzellikti. O kadar nadir görülürdü ki evine takdir getiren bir öğrenciye nasıl davranılması gerektiğini o günlerde bilen yoktu. Karneyle bir teşekkür belgesi gelirse, öğrencinin annesi komşulara çocuğunun okulu ne kadar benimsediğini, her akşam nasıl ders çalıştığını anlatarak komşu çatlatır, baba gezmeler götürür, hediyeler falan alırdı.

Şimdilerde pedagoglar "Çocukları başkasıyla kıyaslamayın" diyor ya. O zamanlarda pedagog kavramı da, pedagoji ilmi de topluma meçhul olduğundan, kırık karneli öğrencilerin öğrencileri kırıksız öğrencileri örnek göstererek takaza metodları geliştirirdi. Böyleydi o günlerin pedagojisi...

Karne günü, kırıklı öğrenciler için öyle ürkütücüydü ki eve götürmeden çamaşır suyuyla notları silip, okula getirirken yeniden yazan öğrencilere bile sık sık rastlanıyordu. Bütün bir öğrenci neslinin üstünde çalışmasına rağmen, ağızdan doldurulan bir dolmakalemin yazdığı yazıyı çaktırmadan silip, sonra yeniden yazmanın fark edilmeyen bir yöntemini bulamamış olması eğitim öğretim hayatımızın en önemli başarısızlıkları arasında yer alır. On milyon öğrenciden en az beş milyonunun kafa patlattığı bir problem, hiç değilse iki üç nesil geçmeden çözülmüş olmalıydı. Olmadı.

***

Gün geldi, kırıklı karneler azaldı. Takdirli öğrencilerin sayısı arttı. Bugün sınıfın yarısı taktir almadıysa öğretmen kendini huzursuz hissediyor. Sonra bir de E-Okul diye bir şey çıktı. Her yazılıdan birkaç gün sonra öğrenci velileri internetten notları öğreniyor.

Bugün, karne gününün heyecanı falan yok. Öğretmen öğrencinin başarısızlığını—cari durumda başarısızlık takdir altındaki ortalama demek oluyor—veliye paslıyor, veli kendini suçluyor, öğrenci arada geçinip gidiyor. Çocuklar eskiden olduğundan çok daha fazla ders çalışıyor, veliler yine şikayetçi. Karne günlerinin de heyecanı filan kalmadı.

Yine de karne olgusunun kendisi var. Ailelerin genlerine işleyen karne korkusu, bir şekilde çocuklarda anksiyete yaratıyor olabilir. Bu yüzden gelin anılarda kalmış kaygıları çocuklarımıza yaşatmayan bir karne günü hazırlayalım onlara...

En güler yüzünüzü takının... Karneniz geliyor.

Bu Yazı Toplam 1050 Defa Okunmuştur

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

     Diğer Yazıları


    • HAVADAN SUDAN…
      30-09-2019 | 07 : 59 53
    • KAMPÜS SORULARI
      30-03-2018 | 08 : 44 13
    • DÖNER ÜSTÜ HABER...
      19-07-2017 | 09 : 50 49
    • ZAM DİYE BİR ŞEY …
      07-09-2019 | 08 : 17 26
    • UNUTMADIK DİYORUZ AMA…
      17-08-2019 | 08 : 32 06
    • İYİ PARTİ, MHP, SAADET PARTİSİ
      19-07-2018 | 08 : 03 14
    • GUGUK KUŞU YUMURTASI...
      10-08-2016 | 08 : 43 05
    • ALAPLI’DA ALTIN ARAMAK…
      04-09-2019 | 10 : 22 27
    • EKSİK OLMASINLAR...
      08-03-2018 | 08 : 05 49
    • BEN "HAYIR" DİYECEĞİM
      23-01-2017 | 08 : 36 09
    • ALT ALTA YAZINCA…
      16-09-2019 | 09 : 23 50
    • BİR... İKİ...ÜÇ... ERDEMİR!
      27-06-2016 | 09 : 01 26
    Tüm Yazıları

     Köşe Yazarlarımız


    • doğan  yıldıztan
      doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • UĞUR DEMİROĞLU
      UĞUR DEMİROĞLU
      HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
    • Hasan Vehbi Ersoy
      Hasan Vehbi Ersoy
      DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
    • Semih ÇOLAK
      Semih ÇOLAK
      SEÇMEN NE DEDİ?
    • Konuk Yazar
      Konuk Yazar
      Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
    • Uğuralp CİVELEK
      Uğuralp CİVELEK
      “Bu bir suç duyurusudur”
    • Özkan Doğan
      Özkan Doğan
      YEREL RADYO VE REKLAM
    • Şenol AZMAN
      Şenol AZMAN
      “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kas İskelet Sistemine Doğal Destek: Bal ve Arı Ürünleri
    • Merve KIRAN
      Merve KIRAN
      KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
    • Özge CERRAH
      Özge CERRAH
      ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
    • İsmail DEMİREL
      İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Harun KARA
      Harun KARA
      ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
    • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      SEVGİ ASLA YETMEZ!
    • Dilek Şen Karakaya
      Dilek Şen Karakaya
      KAYIP-YAS SÜRECİ
    • Hamdi Güner
      Hamdi Güner
      DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
    • Hüseyin Aksakal
      Hüseyin Aksakal
      HAVADAN SUDAN…
    • Elif Yapıcı
      Elif Yapıcı
      ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
    • Durul Mert M.A Ed.
      Durul Mert M.A Ed.
      İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
    • Kudret Yavuz Eren
      Kudret Yavuz Eren
      Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

     Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kas İskelet Sistemine Doğal Destek: Bal ve Arı Ürünleri
    • İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Doktor Doktor Gezmenin Riskleri: Sağlığınızı Yolculuğa Çıkarmayın
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Modern Zamanların Sessiz Salgını: Hareketsizlik ve Fazla Kalori
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Protezler Ne Kadar Dayanır? Ortopedide Teknolojinin Ayak Sesleri
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kas İskelet Sistemine Doğal Destek: Bal ve Arı Ürünleri
    • İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
             

    © degisimmedya.com

     İletişim Bilgileri
     Künye
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
    •   ASAYİŞ
    •   EĞİTİM
    •   GÜNCEL
    •   KÜLTÜR
    •   KULİS HABER
    •   SİNEMA
    •   TEKNOLOJİ
    •   TÜRKİYE
    •   DÜNYA
    •   FOTO GALERİ
    •   VİDEO GALERİ
    •   YAZARLARIMIZ
    •   GÜNÜN HABERLERİ
    •   Arşiv
    Tel : 0 372 322 27 30

    E-posta: info@degisimmedya.com