Türk Metal Sendikası ile MESS arasında, Erdemir'de çalışan dört bin yediyüz işçiyi ilgilendiren toplu sözleşmede sona ulaşıldı.

Saatlik ücret bazında Önce 68 kuruş ila 3 lira arasında sıkışan toplu sözleşmede, ikinci aşamada 1 lira 70 kuruş ve 2 lira 70 kuruş üzerinden pazarlık yapıldı. Nihayet toplu sözleşme 2 lira 20 kuruş saatlik ücret ve sosyal haklarda iyileştirmelerle bağıtlandı.

Türkiye koşullarında kötü bir toplu sözleşme değil. Ancak büyük bir sendikal zafer de demenin mümkün olup olmadığı tartışılır. Sendikalar ile işveren arasında dengenin nasıl oluştuğu hakkında "İki teklifi toplarsın, ikiye bölersen sonuç pazarlıkta varılacak noktadır" demişti. Elbette en başta sendika tarafından işçide oluşturulan mücadele duygusunun dozu da miktarın belirlenmesinde bir parametre kabul edilebilir.

İlk aşamada 3 lira ve 68 kuruşu toplayıp ikiye bölünce 184 kuruş çıkıyordu. Türk Metal etkinliklerinde oluşan atmosferden, nihai anlaşma noktasının bu hesabın üstünde olacağı anlaşılıyordu. Bu fikri tartıştığımız tecrübeli gazeteciler de bu izlenimin doğru olduğu görüşündeydi. Son kez masaya getirilen 1 lira 70 kuruş ve 2 lira 70 kuruş üzerinden yukarıdaki hesabı yaparsanız—yani iki rakamı toplayıp ikiye bölerseniz—tam olarak anlaşma yapılan rakamı—saatlik ücret başına 2 lira 20 kuruş zammı—bulursunuz.

Hesap doğru mudur, yanlış mıdır; brüt müdür net midir bilinmez. Sendika olayı zafer olarak görür mü orası da bilinmez. Zaten tutup bu konuda yargıda bulunması gerekenler sendika üyeleridir. Zira genel kurullarda oy kullanan onlar. Beğenirlerse bir daha seçerler, beğenmezlerse yeni bir yönetimle devam ederler.

Ağaca bakarken ormanı gözden kaçırmamak gerek. Neticede elde edilen sendikal bir sonuçtur ve toplu sözleşme masalarında sendikaların dediği olsa, işverenlerle görüşmeye gerek kalmazdı. Borsada işlem gören, yönetim kurullarına toplu sözleşme için hesap vermek durumunda olan şirket yetkililerinin de başarısız görünmemesi gerekir ki bir denge noktası kurulsun.

Sendika yöneticileri işçilere neticenin kendi lehlerine olduğunu açıklayacaktır. İşveren tarafındaki görüşmeciler de; hissedarlar mı dersiniz, yönetim kurulu mu dersiniz neyse onlara neticenin kendi lehinde olduğu raporlarını verecektir. Yine de greve gitmeden bu işin masa başında el sıkılmak suretiyle neticelenmesini olumlu değerlendirmek gerek.

Hayırlı uğurlu olsun...

ŞİMDİLİK...

Bir başka konu da akşam saatlerinde başlayan kar yağışı...

Ereğli Zonguldak yolunda, Soğanlı yokuşundan yaklaşık Seyfetler köyü civarına dek yaklaşık yirmi kilometrelik yüksek kesimlerde araç trafiği olumsuz etkilendi. Araçlar yollarda uzun kuyruklar oluşturdu. Sürücüler yollarda kaldı.

Değişim Haber Merkezi'nden Sinan Kabatepe ve Özge Cerrah, araç sürücülerinin kış çilesini görüntülemek için trafiğin kilitlendiği noktaları gözlemlediler. Gece boyunca güç koşullar altında işlerinin gereğini yerine getirdiler.

İkilinin yaptığı haberlerden ve dinlediğimiz izlenimlerinden anlaşılan şu: Kar yağıyor, karayolları ekipleri yolu açmaya çalışıyor. Aynı anda trafikte düzenin bozulmaması için gerek Kozlu, gerekse Ereğli yönünde trafik ekipleri de yoğun mesai harcıyor. Zincirsiz araçların geçişlerine izin vermiyor, büyük tonajlı araçları beklettiler. Trafik yavaşlasa da an itibarıyla kesilmedi..

Yine de sıkıntı yaşandığında Türk Kızılayı ekipleri yollardaki sürücülere bir bardak çay, bir kase çorba ulaştırmak için işbaşında. Kızılay Şube Başkanı Yusuf Oktay, yine de ısınamayanları esprileriyle ısıtmak için işin başında bekliyor... Gerek gazeteci arkadaşlar, gerekse zorlu doğa koşullarında görevlerini yapan Karayolları, trafik ekipleri ve Kızılay, soğuk demeden, kar demeden, zor demeden görevlerinin başında...

Henüz Ereğli Kent Merkezi kar sınavına ağır ağır giriyor. Belediyenin de en az bu ekipler kadar başarılı olmasını beklemek Ereğli'nin hakkıdır. Meteorolojinin açıklamasının ardından belediyeden yapılan açıklamayla hazırlıkların tamam olduğu açıklandı. Ne kadar hazır olduklarını bu yazı yazılırken kestirmek zor. Belki siz bu yazıyı okurken daha net bir karar vermek mümkün olacaktır.

İş başa düşünce yüzleri kara çıkmasın diye umalım şimdilik...