BÜYÜK OYUN... BÜYÜK RESİM...
30 Kasim 2016 08:53:26
1990 yılında GMİS'in gerçekleştirdiği "Büyük Madenci Yürüyüşü"nü hatırlamayan yoktur. Ancak orta yaşa merdiven dayayanların çok iyi hatırlayacağı günü, yürüyüşün öncesinde hükümetle yürütülen toplu sözleşme pazarlıkları, 35 gün süren grev süreci vardı.
Bu grevin başlamasından bugüne 26 yıl geçti. Bu grev o dönemde ABD'de Baba Bush yönetiminin Irak'ta Saddam Hüseyin yönetimine karşı gerçekleştirdiği ilk harekat bahane edilerek sona erdirilmişti. Kimileri bu büyük grevin sona erdirilişinin, özelde Zonguldak, genelde de Türk İşçi Sınıfı açısından tarihi bir kırılma noktası oluşturduğunu öne sürerler. Bu konuda hala kendi mecrasında devam eden bir tartışma var.
Eski defterleri karıştırırken, kimi zaman insanın karşısına çarpıcı gerçekler çıkıverir. 30 Kasım 1990'da başlayan bu grev, o günlerde TTK'nın durumu ile bugünkü durum arasındaki uçurumu da gözler önüne seriyor. Kaynaklar, greve çıkan işçi sayısını 43 bin olarak veriyor. Bugün TTK'da işçi sayısının 9 binler civarında olduğu söyleniyor.
Başka bir deyişle yaklaşık 34 bin kişilik bir istihdam kapısı ya tamamen kapatılmış, , ya da taşeron, rödevans vb yöntemlerle özel sektöre devredilmiş. İşçi nüfusunun bir bölümünün başka il sınırlarında kaldığını aklınıza getirmeyin. Zira zaten TTK'nın norm kadrosundan söz edildiğinde sadece Zonguldak'taki işçi sayısı değil, aynı zamanda Amasra'daki işletmede çalışanlar da hesaba katılıyor. Öyle veya böyle rakam korkunç, 43 bin kişilik istihdamın en az yarısının bugün kayıp olduğunu tahmin etmek yerinde olacaktır.
En az 20 bin kişilik bir istihdam kaybı...
***
TTK'nın norm kadrosu yaklaşık 14 bin kişi civarında. Yani şu anda hiç kadro talebinde bulunmadan, kurumun en az beş bin işçi alması gerekiyor ki asgari bir üretim rakamına erişilebilsin.
Hükümet cephesinden en son 2011 yılında, o da yerel adaylar tarafından işçi "alınabileceğine" ilişkin bir seçim vaadi geldi. Bu da merkezi hükümetin o taraklarda bezi kalmadığı anlaşılınca vaat sahipleri işi şu veya bu şekilde unutturma çabası içine girdi. O gün bu gündür TTK ve kömür ocağının siyasetle ilişkisi sadece yılbaşında (yılbaşına bir ay kaldı, bu yakınlarda yine bir ses çıkar) ocakta maden işçileriyle yılbaşı kutlayan bakanlar ve diğer devlet erkanı aracılığıyla gerçekleşti.
43 bin kişiden 9 bin kişiye düşüş öyle bir çırpıda gerçekleşmedi. Bu süreç 26 yıllık, değişik iktidar dönemlerine yayılan sinsi bir eylemin parçası gibi görünüyor bugün. Somon balığı yetiştirsinler diyen işadamları manşetlere taşındı, hükümet yanlısı basın TTK ve işçi karşıtı söylemleri sürekli pompaladı. Siyasi tercihleri dönemin hükümeti yönünde olan Zonguldaklılar bile TTK'nın vilayetin geleceğinde yeri olmadığına ikna edildi veya bilinçaltına şüphe sokuldu.
Türkiye'de bazı vilayetlerin çalışan nüfusunun tamamını oluşturacak miktarda istihdam hokuspokus yapılarak ortadan kaldırıldı. Birkaç cılız sesonlar da değişik ithamlara maruz bırakıldı haricinde itiraz eden olmadı.
***
Zamanı geriye getirmek mümkün değil artık. TTK'da norm kadro kuşa döndü, o bile tamam değil. Erdemir özelleştirmesinin ardından büyük bir istihdam kaybı daha yaşandı. 2008 krizinde tepetaklak yuvarlanan tersaneler bölgesi ayrı bir istihdam kaybı oluşturdu. Bu sonuncusu aynı zamanda sırf o işi yapmak üzere kurs alan veya alaydan yetişen nitelikli işgücü idi ki yarın Tersanelere sipariş yağmaya başlasa o nitelikli işgücünü kısa zamanda yeniden toparlamak mümkün değil.
Şimdilerde yeni bir oyun var. TTK kapatılacak mı oyunu bunun adı. Özelleştirme yanlıları veya özelleştirme projesi yürüten siyasi iktidara yakın çevreler, yüksek perdeden TTK'nın zaten gözden çıkarıldığını ve artık geri dönüşün olmadığına, buna direnmek yerine kentsel alanlarda elde edilebilecek faydaların araştırılması gerektiğine ilişkin söylem geliştiriyor. Bu söylem yeni değil. Ne zaman Zonguldak üzerine büyük bir oyun oynansa, bu çeşit söylemler yüksek sesle dile getirildi. Hatta bunları söyleyenlerin sesi, aksini söyleyenlerin sesini bastıracak kadar yüksek çıktı. Fikir özgürlüğü tamam ama yanlışı rasyonalize etmenin, mantığa uydurmanın, büyük oyunda rol almanın sonucunu Zonguldak'ın bugüne dek çoktan görmüş olması gerekirdi.
Sonuç ne mi? 1990 yılında 43 bin işçinin greve çıktığı bir işyerinde bugün taş çatlasa 9 bin kişi çalışıyor. Her yıl üç-beş bin kişilik bir nüfus kenti şu veya bu nedenle terk ediyor. Büyük resim böyle görünüyor.
Sözün özü şu... Zonguldak kamuoyu, oynanan büyük oyunda rol almak değil, onu bozmanın peşine düşmek zorunda.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com