O ŞİDDET DEDİĞİNİZ VAR YA...
28 Kasim 2016 08:51:00
Hani o şiddet dediğiniz var ya... Bu problemin kısmi bir çözümü olduğuna inanıp bir boyutuna odaklanırsanız hiçbir tarafını çözemezsiniz.
Cuma günü kadına karşı şiddetle mücadele günü idi. Elbette erkek egemen bir toplum örgütlenmesinde kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasında şaşacak bir şey yok. Ancak şiddetin spesifik bir toplum kesimine yönelik bir davranış modeli değil, tüm toplumu etkisi altına alan bir zihniyet sorunu olduğunu da görmek gerekir.
Evinde çocuğunu döven babalar, karısına tokat atan kocalar, sokakta otopark meselesi için kavga edenler, trafikte yol kavgası için kurşun yağdıranlar, düğünlerde havaya ateş açıp da balkondan izleyen bir masumu öldürdükten sonra karyolanın altına saklananlar, tecavüz vakaları aynı ailenin farklı fertleridir sadece. Bu aile aynı zamanda hastanede sağlıkçıya, okulda eğitimciye, adliyede zanlılara saldıran fertleri de bünyesinde barındırır.
Fakat sadece bu kadarla da sınırlı değil o şiddet dediğiniz şey... Aykırı bir fikri dile getiriyor diye insanların sesini kısmaya çalışanlar, sosyal medyada bir fikrin altına yorum yaparken en hafifi ihanet suçlamalarıyla, sinkafla başlayan, giderek insanları inanmadıkları şeylere biat etmeye zorlayan yorumlar, birbirini suçlarken temsil ettikleri tabanların nasıl etkilendiğini hesap etmeyen siyasetçilerin söyledikleri de şiddetin parçasıdır.
***
Kabul edin... Bu şiddet dediğiniz şey bu toplumun giderek daha çok bütünleşmiş bir parçasına dönüşüyor. Meseleyi bir eğitim, kültür ve zihniyet sorunu olarak görüp, bu olguya doğru bakmayı bilen insanlar yetiştiremediğimiz sürece ne kadına, ne çocuğa şiddet meselesi çözülür, ne trafikte, sokakta, okulda, hastanede şiddet vakaları... Yani mesele bir eğitim sorunudur.
Bunu basmakalıp bir yaklaşım olarak algılamayın. Gerçekten bir eğitim sorunudur. Eğitim denilen şey ailede, okulda ve sosyal yaşamda bütünlenen bir olgudur. Ama şiddeti önlemek için, bu olgunun özellikle okullarda temellenen kısmına odaklanmak gerekir.
Çocuğunuz, nasıl bir ailede yetişirse yetişsin(ailede şiddet olabilir veya olmayabilir) okula başladığı anda tüm diğer çocukları rakibi, hasmı olarak görmesine yol açan bir çarkın dişlisine dönüşür. Çünkü bizim eğitim sistemimiz sınav odaklıdır. Başarılı olmak sadece sınavda beraber oyunlar oynadığı arkadaşları ekarte etmekle mümkündür. İlkokul sonunda bursluluk sınavına girer, ortaokul sonunda Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş sınavına, ortaöğretim sonunda da üniversite sınavına girer. Hadi dershane ve okulların ara ara yaptığı deneme sınavlarında öğrencilerinin performansını kıyaslayan velileri de unutmayalım. Öğrenci, arkadaşlık ve dayanışma kurması gereken akranlarından bir adım olmaya zorlanıyor bu sistemde.
Bu ülkede sivil toplum kuruluşlarının niye bu kadar cılız kaldığını sorgulamışlığınız var mıdır? Bunun nedeni yasal engeller (aslında bu da var) değildir. Çeşitli dini, etnik, sosyal, kültürel grupların sürekli birbiriyle husumet içinde olması da aynı sebepten kaynaklanır. Birliktelik, birliktelik, birliktelik diye herkesin bağırdığı bir toplumda en ufak sosyal grupların bile kendi içinde mitoz bölünüyor oluşunun açıklaması, insanları rakip haline getiren, birbirini aşmaya zorlayan, başarı-kar diyalektiği dışında kalanları küçümseyen, sadece maddi başarıya erişenleri ikonlaştıran insan yetiştirme sistemidir.
Sürekli yarış içinde olan bir toplumun fertlerinin, insanı meziyetleri üzerinden değil de kusurları üzerinden tanımlaması şaşırtıcı mı?
***
Kimi zaman, memleketi yönetenlerin bu şiddet ve bölünmüşlük ortamını sona erdirmek istemediğine ilişkin şüpheler geliyor akla. Birbirinden bağımsız bireyleri sindirmek, aynı sorunları ortak bir ses halinde dile getirenlerle uğraşmaktan kolaydır çünkü. Yine de buraya girince içinden çıkmak kolay gözükmüyor. Çünkü huzur ve barış için örgütlenmek, çatışma ve husumet için örgütlenmekten daha zor haliyle...
Yani demem o ki, sizin şiddet dediğiniz şey sadece bir sopa ve onu tutan elden ibaret değildir. Gerçekten bir toplumda şiddet konusu tesadüfi vakalar boyutunu aşıyorsa, sorun birey olarak şiddet uygulayıcıları değil, şiddeti meşru kılan başka koşullardır aynı zamanda.
Böyle gelmiş böyle gitmemeli...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com