KIŞ SAATİNE GÖRE NASIL BESLENMELİ
Soğuk kış aylarında tüketmemiz gereken besinler.
Kışa girerken dikkat edilmesi gereken en önemli konu havadaki ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek için metabolizmada meydana gelen azalmadır. Azalan metabolizma hızına yağışlı ve soğuk hava, yoğun iş temposu ve kısalan günler sebebiyle azalan fiziksel aktivite de eklenince kilo almak kaçınılmaz hale gelebilir. Bu sebeple yapılması gereken ilk iş yoğun kalori içeren besinlerin günlük hayattaki miktarlarını azaltarak ve daha dengeli bir beslenme düzenine geçmektir.
Sık sık ve az az beslenmek, ara öğünlerde kan şekerini destekleyici
besinlere yer vermek ara öğünü takip eden ana öğünde hem yavaş hem de az
yenilmesine yardımcı olacaktır. Öğlen yemeğinin kuvvetli yenmesi durumunda
akşam öğününü yağı ayarlanarak pişirilmiş sebzeler ve salata eşliğinde hafif geçirmek
yine önem taşımaktadır.
Yaz mevsiminin bitmesiyle birlikte su içiminde ciddi bir azalma meydana gelir. Sıcak içecekler daha fazla içildikçe suya olan ilgi de azalır. Unutulmaması gereken en önemli nokta suyun yerini meyve suları da dahil olmak üzere hiçbir içeceğin tutmayacağıdır. Özellikle kafein içeren içecekler su atımını hızlandırarak vücudun suya olan ihtiyacının artmasına sebep olurlar.Yazın rehavetinden kurtulmak, tekrar enerji toplamak ve güçlü bir şekilde çalışmaya başlamak için tüketilecek gıdalar:
Sağlıklı yiyeceklerden oluşan dengeli bir kahvaltı ile güne başlamak çok
önemlidir. Böylelikle hem kan şekerinin normalin altına düşmesi engellenmiş hem
de metabolizmanın çalışmaya başlaması sağlanmış olur. Kahvaltıda ve
aralarda çay ve kahve yerine C vitamini yönünden zengin olan meyve suları veya
kuşburnu çayı tercih edilebilir.
Aralarda omega -3 içeriği zengin ceviz, badem gibi yağlı tohumlar kilo alımına sebep olmayacak ölçülerde yenebilir. Bunların yanında çok az kahve konulmuş süt hem kan şekerinin toparlanmasına hem de kalsiyum ihtiyacını karşılamaya yardımcı olacaktır.
Yemeklerde tüketilecek olan salatalar hem kilo
kontrolü sağlayacak hem de zengin vitamin içerikleriyle gün boyunca düşen
enerjiyi yenilenmesine yardımcı olacaklardır. Salata, meyve ve meyve sularında
vitamin kaybının en aza indirilmesi için hazırlandıktan hemen sonra tüketmeye
dikkat edilmelidir. Özellikle C vitamin çok süratli kayba uğramaktadır.
Yemeklerde hayvansal veya bitkisel protein kaynaklarına gereken yer verildiğinde
yorgunluk belirtilerinin hızla azaldığı görülecektir. Kolesterol sorunu olanlar
kırmızı et yerine balık ve kuru baklagilleri tercih edebilirler.
Sigara içenlerde C vitamini başta olmak üzere birçok vitaminin ve
mineralin emilimi olumsuz etkilenmektedir. Bu sebeple sigara içenlerin
içmeyenlere oranla vitamin ve mineral ihtiyaçları daha fazladır.
Bunun için ağırlık verilmesi gereken besinler şunlardır:
A vitamini: Karaciğer, havuç, kayısı, kavun,
yumurta, ıspanak, kabak, domates, karaciğer, brokoli, marul
C vitamini: Limon, portakal, greyfurt, kivi,
roka, maydanoz, yeşil sivri biber, kuşburnu, domates
E vitamini: Tüm bitkisel yağlar ve yağlı
tohumlar
Selenyum: Deniz ürünleri, böbrek, yürek, etler
Çinko: Bulgur, badem içi, ceviz, balık, et,
karaciğer süt, yumurta, kuru baklagiller
Magnezyum: Yağlı tohumlar, kuru baklagiller,
yeşil yapraklı sebzeler, muz, tahıllar.
Bağışıklık sistemini güçlendirmede diğer bir
önemli grup probiyotik besinlerdir. Probiyotikler bağırsaklarımızdaki faydalı
bakterilere benzerler. Kansere karşı da koruyucu etkileri vardır. Prebiyotik
ise besinlerdeki sindirilemeyen gıda parti külleridir. Kalın bağırsaktaki
faydalı bakterilerin üremesine yardımcı olurlar. Örneğin yoğurt ve kefir hem
probiyotik hem de prebiyotik bir besindir. Kefirin faydalı bakteri oranı
yoğurttan çok daha fazladır. Günlük beslenme düzeni içinde mutlaka yoğurt ve
kefire yer vermek hastalıklardan korunma da destek sağlayacaktır.
Haber : Milliyet.com
ETİKETLER : Yazdır