Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
  Büyük kavga… Çok sayıda ekip sevk edildi…
  Ağaçtan düştü…
  Feci kazada 2 kişi öldü!
  Başkan Ünlüer ve Yönetimi de katıldı
  İşçi servisine çarptı!
  Kontrolden çıkınca!.....
  FRENİ PATLAYINCA!.......
  Feci kaza…
  Refüje çıktı!....
  Talihsiz genç ölü bulundu
21 Aralık 2025 Pazar
  1. YAŞAM

HERKÜL NE KADAR ÖNEMLİYSE HERKİL'DE O KADAR..!

 Yayınlanma : 07-02-2013 | 10 : 38 10
 Güncelleme : 07-02-2013 | 10 : 38 10
HERKÜL NE KADAR ÖNEMLİYSE HERKİL'DE O KADAR..!
        

Her yörenin kendine has, hususiyetleri-meziyetleri-gelenekleri ve yemekleri vardır... Her yöre insanının damak tadı ve sofralarının baş tacı olan yemekleri vardır... <br> <br>Ereğli yöresinde bulunan yaklaşık 90 köyde yaşayan (150-200 bin) insanların, son beş-on yıl hariç, en iyi ihtimalle yüzyıllık geçmişinde, sofrasında baş tacı ettikleri ve arkasından 'elhamdülillah' çektikleri yemeklerini araştırdık...

Köylerde yaptığımız çalışmalarda yöre insanının yöresel yemekleri olarak şunları gördük... Somun ekmeği yokken "höşmen-cizleme ekmeği-gaygana-serme" vardı...

Çorba olarak; Holoş Çorbası, Un Çorbası, Uğmaç Çorbası, Tarhana Çorbası, sofraların kralıydı... En önce sıcaklığı ve bol dumanıyla, tüm günün yorgunluğuna ve stresine adeta masaj rahatlığı verirdi... Hele o Süt Çorbasına atılan Höşmenler, sofranın ekmek kırıntıları adeta bereketti... O çorbalar el emeği, göz nuruydu... 'Hanım-anne eline sağlık, çok güzel olmuş' lafları çorbacıbaşı hanımlarını okşayan sözlerdi...

Kana Köyünün (E Sofular) tanınan siması Asım Muhtar'la yaptığımız bir konuşmada şunları söylemişti... "Öyle kıtlık günleri yaşadık ki, unutulmaz günlerdi onlar... Mısırları kopartılmış sömekleri, dövüp ezip arpa ile karıştırır, ekmek yaptığımız günler vardı. Yine de, bizden önce ot yiyen, ağaç kabuğu yiyen insanları öğrendiğimizde şükrederdik...1930-50'li yıllarda çok yokluk, yoksulluk yaşadık biz"

Günümüzde yediklerimize ne kadar şükretsek az... Sofra başında "Allahım olmayanlara da ver" diye yemeğe başlanılan eski sofraları, hatırlamalı ve günümüzün yeni nesline aktarmalıyız. Edilen şükrün, nimeti artıracağını unutulmamalıyız. "Bir şey yokluğu çekildiği zaman daha tatlı ve aranır olurmuş"... İnanıyoruz ki, aynı yemekleri yiyen, yoklukla-yoksullukla bugüne gelen bütün herkes, buraya taşıdığımız eski yemek adlarını duyunca adeta şimdi yiyor gibi olacak. Eski damak tatları gününü düşünecek... Çünkü o sofralar bir bereketti, samimiyetti ve sıcaklıktı... Tüm aile bireylerini bir araya getiren 'sini'lerdi... Evin gelinine "oğul bugün kalabalığız, büyük siniyi ser" denmesinden, her evde "küçük-orta-büyük" boyda sini-sofra olduğu anlaşılacaktır... Hatta, önemli olan, mutfaktaki-ocaktaki yemek tenceresinin içindeki miktar değil, sininin ebatlarıydı sadece... Hangi boy sini olursa olsun, aynı miktardaki yemekle doyuma ulaşılıyordu zaten... Şimdiki gibi 'yemek beğenmemeler,  kaşık atıp sofrayı terk etmeler, bu ne ya' demeler yoktu, o sofranın kenarına yerleşenlerde... "Yaklaşın birbirinize" lafları vardı sadece... Günümüzde "masa icat oldu sininin sıcaklığı kayboldu" diyenler sayıca çok oldu... Masa yuvarlak olsa bile, dizüstü oturulan yuvarlak sini'de alınan doyum, günümüzde kayboldu...

Eski yemeklerimize geçmeden önce, günümüzde Kiler de dediğimiz erzak sakladığımız ya da depoladığımız yerden başlayalım...

HERKİL: Yöresel ahşap, toprak ve taş yığınından oluşmuş eski evlerde, betonarmeye geçilmemiş tüm hanelerde bulunan HERKİL; evin girişinde bir yerde bulunurdu... İçinde yöre insanının savaşını ve emeğini verdiği "tarımcılık" faaliyetlerinin mahsulleri depolanırdı... Ayrı bölmeler halinde; mısır, buğday, yulaf, arpa vb. o hane halkının tüm tarla mahsulleri stok halinde Herkil'de bulunur-saklanırdı... Yeni yıl ürünü ve hasadına kadar, yöre insanı mutfağının demirbaşlarını bu şekilde hazır tutmuş olurdu... Herkil'in büyüklüğü bereketi ve bolluğu, o ev halkının çalışkanlığının bir göstergesi sayılırdı... Dikkat çekilen diğer bir husus, tüm evlerin çatılarında fazla miktarda mısırın sömekleri ile bulunmasıydı...

Eve gelen misafirler; çatıda bulunan sömekli mısır durumuna bakarak, o yılki zenginliği-çalışkanlığı görürdü... Öyle ki ev içindeki çatının bereketi ve bolluğu, o eve gelecek gelinin de dikkatine sunulurdu... "Kızım, bağı-bahçesi-hayvanı çoktur onların" denilerek zenginliğe vurgu yapılırdı... Anlayacağınız "Herkiliniz kadar adamdınız"... Şimdi ise bankadaki paranız kadar...

Bir de, yeni alınacak gelinin beli'nin kalın olmasına yani güçlü kuvvetli olmasına da bakarlarmış eskiler... 'Bu ağırlığı- bu yükü- bu çalışmayı kaldırabilir mi' düşüncesiyle tabi, ağırlıktan kasıt, bağ-bahçe-tarla vb işleri yapıp yapamayacağı... Bir gün bir "Zaten alınan gelin, oğlana değil-kaynanaya alınırdı" dedi yaşlı bir ninemiz..

Oysa şimdiki nesil, divan edebiyatından esinlendiğinden mi - iş güç bittiğinden mi bilinmez, ince bel'li olanı tercih ediyormuş eş seçiminde...

Ereğli merkezinin tarihi zenginliğinde HERKÜL ne kadar önemli ise, köylerinin coğrafi zenginliğinde HERKİL o kadar önemliydi...

GELELİM YEMEKLERE... ÖNCE ÇORBALARA BAKALIM...

HOLOŞ ÇORBASI: Malzemeleri; soğan, mısır unu, yağ, su, tuz ve salça...

Bir kapta, unun su ile karıştırılması sağlanır... Bir tencereye su koyup kaynamaya bırakılır... Su kaynayınca 'un karışımı' tencereye eklenir... Kaynayınca, miktarınca tuz ilave edilir... Ardından da soğan ve salçası eklenir ve kaynama devamı sonunda çorba oluşur...

SÜT ÇORBASI: Malzemeleri; süt, şehriye, tuz,nane...

Sütün tencere içinde kaynatılmasından sonra, şehriye ve tuz ilave edilip, şehriyeler pişene kadar, süt kaynamaya ve pişmeye devam ettirilir.

UN ÇORBASI: Malzemeleri; su, un, tuz, yağ ve pul biber...

Su kaynatılıp içine un yavaş yavaş dökülür... Böylece kaynayarak pişmesi sağlanır... Ardından kızartılmış yağ ve pul biberli sosu eklenir.

TARHANA ÇORBASI: Hazırda bekletilmiş bulunan Tarhana ıslanır... Çorbanın suyu kaynatılır ve kaynamış suya tarhana malzemesi yavaş yavaş dökülür... Tuzu ve yağı atılıp, pişmeye bırakılır...

HÖŞMEN: Eski sofraların aranır hint kumaşı idi... Ekmek yokken höşmen vardı... Süte, ayrana, yoğurta katıktı...

Malzemeleri; Mısır unu, yağ, su ve tuz...

Bir miktar su kaynatılıp, mısır unu su kaynatılan kaba yavaş yavaş dökülür... Koyulaşmaya dikkat edilir. Koyulaşıp katılaşan mısır unundan yapılmış ürün, daha sonra tavada yağ ile hafif ateşte kızarmaya bırakılır ki, til til-çıtır çıtır olunca yemeğe hazır olur. Höşmen'in tencerede karışımını sağlayan araç-kaşığın adı yöre adlandırması ile, ENSERE'dir...

CİZLEME EKMEĞİ: Mısır unu, has un, tuz, su, maya ve bir miktar kabartma tozu malzemeleridir...

Kabartama tozunun çıkış tarihinden önce, mayalama sistemi uygulanır, bir gün önceden yoğrulan hamur, leğende mayalanmaya ve taşmaya bırakılırdı...

Ekmeği; mısır unu ve karışımının tuz su maya gibi katkı maddeleri ile yoğrulması ile oluşturulmuş hamurdan yapılır... Bir müddet hamur mayalanmaya  bırakılır...  Sonra, her evde bulunan ocakta pişirilir. Ocak; şimdiki aygaz ocağı, tüplü ocağı değil, mutfakta çatıya kadar özel geniş baca sisteminin kurulduğu odun ve ateşin yakıldığı bir ocaktır... Ocakta, pişirme için özel yapım sac  üzerinde bu işlem uygulanır...

SERME EKMEĞİ: Un, tuz, su...

Ilık suyun içine un, kabartma tozu ve tuz koyulup yoğrulur... Hamuru yapılıp fırında-tavada pişirilir...

GAYGANA: Un, su, tuz ve isteğe bağlı olarak yumurta karışımından, hamuru oluşturulur... Ve bu hamur, bir tavada kızartılır.

MALAY: Mısır, su, tuz yağınız varsa Malayınız olur...

Bir miktar su kaynatılır. Elekten geçirilmiş mısır unu, yavaş yavaş kaynayan suya dökülür. Karıştırılarak koyulaşması beklenir. Tuz, yağ, keş ve yoğurt da istek ve miktara göre eklenir.

KEŞKEK: Arpa ve buğday keşkeği; mısır-fasulye-salça-tuz ve yağ ile pişirilir...

Keşkeklik mısır, fasulye yıkanıp, bir miktar suda bekletilir... Ardından suda kaynatılır ve süzülür... Ayrı bir tencerede kaynamış ve yumuşamış mısır, salça-tuz-su ve yağ ile birlikte pişirilir...

KABUKLU BAKLA: Kabuklu olarak kurutulmuş fasulye, bulgur, su, tuz, yağ ve salça malzemeleridir... Kabuklu fasulye-bakla; önce suda haşlanır ve süzülür. Ayrı tencerede, süzülmüş baklalar suyla tekrar kaynatılır. Bulgur ve tuzu eklenir. Bakla pişince; soğan, salça ve yağın kızartılarak  sos oluşumu sağlanır ve baklaya dökülür.

GARA MANCAR: Yöre insanının tarlalarında bulunan 'mancar, karamancar, lahana,  pancar' gibi adlarla isimlendirilen mancar, önce kaynatılır... Halk tabiriyle 'börttürülür'... Börttürülen-kaynatılan mancarın suyu süzülür ve mancar doğranır... Ayrı bir tencerede tekrar suyun içine konan mancara, tuz ve bulgur atılır... Kaynamaya ve pişirilmeye bırakılır...Bir tavada, soğan yağ ve salçadan oluşmuş ve kızartılmış sos yapılır... Hazır haldeki sos, pişen mancarın içine atılır.

SİRKELİ: Yağda soğan kavrulur... Bir miktar suyun içine, sirke-salça-biber ve yumurta atılır. Bu karışım kaynamadan önce mısır  unu katılır... Pişirilmeye bırakılır...

TİRİD: Yörede fazlaca meşhur bir yemektir... Yufka-karabiber-salça-kıyma-kuru fasulye-yağ-tuz malzemeleridir... Bir gece ıslanıp bekletilmiş kuru fasulye, yağ-soğan-tuz ile güzelce kavrulur ve bir tencerede suyun içine konur. Sonra fasulye ilave edilir. İyice karıştırılır ve tahminen bir saat kadar kaynatılır.  Küçük parçalara ayrılmış yufka, tepsiye dizilir ve ve üstüne pişirilen fasulye dökülür. (tiridine-tiridine, tiridine bandım, bedava mı sandın, para vedim aldım) şarkısının üretildiği yemektir.

KÖFTE: Hamurdan yapılır... Oklava ile açılan hamur, küçük kesme şeker küpleri şeklinde kesilir... Kesilmiş küçük hamur parçacıkları, kaynar suyun içine dökülür... Hamurun pişirilmesi sağlanır... Ayrı bir tavada; soğan, salça ve yağ ile sos yapılır, pişen köfte tenceresine dökülür... En önemli malzemesi ise sirkedir...

KARTLAŞ: Mısır unuyla yoğrulur... Soğan ve salça karışımı konulmuş, yuvarlak şekiller yapılır, avuç içi ve parmaklarla ezilerek, pişirilir.

GÖZLEME: Hamur yapılıp yufka haline getirilir. Yufkaların içine yağ, patates dökülmüş sacta kızartılır...

KABAK GÖZLEMESİ: Hazırlanmış yufkaların içine, kabak konulur. Sac'ta pişirilir. Hazırlanan şeker süt karışı mı, gözlemelerin üzerine dökülür.

ÇÜKÜNDÜR: Çükündür adı verilen sebze, tencerede haşlanır... Haşlanan sebzeler, küçük küçük doğranır... Sebze, su, yağ, sirke ve tuz karışımından oluşan bir tencerede pişirilir.

HODAN: Hodan adı verilen, zulbut da denilen, dağ sebzesine ve yemeğine verilen addır. Günümüzde değişik adlarla anılır. Zılbıt, temizlenip-ayıklanıp, kaynar suda haşlanır. Başka bir tencerede yağ-soğan-kıyma ile kavrulur.

YEMEK SONRASI

HÜPBÜLÜ: Hoşaf haline getirilmiş elma yıkanır ve suyun içine dökülür... Bir miktar fasulye de eklenir. Çok az tuz ve bir miktar şeker ilave edilir. Bu karışım pişirilir.

Eski evlerde çardaklar bulunurdu. Çardağın birinde yaz mevsiminden elma stoklanırdı... Kış boyunca yenirdi. O elma-armutların küçük küçük doğranıp, çardaklarda kurutulup 'hoşaf' malzemesi yaparlardı. Onları kaynatarak komposto yaparlardı. Yine, hoşaf halindeki kurutulmuş meyvelerle pestil yapılırdı...

KIVIRMA:  Malzemeleri; ceviz-yufka-şekerli su... Dövülen ceviz, yufkanın içine dökülür. İnce ince kıvrılarak bükülür, sacda pişirilir. Üzerine şekerli su dökülür.

UN HELVASI: Un kavrulur... Kavrulan una bir miktar su dökülür ve öylece kaynatılır. Şeker ilavesi yapılır. Karıştırılır ve yağ eklenir, yağını çekinceye kadar kaynatılır... Ceviz vb. meyveler de eklenir.

DUZLAMA: Kesilmiş  kestanenin suda pişirilmesi ile oluşur... Suda kaynatılan kestaneye bir miktar tuz dökülür, pişirilir ve süzülür...

SÜTLAÇ: Kaynatılan suya, miktarınca süt atılır... Yine kaynatılır ve bu kez içine pirinç atılır. Ardından tuz eklenir ve pişirilir... Soğuk yenir... Sütlaç günümüzde tatlı olarak da yapılıp yenir... Oysa yörenin sütlacı, tuzlu yapılırdı... Günümüzde daha çok tuzlu olanı değil, şekerli olanı yapılıyor.

PELVAZI: Su, nişasta ve şekerden oluşur... Bunlar bir tencerede kaynatılır, karıştırılır, pişirilir... Çocukların mama icat edilmeden önceki asıl yiyeceğiydi...

HOŞAF: Günümüzde meşrubat, meyve suyu gibi adlarla anılan içecekler, yöre ağzıyla 'soğukluk' diye isimlendirilirdi.

Elma, Armut, Ayva, Üzüm vb. kesilmiş ve kurutulmuş meyvelerin kaynatılmış, soğutulmuş içeceğidir.

PESTİL: Kurutulan hoşafların ezilmesinden meydana getirilirdi. Sini halinde çardaklarda kurutur, kış boyunca bir miktar suyun içine pestil konarak komposto haline getirilirdi. Puding çıkmadan önce pestil tercih edilirdi...

Eski sofralarda; Yemek yenilirdi ama hiçbir zaman 'Hamd' unutulmazdı... Belki         'Tanrımıza  Hamdolsun, Milletimiz Varolsun' şeklinde olmazdı ama her sofra ve aileye göre çeşitli dualarda bulunurdu. Örneğin; Allah Halil İbrahim bereketi versin, Yedik içtik Allah artırsın- sofrayı kuran kaldırsın...

KAYNAK: RECEP ÇETİN'İN "ORMANLI" ADLI KİTABI (EREĞLİ)

 


Haber : Şafak Negüzel

Bu Haber 4004 defa okundu

ETİKETLER : Yazdır

  • Yörelsel yemekler
  • Ereğli Yemekleri
  • haber
  • araştırma
  • haber Ereğli
  • tarih
  Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.

 Yorumlar ( 2 )

11 yıl önce

Çok güzel bir derleme olmuş, yazanın eline sağlık. Bu eski yemekleri bilen köylü kızlarımız kaldı mı acaba artık? :)

 Beğen

11 yıl önce

güzel bir çalışma olmuş

 Beğen

  • s.
  • 1

 Çok Okunanlar


  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
  • Ağır yaralandı..
    Ağır yaralandı!..
  • Taklalar atarak durabildi
    Taklalar atarak durabildi
  • MARALAR Çetesi çökertildi.....
    MARALAR Çetesi çökertildi!.....
  • Nihat Özdemire son görev
    Nihat Özdemir'e son görev
  • JANDARMADAN OPERASYON: 11 KİŞİ ALINDI.....
    JANDARMADAN OPERASYON: 11 KİŞİ ALINDI!.....
  • Kapadokyada Zonguldak Rüzgârı Esecek
    Kapadokya’da Zonguldak Rüzgârı Esecek  
  • Eşime neden baktın cinayetinin kameralar görüntüleri ortaya çıktı
    "Eşime neden baktın" cinayetinin kameralar görüntüleri ortaya çıktı
  • OPERASYON: ÇOK SAYIDA GÖZALTI VAR....
    OPERASYON: ÇOK SAYIDA GÖZALTI VAR!....
  • İş yerine silahlı saldırı
    İş yerine silahlı saldırı
  • MARALAR Çetesi çökertildi.....
    MARALAR Çetesi çökertildi!.....
  • Evinde ölü bulundu.....
    Evinde ölü bulundu!.....
  • Millî güreşçi Berke Nergiz, Tokyodan madalyayla döndü
    Millî güreşçi Berke Nergiz, Tokyo'dan madalyayla döndü

 Son Haberler


  • Taklalar atarak durabildi
    Taklalar atarak durabildi
  • Ağır yaralandı!..
    Ağır yaralandı..
  • “BAYAT MASTERCHEF’İNİ ARIYOR!.....”
    “BAYAT MASTERCHEFİNİ ARIYOR.....”
  • CHP Kandilli yeni hizmet binası açıldı
    CHP Kandilli yeni hizmet binası açıldı

 Köşe Yazarlarımız


  • doğan  yıldıztan
    doğan yıldıztan
    Bir Başka Avrupa!
  • UĞUR DEMİROĞLU
    UĞUR DEMİROĞLU
    HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
  • Hasan Vehbi Ersoy
    Hasan Vehbi Ersoy
    DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
  • Semih ÇOLAK
    Semih ÇOLAK
    SEÇMEN NE DEDİ?
  • Konuk Yazar
    Konuk Yazar
    Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
  • Uğuralp CİVELEK
    Uğuralp CİVELEK
    “Bu bir suç duyurusudur”
  • Özkan Doğan
    Özkan Doğan
    YEREL RADYO VE REKLAM
  • Şenol AZMAN
    Şenol AZMAN
    “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
  • Op. Dr. Erol GÜNEN
    Op. Dr. Erol GÜNEN
    Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
  • Merve KIRAN
    Merve KIRAN
    KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
  • Özge CERRAH
    Özge CERRAH
    ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
  • İsmail DEMİREL
    İsmail DEMİREL
    SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
  • Harun KARA
    Harun KARA
    ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
  • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
    Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
    SEVGİ ASLA YETMEZ!
  • Dilek Şen Karakaya
    Dilek Şen Karakaya
    KAYIP-YAS SÜRECİ
  • Hamdi Güner
    Hamdi Güner
    DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
  • Hüseyin Aksakal
    Hüseyin Aksakal
    HAVADAN SUDAN…
  • Elif Yapıcı
    Elif Yapıcı
    ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
  • Durul Mert M.A Ed.
    Durul Mert M.A Ed.
    İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
  • Kudret Yavuz Eren
    Kudret Yavuz Eren
    Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

 Haber Yorumları


  • Tufan kaya
    Deniz Yavuzyılmaz ı uzun yıllardır izliyorum, kaliteli,seviyeli , dürüst keşke diğer vekiller de o nu örnek alsalar
  • Ereğlili67
    Engelli rampası çalışsa bile açmak için bir dunya laf yapiyorlar. Ve 10 şoförden 9 tanesi saygısız ve çok kaba.. öncelikle kılık kıya... DEVAMI
  • Hüseyin Çetin
    İnşallah adalet yerini bulur diğer müteahhitlere örnek olup dürüst iş yaparlar
  • Hüseyin Çetin
    Sayın içişleri bakanı böyle ülke yönetilmez daha kaç kişi ölecek buna bir çözüm bulmak lazım.
  • Akif
    Yerli kullaninda cocuklariniz iš bulsun
  • Fah
    Hangi gazdan bahsediyosunuz. Olmayan gazı nasıl çıkaracaksınız .Dalgamı geçiyorsunuz.
  • 6767
    Hileli satısı sadece taramaya degil pazar yeri esnafı ön tarafa güzellerini arka tarafta kalitesiz malını koyarak milleti kandırıyor üzüm t... DEVAMI
  • Fah
    Ne yapalım bu günü bayram mı ilan edelim.
  • Veli
    Herkes beni sevsin diyen dondurma satsin,ereglinin %kaci fakir,onlara yardim et,1980 öncesi benzin sudan ucuzdu 3gün benzin kuyrugunda bekledim
  • Çilek Kentli
    Böyle haber mi olur Allah aşkına? Kim-kimler, ne zaman, nereye? Gülüyorum sadece..
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • BİZE ULAŞIN
  • REKLAM
  • Kullanım Şartları
  • Veri Politikası
  • Çerez Politikası
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
         

© degisimmedya.com

 İletişim Bilgileri
 Künye
İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
  •   ASAYİŞ
  •   EĞİTİM
  •   GÜNCEL
  •   KÜLTÜR
  •   KULİS HABER
  •   SİNEMA
  •   TEKNOLOJİ
  •   TÜRKİYE
  •   DÜNYA
  •   FOTO GALERİ
  •   VİDEO GALERİ
  •   YAZARLARIMIZ
  •   GÜNÜN HABERLERİ
  •   Arşiv
Tel : 0 372 322 27 30

E-posta: info@degisimmedya.com