EREĞLİ'DE ESKİ BAYRAMLARI YAŞAMAK
"Nerede O Eski Bayramlar, Eski Bayramları, arar olduk o günleri..." diye başlayan cümleleri son dönemlerde bayram sabahlarının genellikle ilk cümleleri oldu. Büyüklerimiz yıllar öncesinde Karadeniz Ereğli'de dini bayramların çok farklı olduğunu söylerler.
"Nerede O Eski Bayramlar, Eski Bayramları, arar olduk o günleri..."diye başlayan cümleleri son dönemlerde bayram sabahlarının genellikle ilk cümleleri oldu. Büyüklerimiz yıllar öncesinde Karadeniz Ereğli'de dini bayramların çok farklı olduğunu söylerler.
Karadeniz Ereğli'nin ilk fotoğrafçısı, şimdiki genç ve yetişkinlerin Engin Dedesi" Engin Öztabak ile Eski Bayramları değerlendirdik. Öztabak; O eski bayramların, tadı bir başka olurdu nerede o eski bayramlar diyerek, başladığı cümlelerinde 1960'lı yıllarda yaşanan eski bayramları Değişim Medya Haber Merkezine anlattı.
"Bayram Temizliği Günler Öncesinden Başlardı"
Karadeniz Ereğli'de dini bayramlarda temizlikler günler öncesinden başlardı. Evin kadınları bir hafta on gün önceden hazırlığa başlardı. Kilimler yıkanır, cam, çerçeve köşe bucak her yer temizlenirdi. Hatta bayram tatlıları, baklavaları da evlerde yapılırdı. O zamanlarda meşhurdu bayramda tatlı yapmak, tatlı yemek, tepsi tepi ev baklavası yapardı hanımlar. Şimdi doktorlar tatlı yasak, tatlı yemeyin diyorlar ama eski bayramlarda çok tatlı yenirdi.
"Bayram Günü Bir Başka Heyecan Olurdu İçimizde..."
Bayram gecesi , arefesinde çocukluğumuzda içimizde bir bayram sevinci vardı. Benim amcam ayakkabıcıydı benim. Bayram ayakkabılarımız amcam yapardı. Amcam yapardı da ama yapmazdı ki.. Biz çocukken yalvarırdık, bizim ayakkabılarımızı yapmadın diye. Çocuk bir çocuk değil amcamın çocukları da vardı. Ayakkabılarımızı yapmadın diye amcama kızardık, dalga geçerdik. Ama sabahleyin bakardık bizim ayakkabılarımız yatağımızın içinde. Çocuk değil miydik, erkenden uyurduk bayram öncesinde. Çocuk değil mi, ayakkabılarımızı sabah yatağın içinde gördüğümüzde sevinirdik. Hemen kalkar hazırlanırdık. Büyüklerimiz o zaman camiye, bayram namazına gitmiş olurdu. Cami dönüşünde biz büyükleri beklerdik. Kurban Bayramlarında ilk gün kurban kesilirdi. . Amcam kurbanı bizim evin önünde keserdi. Sakatatları, acele olan bölümleri keser, doğrar, biçer eve gönderirdi, hadi bayram yemeği hazırlayın diye. Sabahleyin bütün aile babam, amcam ve dedemler hep birlikte bir sofrada yemek yerdik. O bayram sabahıydı, bayram yemeğiydi. Ondan sonra çocuk sevinci, biz giyinirdik. Ayakkabılarımız, yeni gömleğimiz, yeni pantolonumuz , ceketimiz..Sokağa çıkar arkadaşları görürdük. Kendi aramızda arkadaşlarımızla birbirimizin yeni kıyafetlerini konuşurduk. Çocukluk değil miyiz Önce nereye gidelim? Vs...
"Bayram Harçlığı Toplar, Oyuncak Alırdık"
Önce komşuları dolaşırdık. Komşuların elini öperdik, ondan sonra biraz uzaktaki akrabalara giderdik. Cebimizde 3-5 kuruşumuz da olurdu. Her el öptüğümüz büyüğümüz bize bayram harçlığı verirdi. Dönme dolap kurulurdu, eğlence yerleri olurdu. Oralara giderdik ve bayram harçlıklarımız harcardık. Eğer biraz daha büyüyeceksek oyuncaklar alırdık kendimize. Biz erkekler olarak tabancaya meraklıydık. Mantar tabancası alırdık. Ben çok iyi bilirim kendime mantar tabancası aldım, iki saat sonra bozuldu, gittim aynısını yeniden aldım. Çünkü mantarı sadece mantarı attığımız zaman kullanmıyorduk, elimde de devamlı oynuyorduk tabancayı. Tenekeden yapılmış olan mantar tabancalarını oynamaktan ne yayı kalıyordu ne de uzun süre dayanıyordu, çabuk bozuluyordu. Velhasıl böyle bir bayram sevinci ile geçen süreç çocukluğumuzda ayrı bir heyecandı. Ve geceleri bayram davulları zurna eşliğinde çalınır, oynayanlar olurdu. İçki içen, sarhoş olup bağıran, çağıranlar olurdu. Eskiden bayramlar böyle geçerdi. Şimdi bayram gelecekmiş diye ben heyecan bile duymuyorum. Belki günümüz çocuklarında bu heyecan vardır.
"Her Semtin Bayramı Farklı Olurdu"
1960'lı yıllarda Karadeniz Ereğli'de her semtin bir bayramı olurdu. O da neden biliyor musunuz ? Orada bayram var, öbür tarafta da bayram var. Öbür tarafta bayram yapanlar buradakileri göremeyecek. Onun için öyle bayramları semt semt ayırmışlardı. Mesela Kestaneci köyünün bayramı var, Kestaneci köyünün bayramına Karadeniz Ereğli birden gidiyordu. Eğer kendi muhitinde de bayram olsa ne olacak Kestaneci köyündeki bayramı göremeyecek. Mesela Gülüç'ün bayramı ne zamandır hepsini tam bilemiyorum. Ama Kestaneci Bayramı, Gülüç Bayramı, Çarşı Bayramı... vs. şeklinde semt semt bayramlar ayrılır, kutlanırdı. Bayramlarda kapı kapı dolaşır, el öperdik. Yolda, sokakta gördüğümüz büyüklerimizin, teyzelerimizin, dedelerimizin ellerini öper, hal hatırlarını sorardık. Biraz daha büyüyünce tabi bir kız arkadaşımız oluyordu. Kızların da erkek arkadaşı olurdu. Onlarla gizli, saklı buluşur, konuşmalarımız olurdu. Şimdiki gibi değildi ki. Bir kız ile konuşmak kolay değildi o zamanlar. O kızın mahallesinin büyükleri, ağabeyleri falan korumaya alırdık. Mesela bizim mahallenin kızlarını da öbür taraftan gelenlere karşı korumaya alınırdı.
"Artık Bayramlar Tatil Olarak Yorumlanıyor"
Bayramlarda içimizde günler öncesinde heyecan başlardı.Bayram tatili diye bir sevinç olurdu içimizde. Günümüzde ise adamın içinde sadece bir sevinç havası oluyor, yoksa bayramın öyle eski manevi bir tadı, lezzeti yok. Kurban bayramı gelmiş, şöyle yaparız, böyle yaparız yok. Hali vakti iyi olanlar kurban bayramında kurban kesiyor veya müşterek kurbanlara giriyor, onunla ilgileniyor. Kurban bayramının birinci günü kurban kesilir, kasaplar bulamazsın, kasap orada kesmiştir, burada kesmiştir, ben sana 3. Gün geleceğim, öğleden sonra 12.00'de, 14.00'de gelirim veya sabahtan ilk önce senin kurbanı keseceğim derlerdi. Ona göre sıramızı beklerdik.
Günümüzde eski bayramların tadı kalmadığı gibi kurban kesim yerleri de değişti, belki de daha derli toplu kesilir hale geldi. Bayram öyleydi. Çocuklar yine bayramlarda dolaşıyor ama eskisi gibi değil. Bayramda burada hiçbir şey yok. Çocuk nereye gidecek, bir bayram yeri yok. Bir bayram havası yok. Ancak akrabalarına el öpmeye giderler, gidiyorlardır. Bizim çocuklar büyüdü kocaman oldu, evlendiler gittiler zaten burada değiller. Bayramda şimdi bakıyorum, bildikleri de olsa, bilmedikleri de olsa kapıda bir "tak tak" sesi el öpmeye gelirlerdi. İnanır mısınız son iki seneden beri ben eve balon, çiklet götürüyorum çocuklara vereyim diye. Fakat o kapı çalıp da elini öpeyim amca, teyze diye .." diye gelen olmuyor. Eski bayramlar yok. Eskiden öyle değildi, eskiden dolaşılırdı. Bilsen de bilmesen de sokaktan geçerken amca elini öpeyim diyenler .elini öpenler olurdu.
Kısacası tek kelimeyle belirtmek gerekirse eski bayramların tadı kalmadı. Her bayramda eski bayramları arıyorum. Gün gün gezdiğim semt bayramlarını, büyüklerimi arıyorum. Nerede O Eski Bayramlar, Eski Tadlar...
Haber : Değişim Medya Haber Merkezi
ETİKETLER : Yazdır







































