DEMİRTAŞ, ELEŞTİRİLERİ CEVAPLADI
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Zonguldak Milletvekili Adayı Ünal Demirtaş, kendisine yönelik eleştirileri yanıtladı.
Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde, Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, basın toplantısı düzenledi.
Demirtaş, CHP Parti Binası'nda gerçekleştirdiği toplantıda, her zaman açık ve şeffaf siyasetten yana olduğunu söyledi.
Demokrasinin ilerlemesi ve gelişmesi için, basın özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğini savunan Demirtaş, açıklamasında, şu görüşlere yer verdi:
"Partimiz özellikle Ereğli'miz de bir çekim merkezi haline geldi. Geçtiğimiz hafta partimize değişik partilerden ve değişik meslek gruplarından önemli kişiler katıldılar ve partimize güç verdiler. Zaten partimiz kent merkezinde son derece güçlü. Köylerde ve köy kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı mahallelerde partimize çok büyük bir yönelim var. Tabi bunda partimizin halka dokunan ekonomik politikalarının katkısı olduğu kadar, benim köy kökenli bir aday yani Yalı Boyu Ballıca köyünden de olmamın , her zaman işçinin, emeklinin, yoksulun, köylünün yanında olmamın da büyük katkısı var. Partimiz Zonguldak'ta birinci parti, Türkiye'de de iktidar olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."
"ŞEFFAFLIK BİZİM ANLAYIŞIMIZ"
Demirtaş, basının eleştiri hakkına saygı duyduğunu ve her zaman temiz siyasetten yana olduğunu da vurgulayarak, şöyle dedi:
"Her zaman temiz siyasetten, açık ve şeffaf siyasetten yana oldum. Demokrasimizin ilerlemesi ve gelişmesi için basın özgürlüğüne herkesin saygı duyması gerektiğini en ateşli savunucularındanım. Avukatlık tezini "basın yolu ile kişilik haklarının ihlali " olarak vermiş bir siyasetçiyim. Siyasetçinin de her türlü eleştiriye katlanması gerektiğini çok iyi bilmekteyim. Avrupa insan hakları mahkemesi kararları ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararları der ki "siyasetçi sert de olsa eleştiriye katlanmalıdır" der. Elbette siyasi iseniz mutlaka eleştirileceksiniz. Hem yaptıklarınız ile hem de yapmadıklarınız ile. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Elbette siyasetçi bu tür durumlara alışmalıdır. Ancak son dönemde bazı basın yayın organlarında Basın Konseyi Basın Meslek ilkelerinin 3,4,6,9,10,16, maddelerine aykırı şekilde tarafımdan hiçbir bilgi alınmadan tek taraflı olarak şahsım aleyhine maksatlı yayınlar yapılmaktadır. Şeffaflık anlayışım ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için bazı konulara açıklık getirmekte yarar görüyorum."
"OYUMU EREĞLİ'NİN BALLICA KÖYÜNDE KULLANACAĞIM"
Son günlerde bazı basın ve yayın organlarında kendisinin Zonguldak'ta oy kullanmayacağına ilişkin haberleri sert bir şekilde yalanlayan Demirtaş, açıklamasına şöyle devam etti:
"Bu durum doğru değildir. Bildiğiniz üzere 2011 yılında partimin Zonguldak 5. Sıra adayı idim. Seçim kanunu gereği milletvekili adayları oylarını kendi seçim bölgelerinde istedikleri sandıkta kullanabilmektedirler. 2011 yılında oyumu köyüm Ballıca da kullanmıştım. 2015 seçimlerinde de açıklıkla söylüyorum ki oyumu Ballıca Köyünde kullanacağım."
"BENİM EVİM ZONGULDAKLILARIN EVİ..."
Yine, basında yer alan "Ereğli'de evi yok, Ankara'da evi var. Ereğli'de otelde kalıyor" şeklindeki iddiaları da yanıtlayan Demirtaş, şöyle dedi:
"Benim Ballıca köyünde evim var. Kdz. Ereğli'ye geldiğim zamanlar da da köyde kalıyorum. Bir kişinin Köydeki evinde kalmasının suç olduğunu zannetmiyorum. Yine arkadaşlar doğrudur, benim Ankara'da da evim de var. Bunu hiçbir zaman inkar etmedim ki. Bir kişinin Ankara da evinin olmasının da suç olduğunu zannetmiyorum. Tabi öncelikle şunu ifade etmekteyim. Diğer partilerin adaylarının da büyük çoğunluğu da Ankara da oturuyor. Bana bu eleştirileri getirenler, o adaylara hiç bir eleştiri getirmezken, sadece bana böyle bir eleştiri getirilmesini de hiç anlamış değilim. Yine arkadaşlar ben 20 yıldır Ankara da avukatlık yapıyorum. Bunu yanlış bir şeymiş gibi anlatıyorlar. Benim hakkımda başka eleştiri konusu bulamayanların bir başka saçma iddiası da bu konu. Önce şunu hatırlatmak isterim. Ben Belediye Başkan adayı değilim. Milletvekili adayıyım. Milletvekili zaten doğal olarak mecliste görevini yapar. Yaşamının tamamını burada geçiren bir aday da Ankara'ya meclise gidecek arkadaşlar. Bu arkadaşlarımız seçildiklerinde, Ankara'nın yollarını bilmedikleri, Ankara'da bürokratik işlerin nasıl çözüleceklerini bilmedikleri için Ankara ya gittiklerinde 2 yılları bunları öğrenmek için boşa geçecek. Ben ise yıllardır meclis ve bürokrasi ile iç içe bir yaşamım oldu. Türkiye merkezi yönetim ile yönetiliyor. Kdz. Ereğli'de, Alaplı da Zonguldak'ta ki sorunların çözümü ise Ankara da bakanlıklar da genel müdürlüklerde olmaktadır. Bu sebeple benim Ankara da avukatlık yapmam eleştirilecek bir konu değil, Zonguldaklı için son derece avantajlı bir durumdur. Benim Ankara da ki evim sadece benim evim değil, tüm Zonguldaklıların evidir."
"HER DAKİKAM DEĞERLİ..."
" Seçim döneminde otelde kalıyorum. Seçim dönemi süresince de otelde kalmaya da devam edeceğim. Bunun sebebi ise arkadaşlar köyden gidip gelmesi her gün yaklaşık 1,5 2 saat gibi zaman kaybına yol açmaktadır. Benim ise bir dakikam bile değerli. Bu sebeple seçim çalışmalarını daha organize yürütmek için otelde kalıyorum. Bu durumun da yanlış olduğunu da hiç düşünmüyorum. Köyümde evim olmasına rağmen, Ereğli kent merkezinde de kiralık veya satılık bir ev arayışına girdim arkadaşlar. Ereğli kent merkezinde eşimle oturacağım bir evim mutlaka olacak. Daha ötesi, Bütün Ereğlilerin Evi Benim Evimdir."
"KANDİLLİ'DEKİ İŞÇİLERİ ASLA MAĞDUR ETMEDİM"
Kandilli'deki tekstil işçilerini avukatlık ücreti için icraya vererek mağdur ettiği iddiasının da asılsız olduğunu belirten Demirtaş, "Kandilli 'de ki 47 tekstil işçisi ile ilgili davalar ise 2011 yılında milletvekili adayı olduğum esnada CHP Kdz. Ereğli İlçe Örgütümüzün ve işçilerin talebi üzerine alınmıştır. İşçilik alacaklarını içeren davalar Kdz Ereğli İş Mahkemesinde muvazaa iddiasıyla İstanbul'daki Satho A.Ş. şirketine açılmıştır. İşçilik alacaklarına yönelik açılan davaların tamamı kazanılmıştır. Evet, 47 işçinin davasının tamamı kazanılmıştır. Ancak icra işlemleri için şirket merkezine hacze gidildiğinde şirketin Bakırköy 19. Asliye Ticaret mahkemesinde "İflasın ertelemesi davası açıldığı ve hacizlerin engellenmesi için" ihtiyati tedbir kararı verildiği öğrenilmiştir. Bu dava tarafımızdan takip edilmiş ve icra tetkik mercii kararı ile ihtiyati tedbir kararı kaldırıldıktan sonra tekrar hacze gidilmiş ancak şirket adresinde bu kere karşımıza başka bir şirket olan Teksfor LTD. ŞTİ. çıkmıştır. Yine işçilerin talebi ile hacze devam edilmiştir. Bunun üzerine Teksfor Ltd.Şti. haczedilen mallar ile ilgili istihkak davası açmış, sayın hakim hiçbir delilimizi toplamadan birinci celse de aleyhe karar vermiştir. Sayın hakimin tarafsızlığından şüphe etmemiz nedeniyle hakim hakkında "reddi hakim" talebinde dahi bulunulmuştur. Hukuka açıkça aykırı olarak verilen bu kararlar, tarafımızdan temyiz edilmiş ve dosyalar şu an için Temyiz incelemesi için Yargıtay'dadır. İşçiler alacaklarını alamaması amacı ile kurulan paravan şirket Teksfor Ltd.Şti.nin avukatları, karşı taraf vekalet ücreti için işçilere icra takibi başlatmıştır. Benim hiçbir şekilde işçileri icra takibi başlatmam mümkün değildir. Bu davaların hukuki süreç hala devam etmektedir. Kesinleşmiş bir şey yoktur. Ben inanıyorum ki bu davalar Yargıtay da temyiz incelemesi sonucu bozulacaktır" dedi.
"İDDİASINI İSPAT EDEMEYEN MÜFTERİ OLACAKTIR"
"Her duruşmasına girdik. Her işlemini doğru bir şekilde yürüttük. Davaları kazandık. İşçilerin kendilerinin ekip şefi ve sözcü seçtiği Arzu Eryiğit ve Ayhan Işık isimli arkadaşlarına her aşamada bilgi verdik. Bizi arayan işçi arkadaşlarımıza bazen ben, bazen Ortağım Avukat Mehtap hanım her türlü bilgiyi ve belgeyi verdik. İşçiler ile her aşamada gerektiğinde toplantı yaptık ve isteyene istediği bilgiyi ve belgeyi verdik. Ancak 47 işçinin olduğu davada hepsini çağırmamıza rağmen toplantılara maalesef her toplantıya ancak 67 tanesi geldi. Yine avukatlık ücret sözleşmem gereği bütün masraflar işçilere ait olmasına rağmen, masrafları ödeyemediklerinden, işleri eksik kalmasın diye bu güne kadar büyük çoğunluğu belgeli olan 41.000,00tl.masrafı cebimden ben yaptım. Ben sadece bu işçi arkadaşlarımın değil, meslek hayatım boyunca hiçbir işçi arkadaşımı avukatlık ücretim için icraya vermedim. Bütün meslek hayatım boyunca hep işçinin, çalışanların yanında oldum. Tersane işçilerinin, maden işçilerin, inşaat işçilerinin, yüksek gerilim enerji nakil hattı işçilerinin haklarını savundum. Bunların hepsinin belgeleri bizde var. Söylediğim her şeyi ispata hazırım. Benim hakkımda, avukatlık ücreti için işçileri icraya verdiğimi iddialarını ortaya atanları iddialarını ispatlamaya davet ediyorum. Bunu iddia edenler, eğer bunu ispatlayamazlarsa buradan müfteri ilan ediyorum."
"İKTİDARIMIZDA HUKUK İŞÇİDEN YANA OLACAK"
"Arkadaşlar maalesef AKP'nin kurduğu yeni hukuk düzeni, artık işçiyi değil, üçkağıtçıyı korumakta ve işçilerimiz mağdur etmektedir. Bu işçi arkadaşlarımın avukatlıklarını parlamentoda da yapmaya devam edeceğim. Onların haklarını sonuna kadar savunacağım. Sadece onların değil, tüm Türkiye'deki çalışanların, işçilerin haklarını savunacağım. Buradan söz veriyorum. 7 hazirandan sonra başlayacak CHP iktidarında hukuk düzeni mağdur işçiden yana olacak. Üç kağıtçıdan yana olmayacak. CHP iktidarında işçi mağdur olmayacak, yaşanacak bir Türkiye olacak."
"OLUŞTURULAN ALGI YOK OLDU"
"Benim 7 hazirandan sonra milletvekili olmam nedeniyle artık avukatlık yapmam mümkün değildir. Ancak bu gün eski ortağım Av. Mehtap Cabak Özcan Hanım aramızda. Kendisi de bu işçi arkadaşlarımızın avukatıdır. Kendisi bu davaları Yargıtay da ve her aşamada sonuna kadar takip edecek" dedi. Demirtaş MHP ile arasında yaşanan polemiğe ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, "Biz algı oluşturmakla uğraşmıyoruz. Halkın içindeyiz, onların sorunlarını en iyi bilen parti biziz. Onlar sahaya erken indiler. Böyle bir algı oluşturmaya çalıştılar ama bu algı artık yerle bir oldu. Artık biz varız. CHP'nin halka dokunan, halkın içinde siyaseti var. Bu konuda Zeki Çakan beye katılamıyorum. Zonguldak'ta birinci parti, Türkiye'de de iktidar olacağız."
ÖZCAN: "BİZ SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİZ"
İşçilerin vekaletlerini Demirtaş ile birlikte yürüten Pozitif Hukuk Bürosu'ndan Av. Mehtap Cabak Özcan da, "Ünal Bey ile bu davaları kendimiz yürüttük. Bu işçiler hem bana, hem Ünal beye ulaşarak her türlü bilgiyi kendilerine verdik. Özellikle İstanbul safhasını Ünal Bey bizzat yürüttü. En son aşamada dosyalar Yargıtay'da. İncelemeleri devam ediyor. 7 Haziran'dan sonra da bu davaları devam ettireceğiz. Yargıtay da bozulma ihtimali çok yüksek. İlk celsede deliller değerlendirilmeyen bir karar bu. Bunu da işçilere bizzat açıkladık. Hukuk bürosu olarak sonuna kadar takip edeceğiz" dedi.
KARTAL: "DOSYAYI İNCELETTİM; ÜNAL BEYİN FAZLASI VAR, EKSİĞİ YOK..."
CHP Kdz. Ereğli İlçe Başkanı Hayrettin Kartal da, "Tekstil işçileri bu süreç başladığında ben atamalı ilçe başkanıydım. Ünal kardeşimizle bizzat birlikteyken işçiler bize geldi. Onların haklarının takipçisi olmak adına hep birlikte bu davaya sarıldık. Çok mağdur edildiler Satko işçileri. Maaşlarını alamadılar, ihbar tazminatlarını alamadılar. Doğru dürüst avukat bile bulamadıklarında sahip çıktık. Sonuçta 4 yıldır süren bir dava. Şunu söylüyorum, bu tür şikayetler, yönlendirme, asparagas haberler, kara propaganda üstümüze geldiğinde Ünal kardeşimiz dosyayı bize teslim etti. Biz incelettik, hiçbir kusur bulamadık. Ünal kardeşimizin fazlası var, eksiği yok. Eğer bir eksik olsa ben kendisini terk ederdim. Yargı sistemi çöktü. Ali Babacan 'Yargı güven kaybetti' diye açıklama yaptı. Türkiye'de AKP döneminde hukuk kan kaybetmeye devam ediyor. Hepsini gördük. Ergenekon dediler çöktü, Balyoz dediler çöktü. Şimdi bir başka yol arkadaşları, tüm hırsızlıkları, arsızlıkları yapan yol arkadaşlarıyla dalaşma peşindeler. Türkiye'yi nereye getirdiklerini hep birlikte görüyoruz. 7 Haziran'da bunların dersini hep birlikte vereceğiz. CHP Emekçilerin haklarını veren bir partidir. Emekçiler bize oy verse de vermese de bu böyle olmuştur. Geçmişte de emekçilerin haklarını savunduk, bugün de savunuyoruz, yarın da savunacağız. Tersane işçilerinin sorunlarında ilk önce CHP ilçe örgütleri ve Ünal kardeşimiz vardı. Maden işçilerinin her türlü sorununda Ünal kardeşimiz vardı. Ne AKP vardı, ne MHP vardı. Hema işçilerinin her türlü eyleminde gece 12'de de yanlarında durduk. Sabah 6'da da maden işçileriyle omuz omuza durduk. Zonguldak'a da yürüdük. CHP'den başka, CHP ilçe başkanından başka kimse yoktu. Ne AKP vardı ne de MHP. Çünkü emekçilerin haklarını savunmak, sömürüye karşı durmak CHP'nin en temel görevidir. Yine merdiven altlarında çalıştırılan Tekstil işçilerinin de yanında olduk. Olmaya da devam edeceğiz. Belgeler ortada. 7 Haziran'da CHP iktidar olacak, Zonguldak'ta da birinci biz olacağız. Zonguldak'ta madencilerin, tersane işçilerinin, tekstil işçilerinin sözcüsü biz olacağız" dedi.
Toplantıya, Ankara'da bulunan Ünal Demirtaş'a ait Pozitif Hukuk Bürosu'nda çalışan avukatlar, CHP yöneticileri ve partililer katıldı.
Haber : Değişim Haber Merkezi
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor































