Mekânsız
02 Eylül 2013 09:02:14
Karanlık bir odanın, mazinin isimsiz fotoğraflarıyla aydınlattığı, sorguladığı geçmiş ile gelecek, gerçek ile hayâl arasındaki sınır ihlallerinin ilgi alanları içinde zihnin mekânla buluşması. Herhangi bir ana tanıklık eder. Oysa herkesin tanıdık dünyaları vardır bir yerlerde kesiştiği, çocuklukta dinlediğimiz hikâyelerden, masallardan kalma bir yerleri. Doğum, yaşam ve ölüm çizgisinde çalışmanın, üretkenliğin, yeninin, özgünlüğün deneyim ve değişimin dönüşüme duyusal algıdan geçtiği yerleri. Belleğin geçmişe açtığı savaş yerleri. Duyuş ve düşünüşteki "âh şimdi orada olmak vardı" denilen, iç çekişin özlem yerleri. Aklın iç dünyasında yer değiştiren mobilyaların estetize edilmiş dekorları. Yeni bir hayat yaratma çabasının odalara sığmayan telaşıyla görünenin, görünmeyene karıştığı özgürlük alanları...
Bu örnekler özünde yatan aslında sanat koşullarını oluşturmaya çalışan sanatçıların kendilerini sessizliğe, dilsizliğe çağıran somut çözümlemelerin mekânların büyüsünde yüzleşiyor olmasıdır. Bir şair için şiirinin ömrü nerede konumlanmıştır? İnsan doğasını üretici doğaya sevk edecek ortamların var oluşu nasıl gerçekleşir? İçinde bulunulan yerin etkisiyle bir var olma tarzı nasıl gelişir? Sanatçının becerinde yatan üretim sanatın hangi sahnesinde öyküleşir? Sanata mahsus bir ruh evinin varlığı yaratıcılığın doğuşuna olanak tanır esiri altına alırsa sanat, sanatçı ve mekân üçlüsündeki alanları korumak en doğru yol haritasıdır.
Düşünmek için, yaratılan ortamlar daha da tepede, ıssız bir noktada, parkta, çölde, ormanda değişik kentlerde, sokaklarda düşünce merkezlerini çağıran neresi varsa orada olan bu sonsuz boşlukta. Tüm varlıkların içinde bulunduğu bu sınırsızlıkta...
İnsan bilincinden ve iradesinden bağımsız, bir gerçekliğin içinde olmak, dış duyarlılıktan içe kendi tabiatına yönelerek mutlak mekândan göreli mekâna geniş ve sınırları bir şekilde ayrılan bir algı olarak karşımıza çıkmakta. İçinde bulunulan bir mimariyi çevreleyen, doğal ve yapay sınırlayıcılık bize Gaston Bachelard'ın Mekânın Poetikası adlı yapıtında "Yalnızca anılarımız değil, unuttuklarımız da içimizde barındırılmıştır. Bilinçsizliğimiz barındırılmıştır. Ruhumuz bir oturma yeridir. Ve evleri, odaları sürekli anımsayarak kendi içimizde oturmayı öğreniriz" sözlerini anımsatmıştır. Bu kitapla insanın dünya köşelerinde, evin ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu, fikirleri, huzuru ve hülyaları birleştirici bir rol oynadığını ve değerlerini korunmasında olanak sağladığını düşünürüz.
Bulunduğumuz ortamla birlikte oluşturduğumuz evren, ruhun sınırında can bulur. Aslına bakarsınız hayâl ettiğim mekânım kendi mekânsızlığımdan başka bir şey değildir. İnsan biraz da böyle yaşayarak mutlu olabilir.
ETİKETLER : Yazdır
Bir yayıncıya böylesi bir yaklaşım da ilk kez görüyorum. Çok komik geldi bana:))))
Palmiye yayınları olarak gazeteci, yazar, şair arkadaşlarımıza bir imkân sunuyoruz. Destekli yayıncılık kapsamında yazılarınızı kitaba dönüştürebiliriz. Siz yazın biz basalım yayınlayalım. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.
İletişim bilgilerimiz:
bilgi@palmiyeyayinlari.com
https://www.facebook.com/palmiyeyayinlari
Tel: 0555 2915061-0539 3602045
- s.
- 1
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com