DEMİRTAŞ DOKUNULMAZLIKLAR KONUSUNDA NET KONUŞTU
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, "Ben buradan açık söylüyorum, genel merkezimizin görüşü doğrultusunda kürsü dokunulmazlığı haricinde başka dokunulmazlık olmamasını düşünüyorum. Bu değişikliğe de genel merkezimizle beraber evet diyeceklerden biriyim" dedi.
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, "Ben buradan açık söylüyorum, genel merkezimizin görüşü doğrultusunda kürsü dokunulmazlığı haricinde başka dokunulmazlık olmamasını düşünüyorum. Bu değişikliğe de genel merkezimizle beraber evet diyeceklerden biriyim" dedi.
Demirtaş, Akbirlik Akaryakıt sponsorluğunda Değişim Radyo'da yayınlanan, Gazeteci Hüseyin Aksakal'ın hazırlayıp sunduğu Dünya Hali Programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Demirtaş, 1 Kasım seçimlerinin ardından görev alanlarının belli olduğunu, bu kapsamda TBMM ihtisas komisyonlarından sağlık, aile, çalışma komisyonuna seçildiğini ifade ederek "Sağlık Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Sağlık bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığı olmak üzere üç bakanlığın faaliyetleri kapsamında görev yapıyor. Tüm alanlardan sorumluyuz ama özelde çalışma bakanlığının alanına giren faaliyetleri takip ediyoruz" dedi.
Demirtaş şöyle konuştu:
"Kamuda taşeron işçilerin kadroya alınması vaadi bizim vadimizdi. AKP bunu 7 Haziran'da kabul etmemişti ama 1 Kasım seçimlerinde yanlış yaptıklarını gördüler. Biz de alacağız dediler. Geçenlerde Başbakan "Tüm taşeron işçilerini kadroya alacağız" diye vaatte bulundu ama bu konuda meclise gelen bir çalışma yok. Gelirse grubumuz adına kendi bakış açımızı yansıtmaya gayret edeceğiz.
Kıdem tazminatı, çalışma hayatına 1936 yılında girmiş bir kavram. Atatürk'ün, CHP'nin işçilere bir hediyesidir. O tarihte her çalışılan yıla karşı 15 günlük ücret ödeniyormuş ama ilerleyen yıllarda işçi sınıfının büyümesiyle, dünyadaki gelişmelere paralel olarak kıdem tazminatı sürekli işçi lehine gelişmiş. 1975'teki koalisyon hükümetinde bu yılda bir aya çıkarılmış. Faydalanma koşulları geliştirilmiş ama bir tavan konulmuş. İşverenler 1950'li yıllardan itibaren kıdem tazminatını fona devredilmesini savunmuşlar, görüş ifade etmişler. 80 darbesinden sonra da bazı değişiklikler olmuş ama bakıldığında netice itibarıyla bugünkü noktaya gelmişiz. Kkıdem tazminatını tüm işçileri kapsayacak bir model ihtiyacı var. Bu faydayı sağlayabilmek için de kıdem tazminatını tamamen yok edebilecek ve işçileri kazanılmış haklardan geri götürebilecek bir uygulamaya yol açmamak gerek."
"ÇALIŞANLAR DEVLETE BORÇ VERİYOR"
Hükümetin bir yıla karşılık kıdem tazminatını yirmi güne,
onbeş güne düşürmeye çalıştığını belirten Demirtaş şöyle dedi:
". İşsizlik sigorta fonu 2000 yılında bizim önceki dönem genel başkanlarımızdan
Bülent Ecevit'in MHP'yle birlikte çıkardığı yasayla getirilmiş. Geçen ay sayın
Süleyman Soylu'ya sorduğum önergenin cevabını aldım. İşsizlik fonunda 132 milyar
lira birikmiş. Bu çok büyük bir rakam. Türkiye bütçesinin üçte biri. 94 milyar lira fonda para var. Kullanılmamış.
Bunun 10,5 milyarı işçiye verilmiş. 134
milyara karşılık 10,5 milyarı işçiye verilmiş. İşsizlik sigortasından
yararlanma koşulları ağır, miktarı küçük, süresi kısa. Bununla ilgili kanun
teklifi verdim. Niye 6 ay, bunu 12 ay yapalım, Türkiye'de iş bulmak kolay değil
dedim. Miktar neredeyse en fazla asgari
ücretin dörtte biri. Asgari ücret bin üçyüz lira, niye bin lira yardım
yapıyorsun. Devlet, siyasi iktidar burada bir cimrilik yapıyor. İşsizlik
Sigortası fonundaki parayı işsize vermek istemiyor. GAP'a özel bir madde
çıkarmışlar, 12 milyar lira para vermişler. Amacı dışında birçok alanda
kullanmışlar. İşkur personelinin maaşını niye sigorta fonundan ödüyorsun?
Bırakın onu 94 milyar lira nerede değerlendiriliyor? Yüzde 91'i hazine
bonolarında, yüzde 9'u da kamu bankalarında. Yani aslında bu parayı siyasal
iktidar kamu borçlarını kapatmak için kullanıyor. 94 milyarı işçiye verecek,
para yok. Hazine bonosunda. İptal edip bozdursa, başka yerden borç bulacak.
İşçi devlete borç veriyor. 12 milyon 800 bin çalışan devlete borç veriyor.
Kediye ciğer emanet edilir mi diye bir laf var. Kıdem tazminatından dolayı bu şekilde itirazlar var. İşçi sendikalarıyla görüşüyoruz. DİSK Kıdem tazminatı fona devredilirse meclisi işgal ederiz diyor. Türkiş Başkanlar Kurulu kararı var, 'Kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimiz' diyor. Bırakalım onu yandaş bilinen Hak İş bile kıdem tazminatının bu koşullarda fona devredilmesine karşı açıklamaları var. İşveren sendikaları bile bu şekilde fona devredilmesine karşı. Bunu kim istiyor, Hükümet. Neden koro halinde istiyorlar? Bu işçinin, işverenin sırtından kıdem tazminatını alıp, istedikleri şekilde hazine tahvili ve kamu bankasında tuttuk diyerek bu parayı kullanacaklar. On sene sonra fonda para kalmamış, bunu kaldıralım diyecekler."
ZONGULDAK'TA EKONOMİ DİBE VURMUŞ
Zonguldak'ın çok büyük sorunlarla boğuştuğunu, boğuşmaya da devam ettiğini ve iktidarın bu sorunlarla mücadele edecek bir irade göstermediğini ifade eden Demirtaş şöyle devam etti:
"Zonguldak'ın en büyük sorunlarının başında işsizlik geliyor. Dibe vurmuş bir ekonomi var. Bunu canlandırmak için iktidar bir şey yapmıyor. Tam tersine Zonguldak'ı daha da dibe götürecek politikalara devam ediyor. Bunda Zonguldaklıların da bir hatası var. 1 Kasım'da Zonguldak'ı bu kadar geriye götüren bir iktidara destek verdiler bunu anlayamıyorum. Bir vatandaş geliyor, AKP'yi savunuyor, üç işsiz oğlum var diyor, elektrik kesiliyor, suyumuz yok diyor. 14 yıldır iktidardalar niye bu sorunlar çözülmedi demesi gerekiyor. Zonguldaklıların bunu sorgulaması lazım. "
"FATURAYI NİYE ZONGULDAKLI ÖDÜYOR"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na soru
sorduk, Suriyelilere bugüne kadar ne kadar para harcadınız diye sorduklarını
belirten Demirtaş şunları kaydetti:
" Verdiği cevap şu: 10 milyar dolar Suriyelilere harcanan para var. TL'ye
vurduğunuzda 30 milyar lira yapıyor. 55 bin konutluk yapıyorlarmış Kilis'teki
göçmenlere. Senin yanlış dış politikanın faturasını Zonguldaklıya niye
ödetiyorsun. Oraya on milyar dolar buluyorsun, Zonguldak'a niye bulamıyorsun.
TTK'nın beş bin norm kadro açığı var oraya al. Türkiye'de 2014 yılında 33
milyon ton taşkömürü tüketilmiş. Bunun sadece 1,8 milyon tonu Zonguldak'tan
çıkarılmış. Geriye kalan 31 milyon tonu ithal edilmiş. İhtiyaç var mı kömüre,
var. Termik santraller bile TTK kömürü kullanmıyor. Güney Afrika'dan, Rusya'dan
kömür getiriyor. O zaman o santrali neden Zonguldak'a yaptın? O kadar yanlış politikaları
var ki iktidarın pes diyorum. Her sene 5 milyar dolar parayı başka ülkelere
veriyorsun. Kendi kömürün dururken bunu çıkarmıyorsun, Kolombiya'dan kömür
ithal ediyorsun, Güney Afrika'dan kömür
ithal ediyorsun."
Demirtaş, TTK'nın peyderpey özelleştirileceği iddialarının olduğunu, ilk özelleştirmenin Kozlu'da yapılacağının söylendiğini belirterek, "Bakana bunu sorduk, henüz cevap vermedi. TTK'nın limanını satalım diyorlar. Adrese teslim yapacaklar mı, bunları sorduk. Kandilli Alacaağzı ocağını TTK işletse daha doğru olur ama ihaleye çıkartacağız diyorlar. Niye çıkartmıyorlar. Niye bir an evvel buranın ihalesini tamamlamıyorsun veya kendin işletmiyorsun? Bunları sorduk ama üç soru önergesine de cevabı gelmedi."
Bazı gazetecilerin bilgi eksikliği nedeniyle yanlış ifadeler
kullandığını belirterek şunları söyledi:
"Halk adına iktidarı denetleme görevi yapar muhalefet. Bu mekanizmadan biri de
soru önergeleridir. Zaman zaman bakanlar hakkında gensoru da veririz. Araştırma
önergeleri veririz. Bazı gazeteci arkadaşlarımız muhalefet milletvekilleri
sadece soru önergesi veriyor diyor. Ne yapacaktık. Bize bu görevi anayasa
vermiş. Ne yapacağız, iktidarı dövmeye mi kalkacağız. Tabii ki soru önergesi
vereceğiz, kanun teklifi vereceğiz. Bunu yapmazsak görevimizi yapmamış oluruz."
"DİYARBAKIRLI DA HUZUR İSTİYOR"
Ağustos ayında terör olaylarının başladığını ifade eden Demirtaş, o günlerde bunun daha kötü sonuçları olacağını, AKP ve PKK'nın terör üzerinden siyasi rant devşirmeye başladığını gördüklerini belirterek şunları kaydetti:
"2014 yılında 280 üstünde operasyon izni isteniyor. Yedi sekiz tanesine ancak izin veriliyor. Şehirlere PKK yığınak yapıyor, dağa adam devşiriyor; aileler eylem yapıyor, 'Çocuklarımızı PKK kaçırdı' diyor, feryat ediyor. PKK yol kesiyor, vergi topluyor, mahkeme kuruyor. AKP sayın cumhurbaşkanının talimatıyla bütün bunları görmezden geliyor. Terörle mücadele eden askerleri Ergenekoncu, balyozcu diyerek yaftalamış, içeri tıktırmışsın. Güvenlik görevlilerinde moral kalmamış. Bu noktaya taşımışsın. İmralı tutanaklarını okuyorum, dehşet verici ifadeler var. Eski Mit Müsteşarı, gerekirse ben de dağa çıkarım diyor. Çiçeklerle karşılıyorlar, ayaklarına savcı gönderiliyor. Lojistik destek veriliyor, hendekler kazılıyor, operasyon izni verilmiyor. Buna kim zemin hazırlıyor, hükümet zemin hazırlıyor."
CHP Heyetiyle gerçekleştirdikleri Diyarbakır ziyaretini de aktaran Demirtaş oradaki tablo hakkında "Diyarbakır'daki vatandaşımız, AKP'nin hukuksuz uygulamaları ve PKK terörü arasında sıkışmış durumda. Oradaki vatandaşlar öncelikli olarak huzur, barış istiyor. Kimse işinden olmak istemiyor, can güvenliği olmayan bir ilde yaşamak istemiyor. İş istiyorlar, aş istiyorlar, huzur istiyorlar" ifadelerini kullandı.
DOKUNULMAZLIK MESELESİ
Demirtaş, "Dokunulmazlık konusunda sizin ve öbür partilerin
tavrını nasıl değerlendirirsiniz" sorusuna şöyle cevap verdi:
"Dokunulmazlık tartışmasına Ankara'daki 29 asker ve vatandaşın yaşamını
yitirdiği, meclisin 300 metre mesafesinde bir güvenlik faciasından sonra
terörist cenazesine taziyeye giden Tuğba Hazer tarafından yapılan ziyaretten
sonra AKP'den açıklamalar geldi. Tartışma terör olayları yüzünden zor durumda
kalan AKP tarafından ortaya atıldı. Dokunulmazlığı kaldırmak için Anayasa'nın
83 maddesi nasıl yapılacağını ortaya koymuş. 276 milletvekiliyle istediğiniz
her milletvekilinin dokunulmazlığını k aldırabilirsiniz. AKP'nin 316
milletvekili var. İstediği anda Tuğba Hazer'in, istediği HDP'linin, CHP'linin
dokunulmazlığını kaldırabilir. 17-25
Aralık'ta ihaleye fesat karıştıkları ayan beyan olan bakanlarla ilgili olaylar
var, bunları niye gündeme taşımıyorsun? Bunda bir samimiyetsizlik var. Bilerek
Anayasaya aykırı bir teklif getiriyorlar. En doğru politikayı izleyen CHP bu
konuda. 2002'den beri, seçim beyannamemizde yolsuzluğa, teröre bulaşan,
hırsızlık yapan, ihaleye fesat karıştıran milletvekilinin dokunulmazlığı
olmasın denildi. Genel merkezimiz üç teklif götürdü AKP'ye. Üçü de anayasaya
uygun, akla yakın öneriler. Üçünü de kabul etmediler. Samimi olarak
dokunulmazlığı kaldıralım değil amaçları. Bir ay sonra bunlar hiç yaşanmamış
gibi geri vitese takacaklar. Anayasaya aykırı madde getirmelerinin nedeni
CHP'yi zor durumda bırakmak. CHP ve HDP yanyana diyebilmek için bunu
söylüyorlar. Anayasaya aykırı, yasaya aykırı dahi olsa biz buna evet
diyeceğiz."
"BENİM DE FEZLEKEM VAR"
CHP Milletvekili, "Yasaya aykırı bir yasaya nasıl evet diyeceksiniz" sorusuna ise, "Getirilen anayasa maddesinin anayasa aykırılığını anlatıyorum. Başbakan, bakanlar milletvekili değil mi? Getirdikleri teklifte sayın Faruk Çaturoğlu'nun dokunulmazlığı kalkacak, ama yolsuzluğa bulaşmış olan bakanların dokunulmazlığını kaldırmıyorlar. Bizde büyük hırsızlıkları bakanlar yapar, güç onun elinde çünkü. Biz bunun anayasaya aykırı olduğunu söylemeyelim mi? Milletvekili dokunulmazlığını kaldıracak olsalar, getirirler meclise, 276 oyla dokunulmazlığı kaldırırlar" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 39 fezlekeyle en
fazla fezlekesi olan CHP milletvekili olduğunu ifade eden Demirtaş şöyle devam
etti:
"Benim hakkımda da bir fezleke var. Kalksın, itirazım yok. Ben tam tersine
yargılanmak isterim. Üzerime bir şey yapışacağına yargılanayım daha iyi. Ben
yargılanmak isterim. Başka arkadaşlarımız da var. Ama partimizde kalkmasın
diyenler de var. 316 milletvekilleri
var, anayasayı değiştirmek istiyorlar. Bunun için de 375 civarında oya
ihtiyaçları var. 40 MHP'nin oyu var.
CHP'den 30 vekil çıkmayacak mı kalksın diyen. Ben buradan açık söylüyorum,
genel merkezimizin görüşü doğrultusunda kürsü dokunulmazlığı haricinde başka
dokunulmazlık olmamasını düşünüyorum. Bu değişikliğe de genel merkezimizle
beraber evet diyeceklerden biriyim. Bu şekilde yaklaşan vekillerimiz de
çoğunlukta CHP'de."
"MİLLETVEKİLİ BELEDİYE BAŞKANIYLA KARIŞTIRILIYOR"
Ünal Demirtaş, Ereğli'ye çok az geldiği eleştirilerini nasıl
değerlendirdiği sorusuna, "Beş defa gittiğiniz yere altıncı kez gitmediyseniz
gelmedin diyorlar. Bir köye üç defa gittim, vatandaş yolda durdurdu, gelmedin
dedi. Ben üç defa gittim dedim, ben görmedim diyor. Herkese kendini gösterme
gibi bir kaygınız yok. Önemli olan Zonguldak için çalışıyor mu çalışmıyor mu,
ülke için çalışıyor mu çalışmıyor mu? Biz bunların hepsini yapıyoruz. Bir
saniyemiz boş değil. Parlamento çalışmaları zaten haftanın üç günü sürüyor. En
erken çalışma akşamı, 11-11,30'da bitiyor. Telefonumuz hep açık, seçmenimiz
ziyaretimize geliyor. Fırsat buldukça hem Ereğli'ye, Zonguldak'a geliyorum"
şeklinde cevap verdi.
Kendisinin Türkiye milletvekili olduğunu, Zonguldak'ta da sorumluluğu olduğunu
ifade eden Demirtaş, "İktidar milletvekilleri gece gündüz burada mı? Bir
milletvekilinin asli görevi burada
sürekli vatandaşlarıyla her gün görüşüp sohbet midir, parlamentodaki
görevlerini yapması mıdır? Burada milletvekili ve belediye başkanlarını
karıştırıyor vatandaşımız" ifadelerini kullandı.
Kandilli Belediye Binasının ruhsat problemi ile ilgili yorumlarda bulunanlara ilişkin sorulara ise Demirtaş, "Vatandaş yorum yapmış, telefonlarımız ortada, varsa belgesi bakar değerlendiririz. Bunu bize aktaracağına, etrafa yorum yapıyorsa ben bu arkadaşta sorun ararım." cevabını verdi.
Demirtaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılımıyla, sivil toplum kuruluşlarına yönelik toplantıya katılanlara ve emek verenlere teşekkür etti.
CHP Milletvekili, programın ardından Değişim çalışanlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Haber : Hüseyin Aksakal
ETİKETLER : Yazdır