Büyük kavga… Çok sayıda ekip sevk edildi…
  Ağaçtan düştü…
  Feci kazada 2 kişi öldü!
  Başkan Ünlüer ve Yönetimi de katıldı
  İşçi servisine çarptı!
  Kontrolden çıkınca!.....
  FRENİ PATLAYINCA!.......
  Feci kaza…
  Refüje çıktı!....
  Talihsiz genç ölü bulundu
16 Aralık 2025 Salı
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
ÖLÜM YAŞAM ZAMAN ÜÇLEMESİ

ÖLÜM YAŞAM ZAMAN ÜÇLEMESİ
01 Temmuz 2013 10:49:14

Yazar :

  • Whatsapp ta Paylaş

Şu anın geçmiş olmasına yol açan, süre dediğimiz, zaman kavramının insan hayatına olan etkisini düşünmeden edemiyoruz. Tüm detayları, öncesi, sonrasıyla başlangıç ve bitiş gibi ilişkilendirdiğimiz değişmeyen ayrılmaz bütünlükle ki dün bugün yarın gibi an dilimlerinin kendisinin parçası olduğu süreklilik içinde bölünmezliği ile maziyi şimdiye, şimdiyi geleceğe bağlayan bir köprü vazifesinde. Ya da zihnin var olanlarını bir bütün olarak ve birden kavrayamaması sonucu olayların, süreye bağlı olup, sürenin olaylara bağlı olmadığını ileri süren bir anlayışı, bir ilişkiye göre art arda gelen olayların düzeni olarak da tanımlayabiliriz zamanı. Deneyimin zorunlu bir koşulu olarak da. Temel gerçekliği içinde görerek de. Tıpkı mekânlar gibi öznel ve nesnel yansıması açısından da ele alabiliriz. Göreli zaman, mutlak zaman, ebedi zamanların anlayışında da geliştirebiliriz zamana bakış açımızı. Oysa benim asıl ilgilendiğim, yaşadığımız sürecin yanı başında çok daha derin anlamlar yüklü saatle, takvimle ilgisi olmayan, kısacası ölçülebilir olmayan, sonsuzluk hissi uyandıran havasının içindeki soyut kavramın, sanata denk düşmesidir.

İlgilendiğiniz sanatla, zaman mefhumunu kaybeder, duyguları, güzellikleri bu yekpareliğin içinde ikinci zamanların buluşması gibi algılarsınız. Ama yine de, zaman deyince, durmayan akışına karşı çaresizliğimiz karşısında yalnız hissediyoruz kendimizi galiba. Oysa ne çok yapılacak iş vardır. Okunacak, yazılacak, görülecek, gezilecek ve tüm bunları ömrümüzün kalan kısmına sığdırabilmek...

Bu düşüncelerin ezeli aynasında nasıl da geçiyor zaman. "Hey yıllar yenilmedim size" diye mırıldanmanın bir cazibesi de kalmıyor işte. Senelerin geçişine aldırış etmesek de, yaş alma duygusunun önüne geçemiyoruz ne yazık ki. Bunu yaşlılık sınırına girmediği ile övünen atmış iki yaşındaki "Yaşlılık" kitabının yazarı Simone De Beavur'dan yaşlılığın tarihsel serüvenini okurken daha iyi anlıyoruz. "Ben kendi hesabıma, otuz yaşından sonra beden ve kafa gücümün artmaktan çok azaldığından, ilerlemekten çok gerilediğinden eminim" diyen Montaigne'den daha gerçekçi yanıtlar alıyoruz. Yine "İnsan yaşamını bir güne benzetecek olursak, yaşlılık en sıkıcı zamandır" diyen, Cesare Pavese'den, Vedat Günyol'un yaşlılığı ölümün habercisi olarak algıladığı yazısında "Ben bugün seksen beşime bastım (...) hâlâ neyim, ne değilim biliyorsam gözüm çıksın (...) Ben ne olacağımı biliyorum: kara toprak" sözlerinden hareketle yaşamın değerini bilme, ona sımsıkı tutunma ihtiyacını da geçen zamanlara borçlu olduğumuzu hatırlamak gerekir.

"Gençlik hayattan o kadar müstakil, o kadar tek başına bir şey ki... Fakat bunu anlamak için insanın biraz yaşlanması lazım" diyen Tanpınar da gençlikten sonra, su gibi akışına gönderme yapar zamanın. "Kimse yaşamayı, yaşlı bir adam kadar sevmez" derken Sophokles, gençliğin taptaze, cıvıl cıvıl çağına derin iç çekme yerine, âsude zamanların tadını çıkarmanın hoşluğuna dem vurur. Yeter ki insan, hangi yaşta, hangi koşulda ve hangi çağda olursa olsun ruhunu harabeye çevirmeden yaş alsın. Zamana en güzel fotoğrafıyla veda edebilmek meydan okuyabilmek için.

İşte sanatın zamanla ilişkisi, her sanatçıya farklı etkiler bırakmış. Kısa, akıcı, zevkli, ibretlik, kederli ümitli ne varsa hür anların üretkenliğine sundukları eserlerini hayal iklimlerinde sonsuza kadar yaşatmışlardır. Ama bu yolculuklarını en hassas zamanlarında yapmışlar, ölümsüz dizelere imza atmışlar, tarifsiz lezzetlerini ilkyaz meyveleri gibi taptaze serinlikte, düşleriyle sarıp sarmalayarak, ısıtmışlardır benliklerimizi. Hayat mı zamanın önünde yürüyor, zaman mı hayatın bilmiyorum. Bildiğim her dakikayı, kendi inşa ettiğimiz adacıklarda yaşıyor, oradan bakıyor, gözlemliyor yine kendi içine geri dönüyor olmamızdır. Zamansa tüm renklerini, o adanın etrafında dolanarak geçiriyor, bizse hissiyatımızın olanca zenginliğini, zamana karşı har vurup harman savurarak geçiriyoruz. Oysa zamanı bütün bir coğrafyaya benzetirsek, sanatla güzelleştirmeye çalıştığımız ovalarına, ırmaklarına, gökyüzüne, içinde kim bilir ne fırtınalar kopan dağlarına, ormanlarına, yağmurlarına, türkülerin mayasından ses verir dizelerin inceliği ile coşar, karakalem çizilmiş resimlerin insan yüzlerindeki kıvrımlarına eşlik ederek aklımıza düşürdüklerimizle gün yüzüne çıkarırken ruhumuzdaki sessize karşı duran volkanı alevlendirebiliriz. "Sanat eserleri, okuduğunuz yazılar, sonsuz yalnızlıklar içindedir" der Rilke. Bu yalnızlığa şiirle eşlik eden şairlerse, denizlerin en derinlerine dalıp çıkardıkları incilerle kelimelerin teline dokunarak hoplatırken yüreklerimizi şiir atlasını genişletirken dilinin sınırlarını da zorlamış olurlar.

Yalnızlığın bereketli zamanları, onların elindedir adeta. Düş odaları o kadar geniştir ki, içinizi yakan ışıkların altında en uygun yeri bulursunuz kendinize. Anlatılamaz bir büyüdür şiir. Yalnızdır evet. Yalnızlıkları bize benzer çok kere. Hepimiz şiirlerin bir parçası değil miyizdir aslında? Şairlerin, kesişme noktalarından ses verdikleri zamana karşı, ölümle yaşam bağlarını şu dizelerle perçinler Yahya Kemal: "Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya / Rûh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya" Yine şairin başka bir anlatımıyla ölüm, "bir başka musikiye geçiş"tir. Mevlâna ise "Kötü idiysek, geçtik gittik kötülüğümüzle / İyi idiysek, hayırla anın bizi / Zamanın terk eri olsam bile, / Bir gün gidersin sen de tek tek gidenler gibi" dizeleriyle yaşamda nefes alıp verirken nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğine işaret eder. Ve ölüme inat, zamana inat içimizden geldiği gibi yaşamak Hayyam'ın dizelerinde hayat bulmamış mıdır? "Her şeyi düzene koymuşun gibi yaşa / İçindeymişin gibi yemyeşil bir sevincin / Sanki geçimin falan yolunda, / Çiğ gibi oturdu say yeşillikte bir gececik / Kalkıp gidiyor gibi sabahleyin"

Şiirde zaman denilince aklımıza ilk düşen şair şüphesiz Ahmet Hamdi Tanpınar'dır. Onun bir kültürün, bir medeniyetin, bir lirik anlayışla yazdığı, bizlere okur olarak nasıl bir dünya resmini çizdiğinin de ipuçlarını veren ve Antalyalı Genç Kıza Mektubunda şiir halinin kozmosla nasıl bütünleştiğini adeta bir ruh daralması ile birlikte rüya halini birleştirmesi bakımından çok önemlilik arz eder. Bir büyük arzunun da yakalanması açısından insanın hayatının parçalardan ibaret olduğunun altını çizen trajik bir varoluş meselesi olarak bakılması gereken "Ne İçindeyim Zamanın" şiirinden şu kısa dizelerle yazımı sonlandırmak isterim:

"Ne içindeyim zamanın,

Ne de büsbütün dışında;

Yekpâre, geniş bir ânın

Parçalanmaz akışında."

Bu Yazı Toplam 2848 Defa Okunmuştur

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

     Diğer Yazıları


    • ÇOCUKLARIN BOYUNA GÖRE DİZ ÇÖKEBİLMEK
      18-08-2014 | 22 : 56 01
    • ŞİİRİN MELODİSİ
      30-03-2012 | 09 : 29 28
    • İÇİMDEKİ DENİZ
      25-11-2013 | 12 : 38 43
    • TÜRK ŞİİRİNİN UÇARI ŞAİRİ METİN ELOĞLU
      01-12-2012 | 15 : 41 07
    • MESELE ODUR Kİ...
      06-05-2013 | 09 : 28 49
    • İÇSEL ACILARI DİNDİRME ŞEKLİ DETAYLARDA SAKLIDIR
      21-02-2012 | 17 : 13 27
    • EDİP CANSEVER'E BİR HAYATIN KIYISINDAN MEKTUP
      06-11-2012 | 15 : 17 15
    • Mekânsız
      02-09-2013 | 09 : 02 14
    • BERNA OLGAÇ İLE SÖYLEŞİ "DUMAN" ALTI ŞİİRLER
      07-04-2014 | 18 : 02 22
    • AŞK ÇIĞLIKLARI
      08-01-2013 | 08 : 43 43
    • İPEK TENDE KADİFE SIYRIKLAR...
      15-10-2012 | 15 : 28 08
    • ÖLÜM YAŞAM ZAMAN ÜÇLEMESİ
      01-07-2013 | 10 : 49 14
    Tüm Yazıları

     Köşe Yazarlarımız


    • doğan  yıldıztan
      doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • UĞUR DEMİROĞLU
      UĞUR DEMİROĞLU
      HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
    • Hasan Vehbi Ersoy
      Hasan Vehbi Ersoy
      DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
    • Semih ÇOLAK
      Semih ÇOLAK
      SEÇMEN NE DEDİ?
    • Konuk Yazar
      Konuk Yazar
      Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
    • Uğuralp CİVELEK
      Uğuralp CİVELEK
      “Bu bir suç duyurusudur”
    • Özkan Doğan
      Özkan Doğan
      YEREL RADYO VE REKLAM
    • Şenol AZMAN
      Şenol AZMAN
      “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    • Merve KIRAN
      Merve KIRAN
      KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
    • Özge CERRAH
      Özge CERRAH
      ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
    • İsmail DEMİREL
      İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Harun KARA
      Harun KARA
      ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
    • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      SEVGİ ASLA YETMEZ!
    • Dilek Şen Karakaya
      Dilek Şen Karakaya
      KAYIP-YAS SÜRECİ
    • Hamdi Güner
      Hamdi Güner
      DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
    • Hüseyin Aksakal
      Hüseyin Aksakal
      HAVADAN SUDAN…
    • Elif Yapıcı
      Elif Yapıcı
      ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
    • Durul Mert M.A Ed.
      Durul Mert M.A Ed.
      İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
    • Kudret Yavuz Eren
      Kudret Yavuz Eren
      Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

     Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedide Robotik Cerrahiler: Geleceğin Tıbbına Açılan Kapı
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
             

    © degisimmedya.com

     İletişim Bilgileri
     Künye
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
    •   ASAYİŞ
    •   EĞİTİM
    •   GÜNCEL
    •   KÜLTÜR
    •   KULİS HABER
    •   SİNEMA
    •   TEKNOLOJİ
    •   TÜRKİYE
    •   DÜNYA
    •   FOTO GALERİ
    •   VİDEO GALERİ
    •   YAZARLARIMIZ
    •   GÜNÜN HABERLERİ
    •   Arşiv
    Tel : 0 372 322 27 30

    E-posta: info@degisimmedya.com