Büyük kavga… Çok sayıda ekip sevk edildi…
  Ağaçtan düştü…
  Feci kazada 2 kişi öldü!
  Başkan Ünlüer ve Yönetimi de katıldı
  İşçi servisine çarptı!
  Kontrolden çıkınca!.....
  FRENİ PATLAYINCA!.......
  Feci kaza…
  Refüje çıktı!....
  Talihsiz genç ölü bulundu
15 Aralık 2025 Pazartesi
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
TÜRK ŞİİRİNİN UÇARI ŞAİRİ METİN ELOĞLU

TÜRK ŞİİRİNİN UÇARI ŞAİRİ METİN ELOĞLU
01 Aralik 2012 15:41:07

Yazar :

  • Whatsapp ta Paylaş

Bir sanatçının kızı olarak, gözlerinizi dünyaya açtıysanız eğer, size öğretilen değerlerin, hayat görüşlerinin, estetik kaygıların, icra edilen sanatın özgünlüğünün önemini kavramadaki çabalarınızın yaşadığınız ortama uyum sağlama konusunda çekeceğiniz sıkıntıların aşikârlığı böyle bir yaşama pek de hoş gelmediğinizi gözler önüne sermede gecikmiyor ne yazık ki! Çünkü sanatı ve sanatçıyı anlamak, anlamlandırmak, etkilemek, etkilenmek konusu, hayata karşı kendinizi yabancılaştırmak manasına geliyor öncelikle toplumumuzda. İç dünyanın yansıttıklarını, dış dünya görmezden geldiğinde yalnızlık kavramını anlamaya gerek kalmadan bunun birebir içinde olup yaşamış babanızı düşünmeniz yeterli oluyor. Bundan ötürü bu duygulara ortak olmuş tüm sanatçıların, varoluşsal serüvenlerini büyük bir merak ve ilgiyle takip etmek, ruhlarına yaklaşabilmek arzusu içinde olarak, yaşamımı sürdürürken ressam Chagal'in "sanatçının itibarı bu dünyada merak duygusunu ayakta tutma görevinden gelir" sözünü onaylıyor ve Türk şiirinin bıçkın ve uçarı unvanlı ironik dilin ustası, aynı zamanda ressamlığın dilini şiirinin renklerine katmayı başarmış şair olan Metin Eloğlu'ndan bahsetmek istiyorum. 1927 yılında İstanbul Çamlıca'da hayata merhaba diyen, asıl adı Mehmet Metin olan Metin Eloğlu'ndan.

Garip şiirinin açtığı yolda, kendi olmayı, sözcüklere olan hakimiyetine borçlu olan şairin ressam yönü yaşamına sağladığı geçim kaynağı olması yanı sıra şiirinin diline, çizgisine uzun yıllar dostluk, kardeşlik edecek, son nefesine kadar ayrılmaz bütünlük içinde ilerleyecek, sanatına bu iki yoldan can verecek olsa da şiirini resminden daha ön planda tuttuğunu şu sözlerinden anlıyoruz: "- Renk/ çizgi/ istif bitişikliğindeki anlam özelliği ile, iki sözcüğün yan yanalığındaki "meram anlatma" yöntemi, yordamı apayrı elbette... Bu yapısallığın gerektirdiği özende, birinden birini ertelemek bence zorunlu. Ne ki, ille de birini seç deseler, şiire varım; o daha ben'ce."


Şiire varım dediği tanışıp beslendiği, etkilendiği 1940'lı yıllarda Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat'ın burjuvanın değer yargılarını, ironili bir dille ele aldıkları günlük konuşma dilini, sokağın dilini, argosunu eserlerinde sıradan gerçekliği içinde anlatmayı ilke edindikleri, Garip adıyla anılan şiir hareketine yakın duruşunu da 1950'lerde yayımlanan Düdüklü Tencere adlı ilk eseriyle ortaya koyduğunu görüyoruz. Yeni sözcükler yaratmadaki hüneri, çağrışımlı kıvrak dili duyulmamış kelimeleri dize içine uyumlu şekilde yerleştirme özelliği halkın günlük dilini ve argosunu iyi bilerek kullanım özelliği kendine has üslubunu yaratmadaki yeteneği, sevgili Gülten Akın'ın dediği gibi "Garipçileri izleyen değil, geliştiren" yanını ortaya koymasıyla önem kazanıyor.


Düdüklü Tencere adlı kitabında düzene karşı, yergide bulunduğu, abartılı ve taşlamalı bir anlatımla zengin bir üslup kullandığını görüyoruz. Farklı kelimelerin, insanı yadırgatmayacak şekilde dizeyle olan uyumuyla, toplumsal hicivli şiirlerini başarıyla sergilemesi şiir yolculuğunu kavramanın ilk basamağını oluşturuyor. Toplumsal gerçekçi anlayışın izinde ilerlediğini ve Ahmet Oktay'ın ifadesiyle "kavgacı, militanvari şiirler" yazdığını ve daha sonra da İkinci Yeni etkisinde kalarak, anlamsızlığa, imgeye, soyuta yönelerek yazmış olduğu eserlerin yer aldığına tanık oluyoruz.


Metin Eloğlu'nun Varlık, Fikirler, Değirmen, Edebiyat Dünyası, Kervan, Yeditepe, Türk Dili gibi dergilerde şiirleri yayınlanmıştır. 1947'den 1952'ye kadar almış olduğu cezalar ve kural tanımazlığı nedeniyle, uzun bir askerlik dönemi geçirmiş ve o süreçte, Limasollu Naci ile Yeni Dergi adında bir dergi çıkarmışlardır. 1943'te Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümüne girmiş ve ilk iki yıl boyunca şiir yazarak ve dergileri takip ederek edebiyat yönünü verimli geçirmiştir. Ancak bir arkadaşıyla gittiği meyhanede arkadaşının devlet yönetimiyle ilgili olumsuz söylemleri nedeniyle tutuklanıp iki ay hapis yatmıştır. Suçsuzluğu anlaşılıp serbest bırakılsa da akademideki kaydı silinerek; ancak misafir öğrenci olarak derslere katılmaya izin verilmiştir. İlk evliliğinden iki çocuğu olan Metin Eloğlu, aşkı seven, şiirlerinde çoğunlukla bu temaya yer veren bir şair olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar şiirlerinde sık sık andığı ailesine bağlılığını göstermeye çalışsa da kurallara baş eğmeyen tavrı, asi, öfkeli mizacı dik başlılığı ve savrukluğu evliliklerini sürdürebilmesine mani olmuştur. Şimdi isterseniz gelin Türk şiirine kazandırmış olduğu kitaplarına göz atalım:


*Düdüklü Tencere (Yeditepe, 1951)
*Sultan Palamut (Seçilmiş Hikâyeler, 1957)
*Odun (Alpaslan Mtb, 1959)
*Horozdan Korkan Oğlan ( Dost, 1961)
*Türkiye'nin Adresi ( Yeditepe, 1965)
*Ayşemayşe (Yay, 1968)
*Dizin (Güney,1971 TDK Şiir Ödülü)
*Yumuşak G (Baha Mtb, 1975)
*Rüzgâr Ekmek (Ada, 1978)
*Hep (Adam,1982)


Eloğlu, çiftçi kökenli bir babanın, oğlu olması sebebiyle belki de orta sınıf insanların yaşamlarına tercüman olmaya çalışmış, şiirlerinde onların sorunlarının sesi olmuştur. Toplumsal gerçekçi duyarlılığın dilini ustaca kullanmış, lümpen çevreleri alaycı yaklaşımla eleştirmiş, dolaysız, yalın ifadelerin engin tatlarını Türk şiirine armağan etmiştir. Kendi dönemini ve kendinden sonraki şairleri etkilemiş bir şair olarak karşımıza çıkan Metin Eloğlu sanatçı kişiliğini, onunla yapılan bir söyleşide "annemle aramızda su sızmazdı 'erdem' diye nitelediğimiz tüm özellikleri ondan kaptım; hele hele işlediği nakışlarla, anlattığı masallardaki seçkin diliyle, kimselere benzemezliğimle 'sanatçılığa' eğilimimde köken payı onundur elbet" Bir de her zor durumda "baş eğmezliği!" sözleriyle dile getirmiştir.


Eloğlu'nun şiir anlayışına gelince, lirik, romantik aşk şiirlerinin yanı sıra, atasözü, sokağın dilini ki özellikle ilk üç kitabında yani "Düdüklü Tencere, Sultan Palamut ve Odun"da yoğun bir şekilde işlemiş olduğunu görüyoruz. Öyküye dayalı bir anlatım, açık bir dili kullandığını ayrıca öfkeli ve mizahi yönünü ön plana çıkaran eserler ortaya koyduğunu görüyoruz. Somut-soyut, anlam-anlamsızlık, dış-iç zıtlıklarını yüksek gözlem gücüyle yaşantısından ilham alarak büyük bir titizlikle işlemiştir. Bir de kendisinin söylemine kulak verelim. Kendi şiirini:


"Benim şiirimse öncelikle içten, öz olarak hep bir ilkesi, düzeni olan şiirdir" sözleriyle tanımlamıştır.
Sonuç olarak, Garip akımıyla çıktığı yolda toplumcu gerçekçi söylemle ve daha sonraları ikinci yeni anlayışındaki dil anlayışını harmanlaması, ona özgün bir tarz yaratmış, deyimlerden ikilemelerden yararlanarak haksızlığa boyun eğmeyen bir tutumu kendince yorumladığı hayatıyla Türk edebiyatına ezber bozan bir ses, bir soluk getirmeyi başarmıştır. Bu yazıyla ben de merak duygusu uyandırabildiysem eğer, şiirlerini incelemeyi siz okurlara bırakırken bende gerçekten hoş bir tat bırakan dizeleriyle yazımı sonlandırıyorum:


Zurna'nın Zırt Dediği Yer
Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmamış;
Ama size kalacak.
Olur a, Sultan Süleyman bilememiş işini;
Ama siz bileceksiniz.
Şöyle sizinle beraber üç beş kişi;
Öte yanı kör döğüşü.
Bir gün yaşamışsınız, ömrünüzde bereket;
Akşam olmuş kendiliğinden;
Bir konağınız var dayalı döşeli;
Kapıda arabanız, oda oda mutluluğunuz;
Kadehte kuşsütü var, tabakta minare gölgesi...
Biraz da aşk masalı ekleyin bu düzene;
Eklediniz mi?
Oh, yaşamak ne güzel şeymiş be!
Güzeldir tabii...

Şimdi de bir oda düşünün bakalım;
Halı, kilim hak getire.
Ekmeğin, katığın lafı hiç edilmesin,
Otu ocağı bir kalem geçin;
Beş kişi uzanmış bir sedire,
Basıyorlar küfürü;
Kime?
Ne bileyim ben, kime...
Bu oda niçin mi yoksul?
O beş kişi yoksul da onun için.
Bu bayların, bayanların derdi ne mi?
Ne olacak: Memleketin derdi.
Peki ama, çaresi yok mu bu işin?

Ha şöyle,
Düşünmeye alışın.

Bu Yazı Toplam 4084 Defa Okunmuştur

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

     Diğer Yazıları


    • ÇOCUKLARIN BOYUNA GÖRE DİZ ÇÖKEBİLMEK
      18-08-2014 | 22 : 56 01
    • ŞİİRİN MELODİSİ
      30-03-2012 | 09 : 29 28
    • İÇİMDEKİ DENİZ
      25-11-2013 | 12 : 38 43
    • TÜRK ŞİİRİNİN UÇARI ŞAİRİ METİN ELOĞLU
      01-12-2012 | 15 : 41 07
    • MESELE ODUR Kİ...
      06-05-2013 | 09 : 28 49
    • EDİP CANSEVER'E BİR HAYATIN KIYISINDAN MEKTUP
      06-11-2012 | 15 : 17 15
    • İÇSEL ACILARI DİNDİRME ŞEKLİ DETAYLARDA SAKLIDIR
      21-02-2012 | 17 : 13 27
    • Mekânsız
      02-09-2013 | 09 : 02 14
    • BERNA OLGAÇ İLE SÖYLEŞİ "DUMAN" ALTI ŞİİRLER
      07-04-2014 | 18 : 02 22
    • AŞK ÇIĞLIKLARI
      08-01-2013 | 08 : 43 43
    • İPEK TENDE KADİFE SIYRIKLAR...
      15-10-2012 | 15 : 28 08
    • ÖLÜM YAŞAM ZAMAN ÜÇLEMESİ
      01-07-2013 | 10 : 49 14
    Tüm Yazıları

     Köşe Yazarlarımız


    • doğan  yıldıztan
      doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • UĞUR DEMİROĞLU
      UĞUR DEMİROĞLU
      HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
    • Hasan Vehbi Ersoy
      Hasan Vehbi Ersoy
      DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
    • Semih ÇOLAK
      Semih ÇOLAK
      SEÇMEN NE DEDİ?
    • Konuk Yazar
      Konuk Yazar
      Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
    • Uğuralp CİVELEK
      Uğuralp CİVELEK
      “Bu bir suç duyurusudur”
    • Özkan Doğan
      Özkan Doğan
      YEREL RADYO VE REKLAM
    • Şenol AZMAN
      Şenol AZMAN
      “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    • Merve KIRAN
      Merve KIRAN
      KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
    • Özge CERRAH
      Özge CERRAH
      ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
    • İsmail DEMİREL
      İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Harun KARA
      Harun KARA
      ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
    • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      SEVGİ ASLA YETMEZ!
    • Dilek Şen Karakaya
      Dilek Şen Karakaya
      KAYIP-YAS SÜRECİ
    • Hamdi Güner
      Hamdi Güner
      DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
    • Hüseyin Aksakal
      Hüseyin Aksakal
      HAVADAN SUDAN…
    • Elif Yapıcı
      Elif Yapıcı
      ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
    • Durul Mert M.A Ed.
      Durul Mert M.A Ed.
      İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
    • Kudret Yavuz Eren
      Kudret Yavuz Eren
      Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

     Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedide Robotik Cerrahiler: Geleceğin Tıbbına Açılan Kapı
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
             

    © degisimmedya.com

     İletişim Bilgileri
     Künye
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
    •   ASAYİŞ
    •   EĞİTİM
    •   GÜNCEL
    •   KÜLTÜR
    •   KULİS HABER
    •   SİNEMA
    •   TEKNOLOJİ
    •   TÜRKİYE
    •   DÜNYA
    •   FOTO GALERİ
    •   VİDEO GALERİ
    •   YAZARLARIMIZ
    •   GÜNÜN HABERLERİ
    •   Arşiv
    Tel : 0 372 322 27 30

    E-posta: info@degisimmedya.com