En güzel halimiz, evimizin en güzel köşesi, yemeğin çatal değmemiş hali, yeni aldığımız kıyafet ile bir resim, kocaman gülümseyen surat, arkadaşlarınızla en keyifli anı paylaşma… Bir sürü mış gibi yapabiliriz, yapıyoruz da. Çok mutluyuz, hep gülümsüyoruz, sinirlerimiz alınmış gibi bir halimiz var.  Yediklerimizi içtiklerimizi paylaşmaya bayılıyoruz. Kahvaltıdayız, gelsin masanın el değmemiş ve kuş sütü eksik olmayan görüntüsü, yanında kocaman gülen suratımız, kalp emojisi, ve kocaman  durum belirtisi ‘kahvaltı keyfi…

Hep böyle mutlu muyuz peki? Her daim gülüyor, her zaman geziyor tozuyor muyuz?  Neden hep mutlu ve eğlenceli hallerimizi paylaşırız. Sosyal medyada, hayat hep tozpembe nedense. Gerçekte de öyle miyiz?

PHOTOSHOPLU RESİMLER

Filtrelenmiş resimler, aman Allah’ım içler acısı. Resim çekilir sonra bir programa yüklenir ardından yüzü pürüzsüz yapalım bebek yüzü gibi, hafif pembe makyaj, çok abartmayalım da gerçekmiş doğalmış gibi görünsün dişleri beyazlatalım, işlem tamam kopyala yapıştır gönder gelsin ): yanına da heyecandan uçtuğunu hissediyor…. Gerçek halini görseniz tanıyamazsınız ama sosyal medyada bir afet ül devran. Orada bir savaş var sanki photoshop ve efektlerin savaşı…

Yediklerimiz, giydiklerimiz, yaşam tarzımız, yüz şeklimiz, bir sürprizle gelen evlilik teklifi, şık bir yemek, her şeyi ama sosyal medyaya uygun olabilecek her şeyi paylaşıyoruz. Biz değil sosyal medya bizi ele geçirmiş sanki. Her şey kusursuz olmalı, öyle görünmeli, herkes şık olmalı yemekler,  masa kusursuz, burunlar dümdüz, dudaklar dolgun parlak ve rujlu, fizikler göbeksiz selülitsiz, olmalı sosyal medyada kötü görüntüye yer yok. Böyle olunca da bakıyoruz herkes birbirinin aynı kopyası sanki.

2019'da yapılan araştırmalara göre, fotoğraf çekimine katılan gençlerin büyük çoğunluğu fotoğrafların photoshopsuz, orijinal halinin daha iyi olduğunu düşündüklerini söylemiş. Ancak fotoğraf çekiminden sonra sıra kendi fotoğraflarının seçimine geldiğinde gerçek hayattaki görünümlerine benzemeyen, tamamen photoshoplu fotoğrafları seçtikleri gözlemlenmiş.

İnstagram, facebok, twitter, da yapılan paylaşımlar görsel video ve yazıya dayanıyor, son yıllarda bu platformlara bir yenisi eklendi, tiktok… Video ve müzik paylaşım ağırlıklı bir platform. Kimine göre çöplük yuvası kimine göre eğlence portalı. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bunların hiç biri olmasaydı, hayatımızda bir eksiklik hisseder miydik acaba? Şu an hissederdik çünkü bağımlı olduk,  küçük molalarda ilk elimize aldığımız telefonumuz oluyor. Kim nerede ne paylaşmış, illa görmemiz lazım. Biz büyükler hadi neyse yolu yarıladık, ya çocukları içine alan onları ele geçiren internet ve sosyal medya.

FARKINDALIK

10 bin vaka, 120 vefat varken sokağa çıkma yasağı vardı. Şimdilerde 30 bin vaka 220 vefat var ama her yer ve her şey serbest. Biri bana bu durumu izah edebilir mi? Tabiri caizse ortalık yıkılıyor. Maskesiz, kurallara uymayan, her şey normalmiş gibi davranan bir toplum. Artık herkes kendinden sorumlu, kendi mesafemizi kendimiz koruyup, önlemlerimizi kendimiz almalıyız.  Allah sonumuzu hayır etsin kalın sağlıcakla…