GÜNDEM

YAVUZ, DİYALOG'DA KONUŞTU...

Her hafta Pazartesi günü Değişim Radyo'da yayınlanan "Diyalog" Programının bu haftaki konuğu CHP Kdz. Ereğli Belediye Meclis Üyesi Osman Yavuz oldu.

Abone Ol

Kdz.Ereğli ekonomisi, siyaset ve bölge gündeminin konuşulduğu  programda gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. 

OSMAN YAVUZ KİMDİR?

Ben 1974 yılında üç katlı bir evde doğdum. Çok güzel bir çocukluğum geçti. Top oynadım, bahçeden erik çaldım. Midye çıkardık, mendirekten. Kendi çocuklarım şu anda bunları yaşayamıyor. Bu konuda biraz üzgünüm, ortaokulu Kadı tarlasında liseyi Kdz. Ereğli Lisesinde okudum. Öğrenciliğim çok güzel geçti. Öğretmene saygı vardı. Tuvaletlerde arkadaşlarımız bazen sigara içiyordu, öğretmenlerimiz geldiğinde kaçıyorlardı, ama şimdi öğretmen gördüğünde hiçbir öğrenci önünü iliklemiyor. Öğrencilik bizden sonra bitti diyebiliriz. Nitekim bunun meyvelerini görüyoruz, Özge can olayında ben oralara bağlıyorum.

Lise bittikten sonra 1992 yılında Diyarbakır Dicle Üniversitesini kazandım. Şehirden ve ailemden uzaklaşmak bana çok zor geldi. O zamanlar terörün en kötü zamanlarıydı. Evliyim, İpek ve Zeynep adında dünyalar güzeli iki kızım var. Eşim de diş hekimi beraber çalışıyoruz. Kliniğimiz var. Sabahtan akşama kadar beraberiz eşimizle ayrı kalmıyoruz, bu da çok güzel oluyor.

Güzel bir anımı anlatayım, yüzme konusunda bir handikabım var yüzmeyi çok sevdiğim halde küçükken boğulma tehlikesi geçirdim. Biz mendirekte kendi çabamızla yüzme öğrenmiştik, Kdz. Ereğli'nin en büyük açığı bence yüzme havuzudur. Kdz.Ereğli'nin yüzme havuzuna kavuşmasını istiyorum, kendi adıma bunun için de elimden ne geliyorsa yaparım. O zamanlar boğulma tehlikesi geçirmiştim. Avukat Tan Okay beni kurtardı, yoksa şu an aranızda olmayacaktım. Ben böyle olmasını istemiyorum insanlar sığ denizlerde yüzme öğrenmesin modern tesislerde yüzme hocalar eşliğinde yüzme öğrensin istiyorum.

Özge can'ın annesi ve babası bize çok büyük bir ders verdi aslında sabırlarıyla... Bence okullarda dersten önce sevgi dersi verilmeli, tüm çocuklara maalesef bu şu anda yok. İnsanların birbirini sevmesi gerekiyor. Bir insan annesine, ablasına, kardeşine yapamadığı şeyleri başkasına nasıl yapıyor anlamak mümkün değil. Toplum bozuluyor. Bu dizilerle oluyor. Dizilerin adı felaket. Kara aşk, Kara Dayı Kara Ekmek diziler bile karalarla dolu. Önceden Dallas dizisi vardı. Orada ki Ceyar karakterini şaşırarak izlerdik, fakat şimdi bütün dizilerde Ceyar'lar dolu. Herkes dizilerde tuhaf hayatlar yaşıyor. Bu dizileri de insanlar izliyor. Toplum kademe kademe bozuluyor.

"SÜLEYMANŞAH TÜRBESİ"

Süleyman Şah Türbesi konusunda ise, ben toprak konusunda çok hassasım.Diyarbakır'da okuduğum için Çanakkale'yi gördüğüm için burada şehitlerimiz boşuna kan dökmedi. Bir kaya parçasında bir 10 dönümlük toprak parçasında bir. Hiç bir zaman Devletimizin o toprakları bırakmaması gerekiyordu. Devletin içinde olduğu farklı bir durum olabilir.Biz şu anda Suriye ile kavgalı değiliz. Bizi tehtid eden neydi, bilemiyorum bir Devlet bir orduyu bin sene beslemeli belki bir defa kullanacak,ya da kullanmayacak.Ordumuzun güçlü olması gerekiyor. Sadece tabelalarla güçlü ordu güçlü Devlet değil, Dünyayı korkutan insanlara barış sağlama anlamında korku salan bir Ülkemiz olmasını isterdim. Ha şöyle diyorlar. Biz Suriye'deki toprağımızı bırakmadık. Ama biz şu an işgalci durumdayız. Şu an biz vatandaşımızın toprağının üzerine türbemizi yerleştirdik, geçicide olsa yanlış olduğunu düşünüyorum.

Ben Kdz.Ereğli Belediye Meclis üyesiyim ama aynı zamanda Diş hekimiyim. Bana günde kırk elli kişi geliyor. Onlarla konuşuyorum sorunlarını dinliyorum. Bana her türlü sorunlarıyla gelen insanları dinliyorum. Onlar bana anlatıyor ben onlara anlatıyorum. Dolayısı ile olayları eleştirirken halk gibi değerlendiriyorum aslında. Doğrudan bakmaya çalışıyorum. Yıllardır çözüm sürecinden bahsediliyor. Kaygılarım var, ben barışa karşı bir insan değilim. Ulu Önder Atatürk'te 'Yurtta Sulh Dünyada Sulh' demiştir. Biz kendi topraklarımızı savunmakla zorunluyuz.Kamuoyuyla paylaşılmıyor her şey daha açık ve net olunsa mesela Oslo'daki gibi biz bilgilensek belki daha farklı olacak.Diyarbakır'a gidip bir kürekte biz atacağız.Benim en yakın arkadaşlarım Güney Doğulu Mardin'de çok yakın arkadaşlarım var.Daha geçen sene 14 Şubat'ta yanına gittim.Gezdim.Bu sene görüştüğümde gitmek istediğimi söylediğimde;

"- Osman'cım sakın gelme buralar çok karışık..." Daha önce gel diye beni çağırırdı.Fakat bu sene çağırmadı.Şimdi önümüzde bir seçim var, ben kan dökülmesinden yana değilim.Diyarbakır'da bir bombalama olayı olmuştu.Abdullah Öcalan'ın doğum günü münasebetiyle fakülte bir haftalığına kapatılmıştı.Görüyorsunuz yani Öcalan'ın doğum günü ve fakülte bu yüzden bir hafta kapanıyor. Hiçbir arkadaşımız sınavlara ve derslere giremedi. Benim milliyetçi ruhum kabardı ve her şeye rağmen sınava girdim. Sınavdan da geçtim.Yemek haneye gittim.her yer dumandı,yemek aldım oraya oturdum.Bir patlama daha oldu.Camlar üzerime geldi.Kaza yara olmadan çıktık ama hiç hoş olaylar değil bunlar.Yakın zamanda biliyor sunuz .Fırat kardeşimiz bu olaylarla ilgili olarak hayatını kaybetti.Ki orada tahrik ve provokasyonlar var.İnşallah bu olaylar son bulur diye düşünüyorum.

Terör olayında Türk Silahlı Kuvvetlerin hiçbir zaman silah bırakmasından yana değilim. Karşı taraf bıraksın silahını çünkü olayları başlatan onlar. Kardak krizi hala akıllarda ben Tekirdağ Malkara'da askerliğimi yaptım. Komutanlarımız Kardak krizi tazeydi. Anılarını anlattılar. Aileleriyle eşleriyle vedalaştıklarını helalleştiklerini söylediler ve bir yere göreve gittiklerini ve görevin sonunun ölüm olduğunu yani Vatan bölünmez diyorum savunacağız sonuna kadar.

Halil Posbıyık'la bir işim için görüşmüştüm. Sağ olsun yardımcı oldu. Her zaman benim büyüğümdür. Hastam olarakda gelir.Geçen dönem Halil Başkan gel seni 3.sıra yapalım demişti.Ben biraz kılıbıkım galiba eşim izin vermedi.Bu işin espirisi tabi o zaman çocuklarım küçüktü,onlarla ilgilenmem gerekiyordu.Bir dönem kendisinden müsaade istedim.Hatta o zaman bana kızdı.Bu fırsat bir daha eline geçmez dedi. Bu defa sağ olsun bizi düşünmüş aradı biz de kabul ettik. Belki de doğru zaman bu zamandır diye düşünüyorum.

Halil Posbıyık'ın yaptıkları bence ortada, insanlar bunları görüyor. Ben üniversiteden geldiğimde arkadaşım beni aramıştı. Sahilde okey oynuyoruz demişti. İnanamadım. Geldim baktım ki insanlar sahilde oturacak yer yok. Halil Posbıyık buraları yaşanır hale getirdi. Fakat iktidarda kalan insanlar her zaman yıpranırlar.Dostları olduğu gibi düşmanları da vardır. Bunu muhtarlarda yaşıyor zaman zaman. Ben Halil Başkanı başarılı buluyorum. Sahil onun eseridir. Festivaller denebilir modernleşme denebilir. Festivaller Ereğli'ye çok şeyler kazandırmıştır.Çaycuma Zonguldak Bartın İstanbul Ankara'dan insanlar buraya geliyor.Su alıyor Alış veriş yapıyor. Otobüs şirketleri çalışıyor. Halil Başkan zamanında yapılan festivalleri büyük kanallar gösteriyordu. Ereğli'mizin reklamı oluyordu.

"İŞ BULMA KURUMU DEĞİL..."

Kdz.Ereğli Belediyesi bir iş bulma kurumu değil. Şimdiki yönetim Kdz.Ereğli'nin işsizlik sorununu çözecek değil zannetmiyorum, ama şunu biliyorum. Hema kapatıldı. Madenlerle ilgili sıkıntılar var.Halil Posbıyık olsaydı,ateşler yakardı kamplar kurardı. Ulusal medyaya daha çok çıkardık biliyorum şu anda bir çok kişi işsiz ama ne bir haber var ne bir ses hani festivaller her zaman faydalı olmuştur.Şimdiki yönetim hepsini kaldırmıştır. İyileştirme yapılabilir.3 gün sürecek festival 1 gün yapılır mahalli sanatçılar getirilir. Yarışmalar düzenlenebilir.

"KAVGALAR DEVAM EDİYOR"

Kavgadan bahsediliyordu ama kavgalar hala devam ediyor. Mecliste görüyoruz. Geçmişte Halil Başkan zamanında ben çok takip etmedim ama biraz muhalefet ile ilgili sıkıntılar varmış. Bizim sayımız şuan daha az 14 kişiyiz, 17 de AKP'li Meclis Üyesi var. Sayınız kadar sesiniz çıkıyor ama biz mümkün olduğunca her zaman doğrulara doğru, yanlışlara yanlış diyoruz. Mücadelemizi güzel bir şekilde veriyoruz. Mecliste ki bütün arkadaşlarım birbirinden değerli insanlar. Hepsinin fikirleri bizim için önemli. Fakat burada bir handikap yaşıyoruz. 5 arkadaşımız eski dönemden olduğu için, biz önerge verdiğimiz zaman sizin zamanınızda niye yapmadınız diye eleştiri alıyoruz. Fakat bu önergeleri verenler yeni giren arkadaşlar olabiliyor. Bunu hiç değerlendirmiyorlar. Yeni fikirler bunlar aslında. Biz bütün meclis kararlarını eğrileriyle doğrularıyla oturuyoruz, konuşuyoruz. Herkes fikrini söylemekte özgürdür. Anlaşamadığımız yerlerde de grup başkanımız kalkın kendiniz konuşun diyor. Yani konuşma özgürlüğümüz sonuna kadar var. Kendi aramızda bile muhalefete düştüğümüz bile oluyor. Biz işimizden gücümüzden fedakarlık ediyoruz. Anlatıldığı gibi meclise oturum başına 60-70 TL alıyoruz, anlatıldığı gibi deli paralar yok. Ben muayenemde daha fazlasını kazanıyorum. Ama Ereğli için bir şeyler yapmak istiyorum. Ereğli halkın için bir şeyler yapmak, mücadele etmek istiyorum. Bu sayede bilgileniyorum, insanları da bilgilendiriyorum.

Vatandaşlarımız geliyorlar, yardım istiyorlar. Ben elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama bir yere kadar. Kanunlar, nizamlar çerçevesinde tabi ki. İşte küçük yerin büyük adamı böyle oluyor. Şuan da siyasetçiler 50 insana ulaşamıyorlar belki ama beni sevenler, hastalarım geliyor. Daha rahat yakınlaşabiliyoruz.

"BAŞKAN UYSAL ÖNCE ELİNDEKİ NEŞTERİ BIRAKMALI!"

Başkan Uysal, daha önce "ben doktorum ben doktorum" gibi kelimeler sarf etti, o neşteri elinden bırakmadı. Belediyeye girer girmez ilk işi 36 işçiye kıymak oldu. Müdürlere kıyıyor sonra tekrar başka bir yere yerleştiriyor. Bunlar yanlış şeyler. Öncelikle o neşteri bırakmak ve insanları dinlemek gerekiyor. Ekmekle oynamaması lazım. Ekmek benim için çok önemli.

Halil başkan zamanında da işten çıkarılmalar olmuş hatta 300 işçi çıkarıldı denilmişti ama ben araştırdım, 8 işçi çıkarılmış. Başkan Uysal'a neden bu işçi kıyımını yapıyorsunuz diye sorduğumuzda; 'ben daha az bile yaptım, daha çok yapacağı. Kimse bana karışamaz, istediğimi çıkartırım. Ben adamı yürüyüşünden tanırım' gibi kelimeler kullandı. Mecliste de bunların tutanakları var. Biz de dedik ki 1 sene 6 ay değerlendirseydiniz. 'Hayır, ben adamı yürüyüşünden tanırım' dedi. Ama bilinmeli ki insanın kafasıyla ayakları bir çalışmaz. Bazen insanlar doğru yürümeyebilir ama çok doğru şeyler yapabilir.

"300 İŞÇİ İŞTEN ÇIKARILDI, 150 İŞÇİ ALINDI"

Emekli arkadaşlarımızı işten çıkarabilirdi. Alttan genç nesil gelmeli. Kendi 50 yaş üstü emeklilerini işe aldı. 150'ye yakın işçi aldı. Başta söylemiştim. Belediyeler iş bulma kurumu değildir. Belediye bütçesi bunu kaldırıyorsa 5 bin işçi alsalar da Ereğli'de ki işsizlik sorunu çözülse. Ben işçi almalarına herhangi bir şey söylemiyorum. Bütçe bunu kaldıracak mı, hesapları yapmışlar mı onu soruyorum kendilerine.

Seçim zamanında sizi işe alacağız, onu işe alacağız denildiği için belediyede şuan 3 bin 500 iş başvuru formu var. Sözler verildi insanlara. Halkta verilen sözlerin tutulmasını istiyor doğal olarak.

"BİR İNSAN HER İŞİ YAPAMAZ!"

En son aldığım duyumlara göre de başkan yardımcılarının görevlerini kısıtlamış. 14 müdürlüğü kendisine bağlamış. Her başkana 1 müdürlük bırakmış. Burada da yanlış var. Her başkan yardımcısına 1 müdürlük veriyorsun. Örneğin Alptekin Bey'e zabıta müdürlüğünü bağlıyorsun. Bu kadar başkan maaşı vermeye gerek yok. Bu kadar kurum bunlarla meşgul edilmez. 1 ay sonra yeniden değişiklik yapmak zorunda. Kendisi şuan evrak imzalamaktan dışarıya çıkamayacak. Başkanlık temsili bir kurumdur. Alt yapınızı güzel bir şekilde kurmalısınız. Her konu, sorun size gelmeden çözülür. Sadece sıkıntılı durumlarda başkan devreye girmelidir. Bütün kontrolleri kendisine almaya çalışıyor ama bir insan her işi yapamaz. Bu bir paylaşımdır. Ben böyle görüyorum. Belediyecilikte çok fazla evrak, imza işleri oluyor. İddia ediyorum imza atmaktan belediyeden dışarı çıkamaz.

"BAŞARISIZ BİR BAŞKAN!.."

Ereğli halkına Uysal'ın başarılı olup olmadığı sorulduğunda yüzde 83 başarısız çıkmış. Bence bu rakamın daha yüksek olması gerekir. Bana sorarsanız son derece başarısız bir başkandır.

Ben insanın yürüyüşüne puan vermem. 1 yıl beklerim ve 1 yılsonunda artıları eksileriyle değerlendiririm. Tutarsızlık mevcut belediyede. Bugün yapılan yarın değiştiriliyor. Örneğin çınar altında bir yer yıkıldı. Orada her sabah geçiyorum. Bir gün çim dikiyorlar, ertesi gün çimleri söküyorlar. Duvar örüyorlar, hafriyat döküyorlar. Burada hesapsız, kitapsız işler yapılıyor. Kiracı tahliye edildi ama orada anıt ağaç var. Yani yine Ereğli halkı sıkılıyor, dar boğaz ediliyor. Ereğli'nin nefes almaya ihtiyacı var. Bu gibi olaylarla Ereğli'ye nefes aldırılmıyor.

Biz önergelerimizle bunları mecliste dile getiriyoruz fakat sayımız az olduğu için oylama yapıldığında reddediliyor, gündeme alınmıyor. Bazı durumlarda da sanki muhalefet onlarmış gibi davranıyorlar.

"VATANDAŞIN SORUSUNU CEVAPLADI"

İleride belediye başkanı olursanız Devrek yol ayırımında ki köprülü kavşak ile ilgili nasıl bir çalışmanız olacak? Orası şuan da hiçbir işe yaramıyor.

Beni bir gözlemci olarak düşünün. Ben her sabah çocuklarımı okula bırakırken o köprülü kavşaktan geçiyorum. O yolda ki sıkışıklığı biliyorum. Araçlar tahliye edilmiyor. Şehrin siluetini bozan ucubedir. Bunun etüdünün yapılmadan hayata geçirildiğini düşünüyorum ben. Belki trafiği yüzde 5-10 rahatlatmıştır. Bunun bir an evvel yıkılıp, dal-çık ya da battı-çıktı yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Ben yaptım oldu projeleri ile olmaz bu işler. Ben her türlü sanatsal faaliyetten anlayan bir insanım, meraklıyım, araştırırım, istişare ederim ondan sonra yaparım. Orada derenin olduğunu söylüyorlar ama dere 4 metre aşağıdan geçiyor. Düzce'de örneği var. 6 metrelik mesafeye ihtiyaç var. Bu mesafe kavşağın doldurulmasıyla çok rahat bir şekilde sağlanabilir. Bu şekilde verimli değil.

"SEÇİM ÇALIŞMASI OLARAK ALGILIYORUZ"

Başkan Hüseyin Uysal, mahalle mahalle geziyor. Kar demiyor, yağmur demiyor geziyor ama 11 aydan sonra geziye çıktı seçimde geliyor biz de bunu seçim çalışması olarak algılıyoruz. Çözüm Masasını takdir ediyorum, çalışıyorlar.

Halil Posbıyık döneminde kavga var kavga var deniyordu, kavga olduğu zaman benim çocuklarımın geleceği zarar görüyor, karşı partiden de olsa belediye ben Kdz.Ereğli nin hizmet almasını istiyorum. Kimsenin bizim geleceğimize zarar vermemesini istemiyorum. Mevcut belediye insanları iyiye götürmüyor, Kdz.Ereğli halkı sabırlıdır zaman çok hızlı geçer Kdz.Ereğli bunun hesabını sorar.

"PAHALI SU İÇİYORUZ"

Su ile ilgili önergeyi ben vermiştim kendi meclis üyesi arkadaşlarıma, sağduyulu ak partili arkadaşlar da sağ olsun doğru yönde oy kullanarak suyu ucuzlattık.

Önemli olan Kdz.Ereğli nin suyunu daha ucuza su kullanması. Ancak Başkan Uysal, bizi mahkemeye bile verdi kamuyu zarara uğrattığımız yönünde. Biz Kdz.Ereğli halkının hakkını savunmak için mahkemelerde yargılanmaya hazırız, yeter ki başka durumlarda yargılanmayalım. Su şuan zamlı, Başkan suç işliyor. Kdz. Ereğli halkı pahalı su içiyor. Lütfen Kdz.Ereğli halkı bu konuda bilgilensin. Biz CHP Grubu olarak suyu ucuzlatmıştık, şuan pahalı su içiyorsunuz.

Sayın Başkan Uysal, ne hikmetse eski başkanın yaptıklarını yıkmakla başladı; Sevgi Barış Dostluk yazılı tabelaları söktü, ne hikmetse Denizin Mazisi Ormanın Yeşili Güneşin Sarısı Tabelalarını söktü, şu an da interneti tıkladığınız zaman sevgi barış dostluk değil, Kdz.Ereğli çıkıyor karşımıza, korkunun ecele faydası yok bunlar korku ile yapılan şeyler. Sevgi Barış Dostluk Cafe'nin orda ki hayvan barınağını söktü, gün gelecek Kdz. Ereğli halkı bunun hesabını soracaktır.

Festivalleri kaldırıyorlar. Şimdi yerine Çilek Osman figürü çıktı. Bundan sonra Kdz.Ereğli Belediyesini Çilek Osman temsil edecekmiş, bunu halka sormalılardı, bunu halk seçmeliydi, ben bundan yanayım. Başkan Hüseyin Uysal ne yapması gerekiyordu; önce gençlere gençler siz Belediye Başkanı olsanız ne yapardınız, yaşlılar siz Belediye Başkanı olsaydınız ne yapardınız, emekli kardeşlerim siz Belediye Başkanı olsaydınız ne yapardınız diye yarışma düzenlenirdi projelere göre istenilen yönde Kdz. Ereğli yönetilebilirdi.

İlk Belediye Meclisine  geldiğimizde iktidarda olan arkadaşlar kendilerini muhalefette gibi hissedip masaları yumrukladıklarına şahit oldum. İlk aylarda seçimin galibiyetinin kazanmanın ruhuyla biz son derece ağır başlıyız Ereğli menfaatleri olan her şeye evet diyeceğiz Kdz. Ereğli halkının yanında olacağız. Son iki üç aydır daha güzel daha eğlenceli geçiyor meclis toplantıları eğlenceli diyorum çünkü seviyenin yükselmesi gerekiyor insanlar konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır diyorlar. İstişare yapmalıyız biz muhalefet te olsak ta her zaman projelere açığız Ereğli için doğru olan tüm projelere evet diyeceğiz.

"ÜNİVERSİTE KAMPÜSÜ"

Eski hastahane yerinin, fakülte yapılması gündemde. Ben büyük bir üniversitede okudum, Diyarbakır Dicle Üniversitesinde. Üniversiteler, spor kompleksleriyle, kültür alanlarıyla, arazileriyle anılırlar. Biz bir fakülteden bir fakülteye minibüsle giderdik. Güzel bir proje, Ereğli'nin acilen ihtiyacı var. milletvekili Ercan Candan da bu konuda koşturuyor. Fakat yine bir kısırdöngü yine kısa çaplı çözülüyor. Ereğli'deki Eğitim Fakültesi'nin 7.500 öğrenci kapasitesi var, şu anda 2.500 öğrencisi var. Eski hastahane yerinde 5.000 öğrenciyi nasıl barındıracaksın?, Bunların ulaşım sorununu nasıl çözeceksin? Bu öğrenciler, Kadı Tarlası ve Çavdarlı'da mı kalacak? Gülüç'ten gelecek. Yine trafik, yine trafik. Benim hayalim, başkalarının yaptıklarını yıkmakla değil ama şu anki hastahanenin yeri çok güzel fakülte olurdu. Elimde bir sihirli değnek olsa hastahaneyi eski yerine getiririm, orayı biraz daha büyütürüm, hatta aşağıda tren yolunun olduğu yere yatakhaneler, poliklinikler, üniteler kurarım. Yeni hastahanenin bulunduğu yeride de çevredeki araziler ucuz. Oraları alarak, fakülte alanını genişletirim, orayı eğitim vadisi haline getiririm. Şu anda eski hastahanenin yerine eğitim fakültesi diyorlar fakat bence bir kısırdöngü. Ama şu var, Ereğli'nin acilen buna ihityacı var. Çünkü, çarşı esnafı kan ağlıyor, siftah yapmadan kapatan dükkanlar var. Fakülte olmasını ben de destekliyorum ama gönlümden geçen maalesef o değil. Bir Karabük'te 35.000 tane öğrenci var, 370 tane pansiyon ev var. Gelen parayı siz düşünün. Bizim şu anda 2.500 öğrencimiz var ve buraya üniversiteye gelen öğrencilerin yıkıldığını biliyorum. Çünkü, fakülteye gidiyorlar, sadece binadan ibaret. Binadan başka Bir şey yok. Geliyorlar, "Biz lisedeydik, gene liseye geldik" dediklerini biliyorum. O yüzden bu bir çözümdür ama kısır bir çözüm olduğunu düşünüyorum.

" ERCAN CANDAN BAŞARILI BİR MİLLETVEKİLİ Mİ?"

Sayın Vekili ben önceden de tanıyorum. Ereğli'den vekil olması, karşı partiden de olsam buruk bir şekilde de olsa içimi mutlu eder. Fakat Ereğli Halkı'nı seçim çalışmalarında tersaneleri açacağız, Gambiya'dan balıkçı tekneleri yapacağız, onlara yıllık 300-400 tane gemi yapacağız gibi projeleri vardı. Ben biran önce tersanelerin açılmasını istiyorum. Bu sözlerin de yerine gelmesini istiyorum. Bu sözlerinin arkasında durmasını istiyorum. Belki bundan sonra bir dahaki dönem olmayacak ama 2-3 tane okul var, okul tamiratları var, üst geçit var, mobese var ve bunun yanında, eski dönem Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve Milletvekili Fazlı Erdoğan zamanında başlanan terminal inşaatı var, bunların tamamlanmasını istiyorum.

"AMELEBİRLİĞİ NEDEN EREĞLİ'YE BİRŞEY YAPMIYOR?"

Hasan Yılmaz'la bu konuyla ilgili görüştüm. Delihakkı tarafına yurt yapma projesi vardı ama projesi devam ediyor mu, şu anki durumu bilmiyorum. 80 trilyon bütçeleri var.

"BELEDİYENİN KİTAP KUTULARININ HEPSİ BOŞ..."

Demek ki insanlar kitaplarına kıyamıyorlar? Ama kıymaları gerekiyor. Bence önemli olan bunun ilanının güzel yapılması. Böylece insanlar birkaç nokta da olsa kitaplarını getirir. İnsanların kitaplarıyla bir bağı oluşuyor, kişi belki de kitabını bir daha okumak istiyor veya bir arkadaşına hediye etmek istiyor. Bu bağlamda insanlar kitaplarını paylaşmak istemeyebilir.

"MİLLETVEKİLLİĞİ İLE İLGİLİ..."

Öncelikle biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Zonguldak'ta milletvekili sayımızı 4'e çıkartmak istiyoruz. Aday Adayı olan arkadaşlarımın hepsine başarılar diliyorum. Hepsinin arkasındayız. Bizim için o yada bu isim önemli değil. Fakat bana sorarsanız, 1. sıraya Zonguldak Merkezden birisini almalarını istiyorum. Çünkü biz 2. sırayı istiyoruz. İsim belirtmiyoruz ama 2. sıra Ereğli'nin olsun istiyoruz.

2. sıra konusuyla ilgili olarak mevcut İlçe Başkanı ve ekibi üç - dört kez Ankara'ya gitti, dosyalar verdi. Eğer biz 2. sırayı alamazsak üvey evlat muamelesi görmüş olacağız. Ereğli'nin onurunu artık geri versinler. Ereğli'den milletvekili görmek istiyoruz. Buna acilen ihtiyacımız var. çünkü ters giden şeyler var. madenler kapanıyor yapılan hiçbir şey yok, sesimizi duyuramıyoruz. Hiç olmazsa mecliste sesimizi duyuyuruz diye düşünüyorum. 1. sıra Zonguldak, 2. sıra Ereğli, 3. sıra Çaycuma, Gökçebey, Devrek, 4. ve 5. sırayı Genel Merkez belirleyebilir. Bu şekilde olursa 4'ü zorlayabileceğimizi düşünüyorum. Ereğli'ye bu şans bir daha gelmez. Kontenjan adayları, Halil Posbıyık, Önay Alpago, Av. Ünal Demirtaş, Hasan Gemici, Songül Malkoç,. Daha da artabilir.

Gönül ister ki 1. sıra Ereğli'den olsun. Parti olarak benim hedef göstermem olmaz. Ben hepsinin arkasındayım, hepsinin arkasından koşacağım.

Halil Başkan'ın 15-20 bin oyu var.

Av. Adil Ateş, aday adayı olmak için Belediye Meclisi'nden istifa etmesine saygı duyuyorum bizi halk seçti ben olsam yapmam ama çıktıoğı yolda arkadaşıma başarılar dilerim.

"SİYASETİNİZ VE YAŞAMINIZ İLE İLGİLİ KEŞKELERİNİZ VAR MI? "

Yaşamımla ilgili hiçbir keşkem yok. Yine aynı anne-babanın evladı olmak isterdim, yine aynı çocuğa sahip olmak isterdim ve eşimle evlenirdim.

Siyasi olarak, benim ilk tecrübem oldu ama mağlup olduk, kaybettik. Tabi kazanmak isterdim. Kazandığım zaman Ereğli için yapacağım çok şeyler vardı. En azından beyin cimlastiği yapacaktık. Şimdi de yapıyoruz ama kabullendirmek muhalefette biraz zor oluyor. Keşke kazansaydık.

"HAYALLERİNİZ?"

Öncelikle çocuklara yaşanabilir, temiz bir Ereğli bırakmak isterdim. İşsizliğin olmadığı, insanların sevgi, saygı çerçevesinde birbirleriyle anlaştığı, birbirleriyle kucaklaştığı, kavganın olmadığı bir Ereğli yaratmak istiyorum. Bunun için de ne gerekiyorsa yapacağım. Mücadelemi şu anda mecliste veriyorum, muayenehanede veriyoru, dışarıda veriyorum. Herkesin bu işte bir parmağı olursa daha iyi olacağını düşünüyorum.

"İSMAİL YAVUZ VE AYŞE YAVUZ KİM?"

İsmail Yavuz benim babam. Diş Teknisyeni, 1952, Balı Köy'ü doğumlu. Ayşe Yavuz annem. Bugünlere gelmemde çok emekleri var. Kardeşim burada Eğitim Fakültesi'nde doçent oldu. Dekan Yardımcısı olarak görevine devam ediyor. Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümünü birincilikle bitirdi. Çok başarılı, kendisiyle gurur duyuyorum.

"SEÇİM KONUŞMASI"

Yaşamımı burada kurdum, burada para kazanıyorum, burada doğdum, burada öleceğim. Artık aldıklarımı verme zamanımın geldiğini düşündüğüm için buralardayım.

Seçim konuşmama öncelikle yöresel olarak başlamak istiyorum. Daha yaşanabilir bir Ereğli, daha yaşanabilir bir Türkiye, insanların çöplükten ekmek toplamak zorunda kalmadığı, asgari ücretin 1.000 dolar olduğu, işsizliğin olmadığı, savaşın olmadığı, silahların patlamadığı, insanların kavga etmediği, emeklinin tatile gidip, torununa hediye alabildiği, dişini rahatlıkla yaptırabildiği günlerin gelmesini istiyorum. O yüzden sayın seçmenlerime beni destekleyin diyorum.

"SON SÖZ"

Öncelikle sessizin sesi olmak için buradayız. Ben Kdz.Ereğli Halkı'nın sesi olacağım.







Haber : Değişim Haber Merkezi

Abone Ol