KDZ.EREĞLİ'DE ESKİ BAYRAMLARI YAŞAMAK...
"-Nerede O Eski Bayramlar Nerede!.." diye başlayan cümleleri son yıllarda hemen hemen her bayramda duymaya duyar olduk. <br>Eski bayramların, tadı, bayram hazırlıkları, bayramlaşmaları geçmiş bayramları okuyucularımız için değerlendirdik.
Karadeniz Ereğli tarihini, geçmişini gibi bilen, bizimle konu hakkında duygu düşüncelerini paylaşan Seyfettin Onat'ın
konuğu olduk.
Karadeniz Ereğli'nin en eski fotoğrafçılarından olan fotoğraf sanatçısı Engin Öztabak(76)'ın, küçük dükkânında tarihsel önemi olabilecek çoğunluğu fotoğraf makinesinin oluşturduğu çeşitli antika eşyalarını sergilediği dükkanında araştırmacı, Karadeniz Ereğli Sevdalısı Seyfettin Onat ile görüştük.
1930'lu yıllarda Karadeniz Ereğli'de dini bayram
hazırlıkları ve dini bayramlar hakkında yaşananları
anlatan Onat , günümüz bayramlarının
gezme bayramı olduğunu vurguladı.
"GÜNLER
ÖNCESİNDEN HAZIRLIKLAR BAŞLARDI"
Dini bayramlarımızda hazırlıklar evlerde baklava,
börekler açılırdı ve onlar kızartılması için fırınlara verilirdi.
Çocuklara elbise, ayakkabı gibi bayramlıklar için
siparişler verilirdi. Çünkü eski
dönemlerde hazır giyim, mağazaları yoktu. Hatta ayakkabıcılar siparişleri
karşılamak için bayram arifesi sabaha kadar çalışırdı. Aynı şekilde terziler,
şeker, çikolata mağazaları da bayram arifesinde sabaha dek çalışırdı.
Hâlbuki ondan önce, ikindi namazından sonra herkes
mahallesine giderdi. Ama bayram arifelerinde değişiklik olurdu. Ve mahallelerde belli başlı baklava açıcılar
vardı. Baklavalar açtırılır, fırınlarda pişirtilirlerdi.
Bayram arifesinin son akşamında da herkes bayram
hazırlığını yapar, bayram sabahı kalkıldığı zaman camiye gidilerek, sabah
namazı kılınırdı.
"AİLE
REİSİNİN ELİ ÖPÜLÜRDÜ"
Cemaatle bayramlaşmanın ardından herkes evinde
bayramlaşmaya giderdi. Evin Ailesi evin
reisini kapıda karşılardı. Ve orada herkes, çocuk, eşi de dahil aile reisinin
elini öper, bayramlaşırdı. Bu bir prensiptir, kocaya saygıdır esasında. Bir yerde,
ben burada bir bayram sabahı Bafra'lı bir damat vardı. Kız da bizim hanımın yeğeniydi.
Bayram sabahı bizdelerdi. Ben Mübarek
Bayram Namazı sonrasında namazdan geldim. Hanım benim elimi öptü, yeğenim şaşırdı. Ona eşinin elini öpmesini söyledim.
Bayram sabahı erkenden yaşanan en büyük anlamı buydu.
"HER
GÜN BİR BAŞKA YERDE KUTLANIRDI BAYRAM..."
Bayramın birinci günü, bayram meydanları açılır ve
ortada cambazlar, baloncular, elma şekercileri, macuncular... Hatta Karadeniz Ereğli'de
şimdiki Pazar Taksinin olduğu yerde dönme Dolap yapılırdı. Dönme Dolabı yapan
da, fotoğrafçı Hayri'nin babası Sadık Hoca kurardı onu. Ahşaptan bir dönme
dolaptı. Aklımda kaldığına göre 4 tane oturacak yeri vardı. El ile çevrilirdi.
Yine aynı yer, şimdiki pazaryerinin olduğu yere cambazlar gelirdi. Şu anda
oraya Yukarıbey çayırı deniyor. Orada bayramlaşma dönme dolaplara
binilerek kutlanırdı, o şekilde
yapılırdı. Ve bayramın her bir günü ayrı bir yerde bayram olurdu.
Bayramın Birinci Günü; Kestaneci Köyünde ilk bayram
kutlanırdı. Kestaneci Köyü yolu üzerinde
herkes bayramlaşırdı, hatta nişanlı
çiftler ancak bayramda orada beraber gidebilirlerdi. O zaman kaç-göç de var
tabi. Bir çok kız ve erkek birbirini bayram yerlerinde görürlerdi. Çiftlerin
ilk defa birbirlerini görme, tanıma, tanışma, nişanlanma yerleriydi bayramlar.
Bayramın İkinci Günü; Bey çayırında olurdu. Şimdiki Beyçayırı stadının olduğu yer. Yani Pençes (Köyü')nün Bayram olurdu.Bugününde ayrı bir özelliği
vardı. Bugünde Beyçayırı Stadına bir futbol takımı getirilir ve orada maç
yapılırdı. Bu karşılaşma bayramın ikinci veya üçüncü günü yapılırdı, burada bir tereddütüm olabilir,
karıştırabilirim.
Bayramın Üçüncü Günü; Meydanbaşı ve alt Uzunkumda
bayramlaşma olurdu. Ben çocukluğumda hatırlıyorum. Meydanbaşının çıkışı iki
tarafta mezarlıktı. O mezar taşlarının yanına oturulur, dualar edilirdi. Mezar
taşlarının inişli-çıkışlı iki yanına, o şekilde oturulur, oralarda bayramlaşma
olurdu.
Bayramın Dördüncü Gününde ise; Hastane önünde bayram olurdu. Diğer bir adı
ile Bozhane diyebiliriz. Bozhane Bayramında, kayıklarla herkes toplanır oralara
öyle gidilirdi. Bayram yerinin adı
hastane önü diye geçerdi.
Bizim bayramlarımız aslında dört gün olurdu. Bayramın
beşinci günü de, ilave olduğu için biz ona; 'Deliler Bayramı' derdik.
Bayramın birinci günü mutlaka kız tarafına, kayınpeder
tarafına gidilir, orada ziyafet verilirdi. Bayramın birinci akşamı damatlar
kayınpederlerinin evlerine giderlerdi. Orada yemeklerde de; baş yemek 'kaburga dolmasıdır'.
"ESKİ
BAYRAMLAR KALMADI, BAYRAMLAR ARTIK TATİL
OLDU"
Geçmişte Bayramları Yaşayan Biri Olarak Günümüzde
Yaşanan Bayramları Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
Günümüzde artık bayramlar tatil olarak
değerlendiriliyor, bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Günümüzde artık bayramlar tatil olarak adlandırılıyor. İnsanın
önce kendisine saygısı yok ki bayramlar tatil olarak nitelendiriliyor. İnsanın önce kendisine, sonra ailesine saygısı olması lazım. Bayramda
geziye, yazlığa, Güneye gidiyorsun. Büyüklerinden kaçıyorsun. Yorgun, saygını,
bayram sevgisini gösteremiyorsun. Baba da çocuklarına gösteremiyor sevgisini.
Bayram sabahı oldu mu, büyüklerimizin ellerini öper, bayram harçlıklarını
alırdık. O harçlıklarla da bayram evine giderdik. Şimdi o da yok. Aradaki fark
bu. Geçenlerde bana dediler ki ; "Eski Karadeniz
Ereğli ile şimdiki Karadeniz Ereğli'yi kıyaslar mısınız? Eski Karadeniz Ereğli'de
saygı, sevgi ve doğal olarak tasavvur edilemeyecek kadar güzel bir şehirdi.
Şimdiki Karadeniz Ereğli ise, ekonomik olarak çok iyi. Birisi ekonomik birisi
doğal ve sakin Karadeniz Ereğli, aradaki
fark bu. Ama şimdiki şahısların değil, babalarına,
kendilerine saygısı yok ki bayramlarda terk
edip gidiyorlar. Bayramda esas olan büyükleri ziyaret, kabristanları ziyaret,
hastaları ziyarettir. Bizim dinimiz bu.
Haber : Değişim Medya Haber Merkezi