GÜNDEM

KADINA YÖNELİK ŞİDDET SONA ERMELİ...

Türkiye'de kadına yönelik şiddetin önlenmesinin bir türlü önüne geçilemiyor. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet araştırması verilerine göre, şiddetin kökeninde aile yapısı bulunuyor.

Abone Ol


Türkiye'de kadına yönelik şiddetin önlenmesinin bir türlü önüne geçilemiyor. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet araştırması verilerine göre, şiddetin kökeninde aile yapısı bulunuyor.

Gün dolayısıyla bir açıklama yapan Eğitim Sen Ereğli İlçe Temsilciliği Özlük ve Hukuk Sekreteri Sermin Çakır, "Eril akla göre işleyen devlet kurumları kadına yönelik şiddete karşı önlem almak bir yana, cinsiyetçi söylem ve pratiklerle bu şiddete zemin hazırlamakta ve suça ortak olmaktadırlar" dedi.

Değişim Haber Merkezi'nin, Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması'ndan derlediği bilgilere göre, kadınların 15 yaşından önce yaşadığı fiziksel şiddetin yüzde 75'i kadınların kendi ailelerinden kişiler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu yaş grubunda cinsel şiddete maruz kalanların yarısından fazlası ise tanımadıkları kişilerin saldırısına maruz kaldığını belirtiyor.

Türkiye'de evlenmiş ya da bir birlikteliği olan kadınların yüzde 39'u yaşamlarının herhangi bir döneminde eşleri tarafından şiddete maruz bırakılmış. Evde yaşadıkları şiddetten kurtulmak için erken yaşta evlenenlerin şiddetten kurtulmaları çoğu zaman sağlanamıyor. Araştırma sonuçlarına göre gebelik döneminde bile her 10 kadından birisi fiziksel şiddete maruz bırakılmış.


"KUŞAKTAN KUŞAĞA AKTARILIYOR"


Araştırmanın bulgularına göre, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin sosyalleşme sürecinde öğrenildiğini ve dolayısıyla kuşaktan kuşağa aktarılan bir unsur olduğunu gösteriyor. Erkek çocuklar açısından bu durum yakın çevrelerindeki kadınlara-kız kardeşlerine, sevgililerine ya da eşlerine-şiddet uygulamalarını olağan hale getirirken, kız çocuklarının da şiddeti daha kolay kabullenmelerine neden olabiliyor. Şiddete maruz kalan kadınların bazı durumlarda çocuklarına da şiddet uygulaması, şiddetin kuşaklararası devamlılığının göstergesi olarak kabul ediliyor ve şiddetin kadınlar ve erkekler tarafından normal bir durum gibi algılanmasına zemin hazırlıyor.


ÇAKIR: " ERKEK DEVLET ŞİDDETİ VAR"


Ereğli Eğitim Sen İlçe Temsilciliği Özlük ve Hukuk Sekreteri Sermin Çakır, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada her gün yaklaşık 5 kadının katledildiğini öne sürdü.

Her yıl yüzlerce kadının babaları, kocaları, sevgilileri, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürüldüğünü ifade eden Çakır şöyle konuştu:

"Yüzlerce kadın ve kız çocuğu tecavüze ve cinsel istismara maruz kalıyor. Yanı başımızdaki kadını korumaya çalıştığımız için, yemeği tuzsuz yaptığımız için, boşanmak istediğimiz için, aşklarına karşılık vermediğimiz için, barışmayı reddettiğimiz için, sadece kadın olduğumuz için, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğimiz farklı olduğu için şiddete maruz kalıyor, katlediliyoruz. Evimizde, kapımızın önünde, işyerimizde, sokakta, mecliste, kısacası yaşamın her alanında erkek-devlet şiddetiyle yüz yüze kalıyoruz. Eril akla göre işleyen devlet kurumları kadına yönelik şiddete karşı önlem almak bir yana, cinsiyetçi söylem ve pratiklerle bu şiddete zemin hazırlamakta ve suça ortak olmaktadırlar. Erkek yargı sistemi kendilerini korumak için meşru müdafaa haklarını kullanan kadınlara verilen cezaları az bulurken, nefret suçu işleyenleri ve kadın katillerini ''haksız tahrik, iyi hal, aşırı sevgi ve saygın tutum'' gibi akla ziyan indirimlerle ödüllendirmektedir. Ne acıdır ki bu şiddeti uygulayan faillerin yaptıkları yanlarına kar kalmakta, yaşama hakkı ellerinden alınan kadınlar tekrar tekrar öldürülmektedir."


"KADINLARI DAYANIŞMAYA DAVET EDİYORUZ"


Çakır, 13 yıllık AK Parti iktidarının cinsiyetçi pratiğiyle, kadınları sosyal, siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamdan koparmaya çalıştığını, kadın düşmanı politikalarına hız kesmeden devam ettiğini dile getirerek, "Mecliste halk iradesiyle seçilen kadın vekillerin ve Toplu Sözleşme masalarında kadın taleplerini dile getirmek isteyen kadın emekçilerin konuşmasına gösterilen tahammülsüzlük, Tarım ORKAM Sen Kadın sekreterimiz Suzan Kotay'ın Suruç katliamı sonrası IŞİD vahşetini kınadığı için memuriyetten ihraç edilmesi bu örneklerden sadece bir kaç tanesidir" ifadelerini kullandı.

Çakır şöyle devam etti:

"Biz kadınlar, erkek-devlet-sermaye işbirliğiyle yaşamımızı kuşatma altına alan saldırılara karşı, yaşam alanlarımıza, toprağımıza ve doğaya dönük talana karşı, kentlerimiz üstünde oluşturulan ablukaya karşı, toprağımızdan bizi koparan şiddet, baskı ve zora karşı; emeğimize, bedenimize ve kimliğimize sahip çıkıyoruz!

Erkek Devlet şiddetinin son bulması için, Kadın cinayetlerini durdurmak için, Tacize ve tecavüze, haksız tahrik indirimlerine son vermek için, Gözaltında cinsel işkence insanlık suçudur demek için, Nefret suçlarına dur demek için, Güvencesiz, kayıt dışı, kölece çalışmaya hayır demek için, AKP'nin kadın düşmanı politikalarını durdurmak için,Cizre, Suruç, Nusaybin ve Ankara katliamlarının hesabını sormak için,Tüm kadınları dayanışmayı büyütmeye, 25 Kasım direniş mirasına sahip çıkmaya davet ediyoruz."

Çakır'ın açıklamasına Eğitim Sen Ereğli İlçe Temsilcisi İbrahim Koç ve sendika yöneticileri de destek verdi.





Haber : Değişim Haber Merkezi

Abone Ol