İŞ CİNAYETLERİ DURSUN
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusu; insan odaklı bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)''nin önemli çalışma alanlarından, mücadele alanlarından birini oluşturmaktadır. Konunun önemine bir kez daha dikkat çekmek amacıyla 42. Olağan Genel Kurulumuzda, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu'da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği facianın yıldönümü, "İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü" olarak kabul edilmiştir.
TMMOB Karadeniz
Ereğli ilçe Koordinasyon Kurulu Sekretaryası
Başkanı ve İnşaat Mühendisleri Odası İlçe Temsilcisi Hüseyin Kocatürk, diğer Meslek
Odaları Temsilcileri ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, işçi sağlığı
ve iş güvenliğinde "temel amaç çalışanların
sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin
alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, sağlıklı ve
güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel
bütünlüğünün korunması olmalıdır" dedi.
Kocatürk," iş cinayetlerinin, iş kazalarının
ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde "önce
insan, önce sağlık, önce iş güvenliği" anlayışı yerleştirilmelidir"
vurgusunu yaptı. Kocatürk açıklamasında ayrıca şu görüşlere yer verdi:
"YASA SORUNUN MERKEZİNE İNMELİ...."
" İşlerinde sağlık ve güvenlikle ilgili şartları
sağlamak işverenin öncelikli ödev ve sorumluluğudur. Çalışanlar da bu
doğrultuda alınan tedbir ve talimatlara uymakla yükümlüdürler. İlgili
düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını denetlemek ise elbette devletin
görevidir. Bu ise ancak tarafların uzlaşma içerisinde işçi sağlığı ve iş
güvenliğinin önemine inanmaları ile mümkündür.
Ne yazık ki, yeni çıkarılan 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da sorunun merkezine inen ve ona göre çözümler
üreten bir yasa değildir. Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iş cinayetleri ve
ölümler artarak devam etmektedir.
2002 yılında yenilenen İş Kanunu'nda 50'den
fazla devamlı işçi çalıştıran sanayiden sayılan işyerlerinde iş güvenliği
mühendisi ve işyeri hekimi çalıştırmak zorunlu hale getirilmiştir. AKP, bu
yasanın uygulama yönetmeliği ile iş güvenliği mühendisi ve işyeri hekimini
danışman statüsüne indirgeyerek işyerlerinin devamlı kontrolünü engellemiştir.
Bu yönetmelik yargıdan dönünce İş Yasası'nda, ÇASGEM ve Bakanlık Teşkilat
Yasası'nda torba kanunlarla değişiklik yapmıştır. Bu yasalara dayanılarak
çıkarılan yönetmelikler de yargıdan dönünce, İş Sağlığı ve İş Güvenliği
Yasası'nı TMMOB ve bağlı odaların tüm itirazlarına rağmen yasama organından
geçirmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'ndan işveren ve devlet sorumsuzluğu
çıkmıştır. Devletin bu alandaki denetleme görevi, tıpkı toprak gibi, su gibi,
enerji gibi özelleştirilmiştir.
"İNSAN HAKLARI İHLALİNİN KILIFI"
Bu yasa ve yönetmeliklerle işyerlerinde
çalışan insanların sağlık ve güvenliğini koruyacak, devamlı ve devlet
gözetiminde bir denetleme olması beklenirken AKP, Devletin elini bu alandan
çekerek özel sektöre bir pazar alanı açmıştır. Eğitimli mühendis ve hekimi
eğitme adı altında özel eğitim kurumları açtırarak, burada bir sektör
yaratmıştır. OSGB'ler adı altında özel kurumlar oluşturarak mühendis ve
hekimleri kiralık işçi konumuna getirmiş, iş yerlerini denetleyecek mühendis ve
hekimlerin bağımsız çalışmasını engellemiştir. Kendisi güvencesiz, kiralık işçi
olan mühendis ve hekimler kendini koruyamazken, diğer işçilerin güvenliğini ve
sağlığını nasıl koruyacaklardır? AKP'nin ortaya çıkardığı ve uyguladığı mevzuat
aldatmacadır, insan hakları ihlalinin kılıfıdır.
Bugün işçiyi her türlü korumadan uzak bırakan,
mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş
yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan
arındıran bir politika ile karşı karşıyayız.
"İŞ
CİNAYETLERİ =DEMOKRASİ SORUNUYLA BİR BÜTÜN"
Oysa her zaman söylediğimiz gibi; iş
cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi
için işyerlerinde "önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği"
anlayışı yerleştirilmelidir. Cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri
almayan işverenler, yasal düzenlemeleri ve ikincil mevzuatları olması gerektiği
gibi hazırlamayanlar ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıktır.
Çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi,
çalışma şartlarının iyileştirilmesi, işçi ölümlerinin durdurulması için
mücadele etmek, kendini emekten yana konumlandıran TMMOB'nin tarihi görevidir.
Bu görevi yerine getirme bilinciyle TMMOB; iş cinayetleri ve işçi ölümlerini
ülkemizin sosyo-ekonomik ve demokrasi sorunları ile birlikte bir bütün olarak ele
almakta, insanca çalışma koşullarının oluşturulmasını insanca yaşama hakkı ve
talepleri ile birleştirerek sorunun çözümü için yapılabilir, gerçekçi
önermelerde bulunmaktadır.
Siyasi iktidar TMMOB'nin ve bağlı odalarının sözünü dinlemek, algılamak ve daha önemlisi hayata geçirmek zorundadır.
İş cinayetleri kader değildir! İş cinayetleri
engellenebilir, yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın! Yeter ki; her
çalışmanın öznesi insan ve yaşam olsun!"dedi.
Haber : Değişim Medya Haber Merkezi