GÜNDEM

Ereğli’nin ve bölgenin İlkçağ tarihi yeniden yazılıyor…

Ereğli’nin ve bölgenin İlkçağ tarihi yeniden yazılıyor…

Abone Ol

Karadeniz Ereğli’ye bağlı Alacabük Köyünde bulunan İnönü Mağarası’nda Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Arkeoloji Bölümü’nce yürütülen kazı çalışmaları, ilçe ve tarihini yeni baştan yazacak bulgulara rastlandı.  Bulgular üzerine yapılan Karbon 14 tarihleme çalışması, kalıntıların 6 bin 500 yıl öncesine ait olduğunu gösterdi. Buna göre,  ilçenin tarihi iki bin yıl öncesine, Kalkolitik çağ diye bilinen, Erken Tunç Çağı’na kadar gidiyor.

Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Belediye Başkan Yardımcıları ve basın mensupları, kazıların yapıldığı Çaylıoğlu bölgesindeki Alacabük Köyü İnönü Mağarası’nda, Ereğli Belediyesi desteğiyle, Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi  Hamza Ekmen başkanlığında yürütülen çalışmaları yerinde inceledi.

Kazı Alanı Başkanı Arkeoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Hamza Ekmen, gezi öncesinde kazı çalışmalarının karargahı olarak tahsis edilen Çaylıoğlu Orman İşletme Müdürlüğü binasında elde edilen bulguları Posbıyık ve beraberindekilere tanıttı.

Ekmen, burada yaptığı açıklamada, Karbon 14 yöntemiyle yapılan incelemelerin, beş katmanda yapılan kazı çalışmalarının en  alt katmanında bulunan kalıntıların 6 bin 500 yıl öncesine tarihlendiğini açıkladı.

Mağaranın bir çömlek atölyesi olarak hizmet verdiğini tahmin ettiklerini belirten Ekmen,  bulguların arasında defolu çömlek ürünlerinin de bulunduğunu, bunların arkeolojik açıdan en iyi durumda bulunan kalıntılar olduğunu söyledi.

“TARIM TOPLUMUNA İŞARET EDEN BULGULAR VAR”

Dr. Ekmen, aralarında bereket tanrıçası figürleri, maltızlar, dokuma tezgahı parçaları, mekik parçaları, kirman gibi aletlerin de bulunduğu n Yassıkaya kazılarında bulunan kalıntılarla aynı döneme ait olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Bulgular, ege bölgesi, Bulgaristan ve balkanlarda ele geçirilenlerle paralellik arz ediyor.  Tarihler de benzerlik gösteriyor. Buradan deniz yolunun kullanılarak kültürel alışverişte bulunulduğunu tahmin ediyoruz.  Burada bir mağaradaki kalıntıları inceliyoruz.  Mağaralar genelde yazın kamp yerleri olarak kullanılabilir ama bu kültürel tabakalar burada üç dört ailenin yıl boyu yaşadığını gösteriyor. Bu coğrafyada da hala bu kadar iyi tarım yapılabilen arazi yok. Çaylıoğlu içinden geçen Kelçe, Kızlar ve İnönü dereleri burada birleşerek Gülüç çayını büyütüyor. Mağara vadiye hakim konumda.  Tarımı çok rahat yapabilirsiniz burada, avcılığı da çok güzel yapabilirsiniz. Burası antik Devrek yolu aynı zamanda.  Stratejik bir konumu da var. Biz 6500 yıl öncesi için böyle bir konumun seçilmesi ciddi bir kültür olduğunu gösteriyor.  Çömlekçi fırını yapılması burada yerleşik bir toplumun olduğunu gösteriyor. Yılın belli zamanlarında da buraya gelinebilir ama  tamamen burada yaşıyor da olabilirler.  Mağarada o kadar çok tohum bulduk ki.  Mercimek, buğday, arpa var. Bunları tanımlayabiliyoruz. Bunlar karbonlaşmış.”

Birçok ilkin bu kazıda bulunduğunu ifade eden Ekmen, “Karadeniz’de en eski yerleşim burası. Samsun İkiztepe’yi kazan Önder hocamız var. En sistemli yerleşim orası diyordu. Bir sempozyumda biz burayı anlatınca olamaz, dedi.  Burası Karadeniz, Trakya Arkeolojisi konusunda çalışma yapan herkesin referans noktası olacak. Burası bir ilk oldu” diye konuştu.

Ekmen, Ereğli Belediyesi’nin desteği olmasa, bugünkü sonuçları yirmi yılda ancak alınabileceğini ifade ederek Ereğli Belediye Başkanı Posbıyık’a teşekkür etti. Ekmen,  araştırma sonuçlarının yayınlanması ile ilgili olarak ise “İki tane uluslararası yayınlarda yayınlanan çalışmamız hakem aşamasında” dedi.

KALINTILARIN DURUMU…

Posbıyık, Ekmen ve beraberindekiler daha sonra İnönü Mağarası’na geçerek burada incelemelerde bulundu. Mağaranın yirmi metreye yirmi metre, on metre yüksekliğinde, ağzı batıya bakan bir mağara olduğunu ifade eden Ekmen şöyle dedi:

“Mağara üç ayrı gözden oluşuyor. İçinde bulunduğumuz A gözü, hiçbir arkeolojik dönemde yerleşim olarak kabul görmemiş. B ve C gözlerine yerleşilmiş.  Bunun sebebi gözetlemeyi o bölümden daha iyi yapabilmeleri veya dipten çıkan kaynak suyu olabilir. 2016 yılında ilk mağarayı tespit ettiğimizde yüzey araştırması yaptık ve C gözüne ağırlık vermemiz gerektiğini anladık.  Mağaranın görünür yüzeylerinin hiç biri doğal yüzü değil. Definecilerin açtıkları dinamit boşlukları var. Kendilerince gerçeği yansıtmayan biçimde, arkasında define var diye düşünüp dinamitle patlatmışlar. Bu dönemlere kadar insanlar duvarlara birtakım tasvirleri resmediyordu. Bu dinamit patlatması dolayısıyla belki duvarlarda var olan bazı figürleri kaybetmiş olabiliriz. Karşı taraftaki geniş oyukta da bir tasvir var olabilir diye dinamitle patlatılmış. Ayrıca mağaradaki suyu aşağı taşımak için boru döşenmiş, bu da kalıntılara zarar vermiş.”

KAZILAR BEŞ KATTA YAPILIYOR…

Her şeye rağmen İnönü mağarasının Anadolu arkeolojisi, dünya arkeolojisi için çok önemli buluntular barındırdığını ifade eden Ekmen şöyle devam etti:

“İlk kazıyı bu formun öbür tarafında gerçekleştirdik.  Yüzeyin hemen altında kuru bir tabaka var. Hayvan gübresi kalıntıları.  Ahşapların hemen üstündeki katman günümüzden üç bin sene önce erken demir çağında kullanılan katman. Onun altında Zonguldak bölgesinde bir ilk. Hititler dönemiyle çağdaş bir kalıntı ilk kez keşfedildi. Çok sayıda bulgumuz var. En önemlilerin başında ahşap kalıntılar geliyor çünkü organik kalıntılar bu kadar sene sonrasına anadolu’da hiç ulaşmamış. Bu kadar iyi korunması şaşırttı. Tübitak bu ahşap parçalarını incelemek için kesitler aldı. Bunun evlerin döşemesi olduğunu anladık bu sayede.  Önümüzdeki yıl burayı kazınca, buradaki ahşap geleneğini anlamış olacağız. Çantı dediğimiz yöntem bugün Çaylıoğlu bölgesinde hala kullanılıyor. Bunların üstünde birçok metal eşya, çakmaktaşı eşya bulduk. Bunların hepsi Hititlerin dönemine kaynaklanıyor ve Gaşkalar denilen bir akıncı grubuna dair referanslar var ama kalıntıları bulunamamıştı. İlk kez bu mağarada Gaşkalılara ait kalıntılar bulmuş olduk.”

“MULTİDİSİPLİNER  BİR ÇALIŞMAYA DÖNÜŞTÜ”

İnönü mağarası kazılarının multidisipliner bir çalışmaya dönüştüğünü ifade eden Ekmen, şunları kaydetti:

“Sadece arkeologlar değil, diğer bilim dalları da buradan çok veri elde edebilir hale geldi.  Şurada bir adak çukuru var.  Bu ağaçların üstünde yaşayanların oluşturduğu adak kuyusuna çok sayıda eşya atılmış. İçi silme buğday dolu bir kap bulduk. Buğdayın bereketli olmasının işareti bu. Onlarca hayvan kemiği var. Bu çukurun içindeki eşyalar buranın bir adak kuyusu olduğunu gösteriyor. İnsanlığın geçmişi için çok önemli kalıntılar bunlar.”

Ekmen, buradan çıkarılan kalıntıların Ereğli Müzesi’nde sergileneceğini sözlerine ekledi.Gezi esnasında kazı ekibinde bulunan 25 kişilik ekipten öğrenciler, yaptıkları çalışmalar hakkında heyete bilgi verdi.

POSBIYIK: “EREĞLİ TARİHİ 2 BİN YIL DAHA GERİYE GİTTİ”

Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, gezinin sonunda yaptığı açıklamada, kayıtlı tarih bakımından  Ereğli’nin tarihi M.Ö. 2500 yılına kadar uzandığını ifade ederek, gelişmenin heyecan verici olduğunu söyledi.

Ereğli Belediyesi katkılarıyla, İlgili Bakanlık ve Müze Müdürlüğü’nün de onayıyla Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün Alacabük Köyü sınırları içerisinde yer alan İnönü Mağarası’nda sürdürüleni kazı çalışmalarında ilçe tarihinin 6 bin 500 yıla uzandığını gösteren yeni bulgulara rastlandığını söyleyen Posbıyık şöyle dedi:

“Genç Kalkolitik Çağ’ı tarihleyen bu dönemde bölgemizdeki yaşam hakkında elde edilen kalıntı ve bulgular, bugüne kadar 4 bin 500 yıllık tarihini bildiğimiz Ereğli’nin 6 bin 500 yıla uzanan tarihine ışık tutuyor.İnönü Mağarası Kazıları Bilimsel Başkanı Zonguldak-Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doktor Hamza Ekmen ve kazı ekibine çalışmaları için çok teşekkür ediyorum.

2016 yılında saha ve 2017 yılında alan çalışmasıyla başlayan kazılarda önemli bir aşamaya gelindi. Çalışmaların bu yılki bölümü tamamlandı. Belediye olarak bu çalışmaları destekliyoruz.  Mitolojik tarihiyle Türkiye’nin ve Dünya’nın önemli kentlerinden biri olan Ereğli’nin geçmiş izlerinin, uzun yıllara dayanan tarihinin kalıntı ve bulgularla güçlendirilmesi bizi heyecanlandırdı. Bunun, Ereğli'nin turizm açısından gelişimine katkı sağlayacağına inanıyorum. İnönü Mağarası’nda yapılan çalışmalarda 5 kültür katmanının olduğu tespit edildi.Birinci yapı katmanındaki bulgular Ortaçağı tarihliyor.İkinci yapı katmanındaki buluntu ve kalıntılar Balkan kökenli kavimlerin varlığına ilişkin heyecan verici sonuçlar ortaya çıkardı.  Üçüncü yapı katında ise ilk defa Hitit İmparatorluğu'yla yakından ilgili kalıntı bulundu. Ahşap tabanlar açığa çıkarıldı ve bronzdan yapılmış alet ve silahlar bulundu. Dördüncü yapı katındaki bulgular Erken Tunç çağıyla yakından ilgili bulgular. Beşinci yapı katı ise anakaya üzerinde son kültür katı. Burada elde edilen bulgular Kalkolitik Çağ’ı tarihliyor. Tüm bulgular incelendiğinde 6 bin 500 yıl önce kara ve deniz bağlantısı olan bir toplum kimliği sergilendiği görülüyor.

Bu dönemde insanların yaklaşık M.Ö. 5 bin yıl ortalarından itibaren Karadeniz’in su seviyesi değiştiğinde ve buna bağlı olarak iklimi kuru ve daha soğuk bir hal aldığında İnönü Mağarası’nda yaşadıkları görülüyor.Şimdiye kadar ulaşılan bilgiler ışığında, Çaylıoğlu Alacabük Köyü sınırlarındaki İnönü Mağarası’nda yaşayan insanların Kalkolitik Çağ’da Balkan Kültürleri, Ege Adaları, Trakya ve Batı Anadolu ile bağlantı halinde oldukları ortaya çıkıyor. Tarihimize ışık tutan İnönü Mağarası ve çevresi, eşsiz bitki örtüsü, doğal güzellikleri ile birlikte yüksek bir turizm potansiyeline sahip.”

Posbıyık,  kazı çalışmasının hayata geçirilmesinde emeği geçen kurum ve kuruluşlara teşekkür etti,  Zonguldak-Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doktor Hamza Ekmen ve kazı ekibine çalışmalarında başarılar dilediğini söyledi.

 


Haber : H Aksakal

Abone Ol