YAŞAM

DUYGULARINI ŞİİRLERLE DİLE GETİRİYOR…

Depremde her şeyini kaybetti ama o hiç umudunu yitirmedi…

Abone Ol

Devrekli Mustafa Yusuf Kocadayı, 1999 Gölcük depreminde ekmek teknesi dükkanını, evini ve arabasını kaybetti ama umudunu hiç yitirmedi. 30 yıldır döşemecilik işiyle uğraşan ve 1999 Gölcük depreminde elinde avucunda ne varsa kaybeden Kocadayı, duygularını şiir yazarak dile getiriyor.

Mustafa Yusuf Kocadayı, meleğini, şiirlerini ve hayat mücadelesini anlatırken duygusal anlar yaşadık. 30 yıldır mobilya döşemeciliği yapan 1959 doğumlu Devrek’li Mustafa Yusuf Kocadayı, şiir yazmaya nasıl başladığını,

“Ben 1973 yılında ortaokulu bitirdim. Okulumuzda bir hademe vardı. Okulumuzun temizliğinden sorumlu İsmail amca, çokta iyi bir insandı. Yazdığım dörtlükleri ona okurdum. O da bana yardımcı olurdu. Kafiye uydurmaya çalışırdım kendi kendime. Türkçe öğretmenimiz bendeki bu yeteneği fark etti. O zamandan beri boş vakitlerimde hep şiir yazıyorum. Şairlerin, bilginlerin, alimlerin yazmış olduğu şiirlerin temelinde hep acı vardır. Zaten acı hayatlarında olmasa bu kadar güzel şiir yazamazlar” ifadeleriyle anlattı.

1959 doğumlu Devrekli olan Mustafa Yusuf Kocadayı, döşemecilik mesleğine uzun yıllar oturduğu Gölcük’te başladığını ve 1999 Gölcük depreminde yaşadıklarını şu cümlelerle ifade etti;

“Yıllar önce özel bir firmada çalışırken bir teklif aldım. Mobilyacı mağazası yetiştirmek için eleman arıyordu. Sigorta yapacaklardı. 1977 yılıydı. Ben girdiğimde döşemeci işi bırakmış onun yerine geçtim. Öylelikle başladım. Meslek edindim” dedi.    

DEPREMDE HERŞEYİNİ KAYBETTİ

1999 Gölcük depreminde elinde avucunda ne varsa kaybettiğini anlatan Kocadayı, Depremde dükkânım yıkıldı. Evim oturulmaz hale geldi. Arabam vardı oda gitti. Adliyede bir arkadaşım vardı. Şimdi emekli oldu. Sağ olsun çok severim kendisini, onun vasıtasıyla buraya gezme amaçlı geldik. O davet etti, gelin burada biraz kafa dinleyin dedi. Baktım Ereğli çok güzel sahil deniz Gölcük’ e de benziyor. Aslında niyetim Edremit Akçay’ a yerleşmekti. Fakat nasip buradaymış. İki Kızım var. Onlar buraya çok zor alıştılar. Hep döneceğiz ümidiyle yaşadılar.  Gölcük’te çok güzel bir hayatımız vardı. Mahallede komşularımızla filmlerdeki gibi bir yaşantımız vardı. Herkes birbirine saygılı, kapı önünde çay sohbetleri, piknikler, maalesef deprem birçok insanı birbirinden ayırdı. 2000 yılında geldiğim Ereğli’de hala işimin başındayım. Burayı da çok sevdim”

“DOĞAYI, KUŞLARI, ÇİÇEKLERİ, DOĞAL OLAN HER ŞEYİ SEVMEK LAZIM”

Yaşadığı tüm zorluklara rağmen ümidini asla kaybetmediğini belirten Kocadayı, herkese “Aşık Veysel demiş ki ‘Koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa’ herkesin fikri ayrı ve saygı duymak lazım, yürekli olmak lazım, doğal olmak lazım, doğayı, kuşları, çiçekleri, doğal olan her şeyi sevmek lazım. Güneşin batışından doğuşundan zevk alın. Bu kısacık ömrümüzde sevmek ve sevilmek kadar güzel olan bir şey yoktur” tavsiyesinde bulundu.

Kocadayı,  duygularını yansıttığı iki şiirini bizlerle paylaştı:

AH BİR ANTABİLSEM

Kaynıyor içim kaynıyor cendere olmuş yürek

Çıksam diyorum Everest tepesine olsam bir direk

Mecnun gibi Kerem gibi kaderimi yazmış felek

Ah bir anlatabilsem bir anlatabilsem

 

Bazen Mevlana Bazen Pir Sultan Abdal olsam diyorum

Bazen Namık Kemal, bazen Itri, bazen Veysel

Bazen Mimar Sinan bazen İbni Sina olsam diyorum

Ah bir anlatabilsem bir anlatabilsem

 

Bazen idam mahkûmu bazen kürek mahkûmu olsam

Hece hece tüm duygularımı birde yazsam

Dağları delen Ferhat olsam bir anda

Ah bir anlatabilsem bir anlatabilsem

 

Prangalı olsa ayaklarım zincirli olsa kollarım

Zifiri karanlık olsa da geçilmez olsa yollarım

Etna göçük olsa lav olsa da yüreğimde

Ah bir anlatabilsem bir anlatabilsem

 

Bütün mevsimler hazan dallarım kurumuş

Dünya sırtımda gitmez dizlerim yorulmuş

Asırlardır yanmış yürek yanmış kavrulmuş

Ah diyorum bir anlatabilsem bir anlatabilsem

HAYKIRIŞ

Kırıldı kolum kanadım gelmiyor içimden yazmak

Öyle zor ki yanmış yürekle ellerin gülüşüne bakmak

Hep ıstırap çekiyorum ya çok safım ya da ahmak

Soldu tüm güllerim ne tomurcuk kaldı ne de zambak

 

Fışkırır içimden hicran hep karamsar dolu dünyam

Ne tatlı bir hayalim oldum ne gerçek oldu rüyam

Vurdular vurdular bana ne kardeş var ne anam

Düştüm yerlere bilmem biter mi bu kanayan yaram

 

Köküne kadar isyandayım bana her yer karanlık

Görmedim sıcak sevgi bir buse bir gülüş bir anlık

Huzurum varsa istemem saray isterse olsun samanlık

Yanıyor içim yanıyor da mahkumum idamlık

 

Derin dehlizlerde boğulmaktayım yok bir tesellim

Yorgunum bitkimim ne ayağım tutar ne elim

Unutmuşum neşeyi müziği ne sazım var ne de kırık bir telim

Fazlayım bu dünyaya sanırım topraktır son yerim.

Vurdular vurdular bana ne kardeş var ne anam

Düştüm yerlere bilmem biter mi bu kanayan yaram

 

Köküne kadar isyandayım bana her yer karanlık

Görmedim sıcak sevgi bir buse bir gülüş bir anlık

Huzurum varsa istemem saray isterse olsun samanlık

Yanıyor içim yanıyor da mahkumum idamlık

 

Derin dehlizlerde boğulmaktayım yok bir tesellim

Yorgunum bitkimim ne ayağım tutar ne elim

Unutmuşum neşeyi müziği ne sazım var ne de kırık bir telim

Fazlayım bu dünyaya sanırım topraktır son yerim.


Haber : Elif Yapıcı

Abone Ol