SİYASET

CHP YASAYI ANAYASA MAHKEMESİ'NE GÖTÜRME HAZIRLIĞINDA

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, parti olarak Kiralık İşçilik Yasası olarak bilinen yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini söyledi. Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun istifasının AK Parti'nin iç meselesi olmadığını savundu. CHP'li vekil, Can Dündar ve Erdem Gül davasının geldiği nokta ve saldırı girişimini "Çifte Suikast" olarak değerlendirdi.

Abone Ol

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, Değişim Haber Merkezi'ne yaptığı açıklamada, kamuoyunda i kamuoyunda 'Kiralık İşçilik Yasası" diye bilinen Güvenceli Esneklik, Özel İstihdam Büroları hakkındaki yasa tasarısının önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde veto edilen az sayıda yasadan biri olduğunu hatırlattı.

Yasanın bu şekliyle Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirten Demirtaş, "Bu haliyle yasa çalışma hayatında son derece kötüye kullanılabilecek unsurlar içeriyor" dedi.

"ANAYASA MAHKEMESİNE GÖTÜRECEĞİZ"

Demirtaş, Taşeron uygulamasının yol açtığı olumsuzluklar göz önüne alındığında, bu yasanın ne kadar kötüye kullanılabileceğinin görüleceğini savunarak şunları söyledi:

"Bir işçinin sosyal haklardan yararlanabilmesi için mevcut yasalar çerçevesinde 6 ay çalışabilmesi gerekiyor. Özel İstihdam Büroları sadece 4 ay süreyle istihdam sağlayabiliyor. Çalışan kıdem tazminatı alamıyor. Asıl işveren, işyerinde meydana gelen kazalarda kendiyle doğrudan ilgili bir sorumluluğu yoksa herhangi bir yükümlülük altına girmiyor. İşçinin ne kendisi, ne de yakınları herhangi bir tazminat alamıyor.

Uygulama sadece madencilikle ilgili alanlarda sınırlanıyor. Bunun anlamı, ağır sanayide bile geçici işçi çalıştırmak mümkün olacak. Bu son derece kötüye kullanılmaya yatkın bir uygulama. Taşeron uygulamasının işveren tarafından gerek sosyal haklar, gerek örgütlenme anlamında ne kadar kötüye kullanıldığını düşünürseniz, burada işverenin eline, işçiyi çok daha kötü koşullarda çalıştırabilmek için fırsat veriliyor.

Sanayi tesisi gibi yerler sorumlu tutulduklarında, işçilerin haklarını elde etmeleri daha kolay, makinası var, binası var. Özel İstihdam Büroları da adı üstünde büro. İki sandalye bir masadan oluşuyor. Bir teminat öngörülmüş ama çok düşük Yaklaşık 300bin liraya yaklaşan bir miktar teminat gösteriyor. Bir büro 200 kişi çalıştırsa bunları güvence altına almaya yetmeyen bir miktar. Büroda da bir şey olmadığından hukuki ihtilaf halinde mahkeme yoluyla bir tahsilat gerçekleştirme imkanı kalmıyor.

CHP olarak çalışma hayatını bu şekilde dinamitleyen bir uygulamayı kabul edemeyiz. Güvenceli Esneklik ve İstihdam Büroları Yasası'nı Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılıktan ötürü Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Grup yönetimimiz şu anda bunun üzerinde çalışıyor. "

"BAŞBAKANIN İSTİFASI AKP'NİN İÇ MESELESİ DEĞİL!"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun görevi bırakmasının Cumhurbaşkanının tek sözüyle 23 milyon seçmenin iradesinin çöpe atılması anlamına geldiğini ifade eden Demirtaş şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir tek sözüyle başbakanın görevi bırakması sadece AK Partinin iç meselesi değildir. Sayın Cumhurbaşkanı Anayasayı çiğniyor. AK Parti'ye 1 Kasım seçimlerinde oy veren 23 milyon seçmenin iradesini çöpe atıyor. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir olayı sadece darbe dönemlerinde yaşamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı göreve başladığında tarafsızlık yemini etmiş, AKP ile bağını kesmiş, daha sonra da bu yemini çiğnemiştir. Bu AK Parti'nin iç meselesi değil bir demokrasi sorunudur. Rejimin dikta rejimine dönüştüğünün göstergesidir."

"CHP'DE OLSAYDI ÜLKE AYAĞA KALKARDI"

İnsanların oy kullanırken, pusulada parti logosu ve genel başkanın ismi bulunan pusulaya mühür vurduğunu ifade eden Demirtaş, "1 Kasım seçimlerinde AK Parti'ye oy veren 23 milyon insanın kullandığı oy pusulasında Ahmet Davutoğlu ismi yazıyordu. Şimdi bu 23 milyon insanın iradesi çöpe atılmıştır. AKP'de ise kimsenin gıkı çıkmıyor. Böyle bir olay CHP döneminde olsaydı tüm ülke, en başta da CHP'liler ayağa kalkardı. Bu darbeyi kaçaksaray'da oturan Erdoğan yaptığında kimsenin gıkı çıkmıyor" diye konuştu.

"ÇİFTE SUİKAST GİRİŞİMİ"

Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargı sürecinin sonuçlanması ve Dündar'a silahlı saldırı yapılmasının sorumlusunun Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu iddia eden Ünal Demirtaş şunları kaydetti:
"Basın özgürlüğü olmadığını defalarca ifade ettik. Can Dündar ve Erdem Gül'e yapılan suikast, Kaçaksaray'ın azmettirmesiyle meydana geldi. Sayın cumhurbaşkanı Can Dündar ve Erdem Gül'ü hedef gösterdi. Cuma günü iki suikast yapılmıştır. Biri o silah yoluyla, ikincisi de yargı yoluyla. Dündar ve Gül, gazetecilik yaptıkları için 5 yılı aşkın süre hapse mahkum edildi. Şikayetçi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Yargı tarafsız olmadığını bir kez daha göstermiştir."

Demirtaş, bölgeyi ilgilendiren konularda TBMM ve ilgili bakanlıklar nezdinde çalışmalarının devam ettiğini de sözlerine ekledi.


Haber : Değişim Haber Merkezi

Abone Ol