BU BİR YURTTAŞLIK GÖREVİ

Eski Devlet Bakanı Hasan Gemici Değişim Radyo'nun da konuğu oldu. Hiçbir zaman siyasetin dışında olmadığını söyleyen Eski Devlet Bakanı Hasan Gemici Değişim Radyo'da gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gemici'nin açıklamaları başlıklar halinde şu şekildedir;

HEP SİYASETİN İÇİNDEYDİM

1995- 1999 Genel Seçimlerinde iki dönem Zonguldak Milletvekili seçildim. Altı yıl Devlet Bakanı olarak rahmetli Bülent Ecevit hükümeti döneminde Demokratik Sol Parti'de ülkemize Zonguldak'ımıza halkımıza hizmet etme imkanımız bulundu. 2002 yılında siyaset dışı kaldık. Aradan 12 yıl geçti. Ben hiçbir zaman siyasetin dışında olmadım. 2003'te Sayın Deniz Baykal'ın davetiyle Cumhuriyet Halk Partisi'ne katıldım. Aktif siyaset içinde hiçbir seçim döneminde hiçbir partiye müracaat etmedim milletvekili olabilmek için. Geçirdiğim bu 12 yıl süre içerisinde Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu'na Deniz Baykal'a kendi uzman olduğum konularla ilgili çocuk hakları, çocuk politikalarıyla ilgili, yoksullukla, engelliler ve engelli haklarıyla ilgili ve kadın politikalarıyla ilgili danışmanlık yaptım. Şuanda da yapmaya devam ediyorum.

BU BİR YURTTAŞLIK GÖREVİ

Bu seçimlerde daha aktif görev aldım. İstanbul 3. Bölgede cumhuriyet Halk Partisi'nin Mustafa Sarıgül'ün Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanması için Ocak Şubat, Mart aylarında çok ciddi çalışmalarımız oldu. Ben İstanbul'da yerel seçimlerin alınmasının Türkiye için bir dönüm noktası olacağını düşünüyordum. 30 Mart'a 15- 20 gün kala Zonguldak'tan gelen talep üzerine çalışmalarımız oldu. Ben hiçbir zaman siyasetin dışında kalmadım. Çünkü ben aklı eren her yurttaşın siyaset içinde olmasının ve siyasete katkı vermesinin bir yurttaşlık görevi olduğunu düşünüyorum.

10 YIL ÖNCE DE BUGÜN DE TELEFON NUMARAM AYNI

On yıl önceki kullandığım telefon numaramla bugün kullandığım telefon numaram aynı. Hiçbir zaman bir üye delege işine karışmadım. Hep arkadaşlarıma şunu söyledim. Halk teveccüh etti milletvekili oldum. Bakan oldum. Benim hiçbir zaman hiçbir arkadaşımla karşı karşıya gelme hakkım yok. Bir partiliyi diğerinden ayırmaya hakkım yok. Bize ihtiyaç duyulursa görev verilirse bize düşen abilik yapmaktır. Kavga edenleri barıştırmaktır. Bu sebeple günlük siyasetin dışında kaldım. Ama siyasetin hep içindeydim.

Eskiden adabı muaşeret kuralları vardı. Şuanda bilinçsizce biz telefon kullanımı var. Birisi diğerini arıyor. En yakın arkadaşı o ona cevap vermiyor. Ya da daha sonrasında geri dönüşte bulunmuyor. Bana göre bu çok ayıp bir şey. Arayan insana cevap vermek ya da daha sonrasında dönmek gerekir. Bu karşıdaki insana verilen değerdir. Bizim durumumuzdaki insanların buna daha çok dikkat etmesi gerekir. Bizi insanlar durup dururken aramaz. Mutlaka bir ihtiyacı vardır. Telefon numaram hiç değişmedi. Telefonla konuşma adabının Türkiye'de gelişmesi gerekir.

BAŞBAKAN BİRİNCİ TURDA SEÇİLEMEYECEK

Cumhurbaşkanlığı seçim mücadelesinde bir adalet yok. Bir tarafta bir aday var devletin bütün olanaklarını kullanıyor. Onun karşısında bir aday var son derece mütevazi şekilde kampanya yürütmeye çalışıyor. Bir taraftan da çok ciddi bir medya gücü var. Başbakan'ın her gün birinci turda seçileceği yönünde algı yaratmaya çalışan bir medya ordusu var. Benim gördüğüm kadarıyla Başbakan birinci turda seçilemeyecek. İkinci turda eğer kimyası bozulup çok ciddi hatalar yapılırsa kaybedecek ve Ekmeleddin İhsanoğlu Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olacak.

12 YILDIR ZONGULDAK'A HİÇBİR ŞEY YAPILMAMIŞ

Başbakan yerel seçim öncesi geldiği Zonguldak'ta diğer illerde yaptığı bir konuşma gerçekleştiremedi. Diğer illerde yaptıklarını anlatırken Zonguldak'ta o şekilde bir liste çıkaramadı. Zonguldak'ta yaptığı duble yoldur. Duble yolun projesini de biz hazırlamıştık. Başka illerde gerçekten yaptığı çalışmalar var. Ancak Zonguldak bundan yararlanamadı. Bizim dönemimizde Sayın Boray Baycık'la çok güzel çalışmalarımız oldu. Okullar, sağlık ocakları yaptık. Tersaneler hareketlendi göç alan bir yer olmuştu ancak şuan ki durumu içler acısı. 12 yıldır Zonguldak'a hiçbir şey yapılmamış.

3 ADAYDAN BİRİNE EVET DENİLECEK

10 Ağustos Pazar günü Türk halkı gidecek sandığa oy kullanacak. 3 adaydan birine evet diyecek. Biz mührümüzü bir adayın üzerine bastığımızda birine evet demiş oluyoruz. Tayyip Erdoğan'a evet dediğimiz zaman ülkede kavgaya, huzursuzluğa, çatışmaya, ötekileştirmeye evet demiş olacağız.

Ekmeleddin İhsanoğlu'na evet dediğimiz zaman kendisiyle barışık olan bu insanla huzura, barışa evet demiş olacağız. Huzur ve barış neden önemli? Biz Ramazan Bayramımızı huzur içinde geçirdik. Aynı saatlerde Gazze'de insanların üzerine bombalar yağdı. Suriye'de kardeş kavgası var. Irak'ta insanlar çadırlarda bayram kutlamaya çalıştılar. Barış en büyük nimettir. Barışın ve huzurun kıymetini bilmemiz gerekiyor. Biz bu seçimde hükümet değiştirmeyeceğiz. Kendisi Başbakanlığa devam etsin. Ancak biz Türkiye'nin başına insanları birleştirecek, kavga edenleri uzlaştıracak ayrıca Türkiye'nin birliğini bütünlüğünü sağlayacak, komşularımızla ilişkilerimizi düzenleyecek akil bir insana ihtiyacımız var. Başbakan'ın Türkiye'de kavga etmediğim kesim kalmadı. Türkiye'nin bu seçimde barışa huzura oy vermesi gerekiyor.

Bazı arkadaşlarımızın Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili tereddütleri var. İhsanoğlu diyor ki; "Cami gölgesinde siyaset olmaz" Şuan da Türkiye'de din istismarı yapılarak siyaset yapılıyor. Cumhuriyet değerlerine bağlıyım. Devlet bütün etnik kesimlere aynı mesafelerde olması gerektiğini, kadın hakları konusunda da aydın bir insandır. Bütün bunlara baktığımız zaman Ekmeleddin İhsanoğlu'na katılmamak mümkün değil. Dünyanın tanıdığı bir bilim insanı bu düşüncelerini on yıl önce de söylemiştir kendisi.

Ben tüm yurttaşlarımı 10 Ağustos Pazar günü sandık başına davet ediyorum. Sonuçlar şimdiden hayırlı olsun.

Haber : Değişim Medya Haber Merkezi